Kategoriler
LibreOffice

Yerelleştirme süreklilik ister

Yazmayalı epey olmuş. En son Eylül sonunda LibreOffice Bağış Kampanyası ile ilgili yazmışım. Neden yazmamışım diye sorduğumda kendime, yazacak şeyim olmadığından değil, zamanım olmadığından diyorum. Ama en çok iş de en yoğun zamanlarda yapılır değil mi?

Neyse, kısa bir ısınma yazısı yazmak, yeniden düzenli yazmak için en iyi başlangıç.

***

Yakında LibreOffice yerelleştirmeleriyle ilgili çok güzel haberler duyuracağız. Daha doğrusu duyurmaya fırsat bulacağız diye umuyorum. (Muz orta)

Ayrıca Büyük Kamu kurumlarından da LibreOffice ile ilgili bilgi/göç talepleri almak mutluluk verici.

Topluluğumuzu biraz daha büyüterek aktif kullanıcı sayımızı artırarak daha güzel işler yapmak istiyoruz.

Forumumuz ne yazık ki çok aktif değil. Biraz ilgi ve şefkatinizi bekler özellikle Calc ve Basic bileşenlerine hakim arkadaşlar ara ara forumumuza bir göz atabilirse çok güzel olur.

Forumun RSS adresi: http://forum.libreoffice.org.tr/feed.php

Bir de yeni başlıkları daha kolay takip edebileceğiniz bir Twitter hesabımız var LibreOffice Türkiye Twitter hesabı(http://twitter.com/LibreOfficeTurk) takipçisi olun gözünüzü eksik etmeyin 🙂

***

Neyse konuya dönersek, yerelleştirme çok önemlidir, yerelleştirmenin sürekliliği ise yazılımın gelişmesi ile paralel olmalıdır ki her yeni sürümde aynı kullanılabilirlik yakalansın.

Elbette yerelleştirme süreçlerinde hata olabilir, bunlar çeviri kontrolü ve  sürümlerin testinde göze çarpabilir. Hadi yine çarpmadı olur ya, bu durumda hatalı çeviri daimi mi kalacak. Hayır tabi, düzeltilen çeviriler bir sonraki güncellemede düzeltilmeli. Bizim köyde öyle oluyor, insanız hata yapıyoruz, ama hatamızı düzeltebilme şansına da sahibiz.

Fakat Microsoft köyünde bu iş sanırım böyle olmuyor.

Bir kaç ay önce iş yerinde Microsoft Office 2007’den Microsoft Office 2010’a geçtik. Excel’de karşılaştığım ekran:

Microsoft Office 2010'daki çevrilmemiş alanlar: PivotTable(Özet Tablo) PivotChart(Özet Tablo Çizelgesi)
Microsoft Office 2010’daki çevrilmemiş alanlar: PivotTable(Özet Tablo) PivotChart(Özet Tablo Çizelgesi)

Kimse demesin, onların adı terimleşti Pivot Table’ın ve Pivot Chart’ın arasındaki boşluğu sildik, terim yaptık.  Yemezler, arkadaşım Türkçesi varken daha fazla dayama bize! Ki bu meretin İngilizcesi de muamma, Pilot Table, Pivot Table… O zaman chart diyelim, table diyelim onlar da terim. Geç.

Hadi hata oldu, olur o kadar da kalite sürecinden geçirdiniz, profesyoneller baktı. Bu kadar çok kullanılan bu menünün 1.sekmesi de gözden kaçtı. Düzeltebilirsiniz. Ama gelin görün ki iyileştieme süreci Microsoft ve ürünlerinde her zaman sorun olmuştur. Microsoft Office 2013 arifesinde 2012’nin sonunda Office 2010’da maznara malesef bu.

Neden buna taktım derseniz, özet tablo çok kullanılan bir araç, ve bu dilimize PivotTable olarak girmesin. Bu doğru bir yerelleştirme değil, yerelleştirme olmadığı gibi dayatma.

Nereye gidiyoruz. Yani hepimiz Plaza Ağzı* mı konuşacağız?

Olmaz arkadaş!

Aynı hatayı LibreOffice için biz yapsaydık, muhtemelen bir ay içinde çıkacak takip eden sürümde düzeltilmiş olurdu.

Eğer şayet böyle çeviri hataları görürseniz lütfen forumdaki  Yerelleştirme başlığına (http://forum.libreoffice.org.tr/viewforum.php?f=15) yazın

Bu arada henüz Office 2010’a geçmemiş, Office 2007 kullanan birimler ile Word dosyalarında uyuşmazlık yaşamaktayız. Şu an fırsatım olmadığından belge içeriklerini buğulayıp veremiyorum fakat, şöyle ki kelimeler iç içe geçmiş garip bir halde açılıyor. İki sürüm arasında biçim değişikliği(.doc – .docx) de yok üstelik. Enteresan..

Mutlu günler.

*Bizzat bana söylenmiştir: “Sizin mailinizde spot ettğiniz bazı issue’lar vardı, biz onlarla ilgili commentlerimizi size mail ile göndereceğiz”  

Kategoriler
LibreOffice

LibreOffice Bağış Kampanyası!

LibreOffice’i daha iyi bir ürün haline getirmek için TDF bir bağış kampanyası düzenliyor!

LibreOffice Bağışlarımızla Büyüyecek!
LibreOffice Bağışlarımızla Büyüyecek!

LibreOffice’in geleceğini güvence altında tutmak, TDF’nin operasyonel faaliyetlerini desteklemek ve LibreOffice’i daha iyi bir ürün haline getirmek için imkanı olan herkesi bütçesi oranında bağış yapmaya davet ediyoruz.

Bağışlarınızı http://donate.libreoffice.org/tr/ adresinden PayPal, Kredi Kartı ve Banka Havalesi ödeme seçeneklerini kullanarak Türk Lirası olarak yapabilirsiniz.

TDF’nin resmi duyurusuna geçmeden önce, neden bağış yapmalıyız sorusuna kısaca yanıt vermek gerekirse, LibreOffice bir özgür yazılım projesi ve bağımsız bir vakıf çatısı altında geliştirilmekte. Geçmişte OpenOffice.org’un sahip olduğu Sun ve Oracle gibi büyük şirketlerin hamiliğine sahip değil, tek kaynağı ve güvencesi cömert ve paylaşımcı katkıcıları… Unutmamak gerekir ki TDF’nin Almanya’da resmi bir vakıf olarak kurulması için gerekli olan 100.000 Euro’da topluluk tarafından kısa sürede toplanmıştı. O zamanki sınırlı ödeme araçlarının yanına Kredi Kartı gibi çok kolay bir ödeme aracının eklenmesiyle eminin ki Türkiye’deki kullanıcılar olarak biz de bir önceki bağış sürecinde yapamadığımız bağışları telafi edelim.

LibreOffice bir özgür yazılım ve hepimizin! Ona sahip çıkarak daha iyi bir LibreOffice için lütfen bağışta bulunalım. Bu bağışlarımız sayesinde eminim LibreOffice kısa sürede çok daha fazla özelliğe sahip olacak ve gelişimi çok daha hızlanacak… Çok da uzatmadan TDF tarafından sunulan ve Bağış Kampanyası için yerel dillere çevrilen metni paylaşalım:

The Document Foundation (Belge Vakfı) ikinci yıl dönümünü kutluyor ve bir sonraki aşamaya geçmek için bir kaynak toplama kampanyası başlatıyor!

 

Dördüncü çeyreğin bağışçıları topluluğun önümüzdeki yılki bütçesini belirleyecek!

 

28 Eylül 2012  tarihinde The Document Foundation Berlin’de projenin
duyurulduğu 28 Eylül 2010 tarihinde başlayan yolculuğunun ikinci yaşını kutladı. Üstelik bunun son 12 ayında vakıf Almanya’da yasal olarak kurulmuştu, Yönetim kurulu ve Üyelik Komitesi davet yoluyla değil değil meritokrasi temelli üyeliğin benimsendiği TDF üyeleri
tarafından seçildi, Intel destekçi oldu ve LibreOffice 3.5 ve 3.6 aileleri duyuruldu. Bunlara ek olarak TDF LibreOffice’in bulut ve tablet sürümlerinin prototiplerini ortaya konuldu, bu sürümlerin 2013 veya 2014’ün başında kullanılabilir olması beklenmektedir.

 

1 Ekim tarihinden itibaren The Document Foundation gelişimin bir sonraki dalgasını desteklemek için bir kaynak toplama kampanyasına başlıyor. Yönetim Kurulu başkanı İtalo Vignoli dediği üzere; “Şimdiye kadar gönüllülerimiz bu projeyi devam ettirmek içi gerekli işgücünün çoğunu sağladılar, fakat geçen iki yılın sonunda gerçekten BÜYÜK
düşünmeye başlamak artık bir gereklilik. Bizim bir hayalimiz vardı ve dünya çapında binlerce kişi bu hayalin gerçekleşmesini sağladı ve şimdi biz yazılım geliştirmenin süper ligine çıkmak ve  savunuculuğunu yapmak istiyoruz. 2012 yılının dördüncü çeyreğinde bağış yaparak,
bağışçılar 2013 yılında kullanılabilir olan bütçemizi
belirleyecekler.”

 

Topluluk üyeleri,  PayPal, Kredi Kartı ve Banka Havalesi gibi bir çok ödeme seçeneğini içeren özel bir bağış sayfası oluşturdular: http://donate.libreoffice.org/tr/  adresinde yayın yapan bu sayfa, etkinlik boyunca güncelenecek ve mevcut başarımları ve ulaşılan zor hedefleri gösterecek.

 

Yönetim Kurulu Başkan Vekili Thorsten Behens’in sözleriyle: “Sadece 24 ayda, bu projenin başladığı zaman bir çok kişinin imkansız dediği şeyleri başardık. Çok büyük sayıda insanı, eski OOo kod mirasına sürdürülebilir bir gelecek sağlamak için tek şans olan bağımsız bir
vakıf fikri etrafında birleştirdik. Ohloh verilerine göre sadece iki yılda Firefox ve Chrome’dan sonra 12 aylık dönemdeki 325 aktif geliştiricimizle en büyük 3. yazılım projesi olduk.”

 

LibreOffice, 40.000’den fazla kod gönderimi yapan -eski OpenOffice.org geliştiricilerini de içerein- 540 katkıcının ortak emeğinin bir ürünü. Program artık daha hızlı ve  daha güvenilir bir halde ayrıca kendinde önce gelen veya rakiplerinden daha fazla özellik yelpazesine sahip,
bunu çok tecrübeli geliştiricilerin yenilere hocalık yaptığı ve onları  geliştirici topluluğuna borçludur. Bugün, bu grup yapının bakımını yürüten ve yeni özellik ve yamalar üzerinde çalışan kişiler arasında dengeli bir yapıda bulunmaktadır.

 

25 Ocak 2011 tarihinden itibaren ilk kararlı sürümün bugüne kadarki indirme sayısı 18 Milyon’u geçmiştir ve ayrıca aynı yazılımı sunan diğer sitelerden gerçekleştirilen indirme sayısının ise 20 Milyon olduğu hesap edilmektedir.  Buna ek olarak milyonlarca kullanıcı LibreOffice’i internette veya dergi eklerinde sunulan iso görüntülerini yaktıkları CD’lerden kurmuştur. Bu kurulumların %90 civarı Windows, %10 civarı ise MacOs sistemler üzerinde
gerçekleşmiştir.

 

Linux kullanıcıları ise bu durumdan bağımsız olarak LibreOffice’i kullandıkları dağıtımın paket depolarından edinmektedir. IDC hesaplamalarına göre TDF 2012 yılında bütün Linux dağıtımlarının ofis yazılımı olarak tercih edilen LibreOffice’i 30 Milyon Linux kullanıcısının kullandığı öngörmektedir.

 

TDF etrafında yapılanan topluluk 16 Ekim – 19 Ekim tarihleri arasında Berlin’de gerçekleştirilecek ikinci LibreOffice Konferanslında toplanacaktır(http://conference.libreoffice.org/). İlgili kişiler http://conference.libreoffice.org/registration/ adresinden 8 Ekim tarihine kadar kayıt olmaları gerekmektedir.

 

LibreOffice’i http://tr.libreoffice.org/download/  adresinden
indirilebilirsiniz.

TDF günlüğündeki resmi duyuru:
http://blog.documentfoundation.org/2012/09/27/the-document-foundation-celebrates-its-second-anniversary-and-starts-fundraising-campaign-to-reach-the-next-stage/

Ben de geçtiğimiz hafta başında siteyi Türkçeye çevirirken deneme amaçlı hem Euro hem de Türk Lirası olarak bütçem doğrultusunda bağışta bulundum. Bağış işlemi sorunsuz gerçekleşti. Sizden de ricam, imkanınız dahilinde bu kampanyanın katılımcısı olmanızdır. Bağış yapmaya elverişli bir bütçeniz olmasa dahi kampanyamızı Forumlar, Facebook, Twitter ve Google+ gibi sosyal paylaşım sitelerinde yayarsanız çok büyük katkıda bulunmuş olursunuz. Konuyla ilgili forum başlığımız: http://forum.libreoffice.org.tr/viewtopic.php?f=2&t=166

Kategoriler
LibreOffice

Teşekkürler Necdet Hocam!

Geçtiğimiz 1,5 yıldır uğraştığımız LibreOffice çevirilerinde bugün arayüzde %100 seviyesindeyiz ve yardım içeriğinde ise %70 seviyesindeyiz.

Başladığımız yerden çok ama çok ilerideyiz. Yalnız unutmamak gerek ki Yardım İçeriği çevirileri hem toplam kelime sahyısı hem de nitelik olarak çok daha ağır ilerleyen zor çeviriler…

Şu ana kadarki en büyül Türkçe yerelleştirme çalışması LibreOffice, ve bu projenin başarılabilir hale gelmesinde en büyük pay kuşkusuz sevgili Necdet Yücel hocamıza ait.

Dün twitter’dan dile getirdiklerini okuyunca bu yazıyı yazmaya karar vermiştim. Aynı zamanda da kendisinin de yazmayı seven bir insan olduğunu bildiğimden, bir günlük yazısı yazacağını da tahmin ediyordum. Yanılmadım da, günlüğüne bugün düşen Libreoffice çevirilerinde benden bu kadarbaşlıklı yazısında durumu özetlemiş ve kendi adına “Yeteri kadar oldu” demiş. Tabi insanın kendi yaptıklarıyla övünmesi ve ön plana çıkarması alçakgönüllülük engeline takılmakta. O nedenle müsadeleriyle Necdet Hocanın yaptıklarını ben yazayım kısa kısa.

  • Necdet Hoca 5 aylık çeviri maratonunda 7.500‘ü aşkın sunuşla Türkiye ekibinin en çok sunuş yapan katkıcısı oldu. Fikir vermek gerekirse, 1 sunuş 1 dizi kelime, bu dizi 2 kelimeden de oluşabilir 242 kelimeden de. Ortalama kaç kelime olduğunu bilmiyorum ama çok olduğu kesin. Ayrıca en yakın takipçisi olan bendenizin 5050 kelimelik bir sunuş sayısı var. Şöyle ki 1,5 yıldır uğraştım bu. Yaşam süresi dolan sürümlerdeki çevirilerimi de sayarsak 7-8 civarı kelime eder. Benim 1,5 yılda toplam eforumu 5 ayda sergilemiş olmasıyla Necdet Hoca, bu 5 ayını dolu dolu katkı vermeye harcamış.
  • Necdet Hoca’nın sunuş yaptığı saatlere epeydir dikkat etmekteydim. Günün her saati desem abartmamış olurum. Yaz tatili mesaisi ve akşam aile mesaisinden büyük zamanını Hoca bu işe ayırdı. Umarım evden yana sıkıntı olmamıştır 🙂
  • Necdet Hoca sadece çeviri göndermekte değil, yapılmış çeviri önerilerini incelemekte de büyük bir çaba sarfederek, 763 incelemeyle Türkiye ekibinde 1. Dünya genelindeki isimler arasında da ilk 5’e girmeyi başardı. bakınız şu sayfanın en sonu: https://translations.documentfoundation.org/
  • Necdet Hoca, aşağıdaki bağlantı listesindeki yazılarda okuyabileceğiniz çeviri hareketiyle Türkçe Çeviri Ekibi’nin 2 kat daha büyümesini sağladı. http://wiki.documentfoundation.org/Language/%C3%87evirmenler/tr listesinin çoğu Necdet Hocanın çabalarıyla aramıza katıldı.
  • Çeviri Akşamları Necdet Hoca’nın girişimiydi. Bu akşamlar sayesinde çok önemli yol katettik. Çevirmenler olarak birbirimizle tecrübelerimizi aktardık, fikir paylaştık ve en önemlisi birliktelik hissiyle bu işi daha çok sahiplendik.
  • Necdet Hoca, Matematik alanında yüksek lisans yapmış olduğundan kelli Math bileşeniyle ilgili çevirilerin büyük kısmını tek başına halletti. Sağolsun olmasaydı bilen ve hevesli bulmak zor olacaktı.
  • Teknik terimler konusunda kendisine çok danıştık.
  • Kendi adıma söylemem gerekirse; harcağıdı yoğun mesai ve sonuç odaklı kararlı çalışması ile hem bana şevk verdi hem de örnek oldu. Önceden dağınık dağınık yaptığım çevirilerde oranların %1, %1 arttığını görmek büyük bir mutluluk yarattı bende.
  • Necdet Hoca’nın başladığında %40 seviyelerinde olan yardım içeriği çevirisi bugün %70 olmuşsa bunun en büyük payı kendsinindir, şayet bu değerli çabalar olmasaydı bugün en iyi ihtimalle %50’ye anca yaklaşırdık. Öyle yüzde rakamlar hafif gelmesin, %1 demek acı dolu 4.400 kelime demek!
  • Yine kendi adıma ve en önemlisi varlığıyla bana çok fazla destek oldu. Kendimi hiç yalnız hissetmedim, gerek çeviri gerekse LibreOffice alakalı diğer bütün konularda sağolsun beni hiçbir zaman yanıtsız bırakmadı, kendiyle alakalı olmayan konularda bile(LibreOffice Öykü Yarışması fikri gibi alakasızlıkta uç noktalarda) sağolsun destek olacağını söyledi. Diğer bir çok sayamayacağım konuda yol gösterici oldu.

Tabi her şey böyle güzel devam edemiyor. Hoca’nın yazdığı yazıda da belirttiği üzere sıkılmamak içten bile değil:

  • Ofis yazılımı doğası gereği sıkıcı
  • Çeviri yapmak diyet gibi, ara ara sık sık bakmak gerek, hele yapılacak iş çoksa ve tünelin sonu görülmüyorsa bir ızdırap. Aşama kaydetmek güzel ama takılıp kalmak motivasyon düşürücü
  • İlgi alanı dışındaki bileşenlerde çeviri yapmak zorlayıcı

gibi sıkıcı nedenler var elbette, ama ben özgür yazılıma katkı vermenin bir bayrak yarışı olduğunu düşünmekteyim. Necdet Hoca’da LibreOffice’e katkı vermenin yollarından sadece biri olan çeviri konusunda, bayrak yarışının en güzel 100 metresini koştu. Gerçekten verdiği emek çok büyük. Bu nedenle yazısına kısa bir yorum yazmak yerine biraz daha uzun bir teşekkür yazısı yazmayı yeğledim.

Necdet Hoca ve Ben
Necdet Hoca ve Ben

Tabi, elbette Necdet hocam fazlasıyla katkıda bulunduğu çeviri işi dışında kalan işlerde yanımızda olacaktır, eminim. Yeni dönemde yeni öğrencilerine özgür yazılımı sevdirecek onları şimdi katkı veren diğer öğrencilerine katacaktır. LibreOffice ile ilgili yazılımsal konularda daha çok iş yapacağımızı düşünüyorum.

Biz ne yapacağız derseniz, çeviri yapmaya devam edeceğiz. Çok işi geride bıraktık, ama yapılacak iş de çok, bunca emeği en kullanılabilir hale getirmek ve de mümkünse çevirileri tamamlamak için uğraşmayı düşünüyorum. Zaten şu an yapabileceğim en iyi şey çeviri yapmak…

Tek ihtiyacımız olan zaman, birazcık boş zaman 🙂 Tüm çeviri ekibinin de aynı temenniyi taşıdığına eminim. Umuyorum ki uzun kış gecelerinde bu işi tamamlayacağız.

Bu bir bayrak yarışı, herkes gönüllü etabını koşuyor, ne mutlu Necdet Hoca gibi güzel koşanlara, darısı bize 🙂

Teşekkürler hocam!

Mutlu günler,

PS: Görünen o ki Necdet Hoca son turu ile genel listede ilk 5’e girmek niyetinde… ben bu yazıyı yazarken dahi çeviriyor. 7.586… 407 sunuş daha yaparsa Dünya genelinde en çok sunuş yapan 5. kişi olacak!

Necdet Hoca’nın çeviriyle ilgili yazılarını da derleyelim
 
Kategoriler
LibreOffice

LibreOffice’de Geçen Hafta(larda) Ne yaptık – 2

LibreOffice ile ilgili gerek münferit, gerekse ortaklaşa çalışmaları derlemeye çalıştığım serimin ikinci yazısıyla devam edelim. Bu yazıda paylaşacağım gelişmeler nihai olmasa da çok önemli işler.

Zor bir uğraşa giren Anıl, gördüğüm kadarıyla tek başına epeyce iş kotarmış, kelime sözlüğüne epeyce kelime eklemiş. Anıl’ın başlattığı Bu proje, özgür ofis yazılımlarında diğer birçok dilin sahip olduğu fakat Türkçemizin şimdiye kadar sahip olamadığı bir sözlük kazandıracak. Anıl’ın başlattığı bu güzel projeye kelime veya kod katkısı verilebileceği gibi proje gönüllülerine kitap hediye ederek de katkıda bulunabilirsiniz. Kitap listesindeki kitaplardan paylaşabileceklerinizin olduğunu düşünüyorum. Proje sayfası:  https://github.com/maidis/mythes-tr/wiki
  • LibreOffice’in çeviri çalışmalarında, yardım içeriğinde biraz hızımız kesilse de %69 seviyesine çıktık.
  • Sevgili Sabri, gerek forum gerekse diğer işlerde elimiz ayağımız olmaya devam ediyor, çalışkanlığı için kendisini kutluyorum.
  • Transfer sezonunun bombası olarak, eski OpenOffice.org Türkiye ekibinin çalışkan belgelendiricilerinden Mehmet Pekgenç‘i aramıza kattık :). Kendisinin Calc ve Base bileşenlerindeki bilgisi bu alandaki eksikliğimizi giderecektir. Ama bu bileşenlerde yapılacak çok işimiz olduğundan, iyi bilen herkese ihtiyacımız var. Ayrıca Mehmet Pekgenç’in Özgürlükİçin E-Dergi’sinde OpenOffice.org ile ilgili harika belgeler yazdığını da söyleyeyim. Bu belgeleri de aranabilir ve ulaşılabilir birer başvuru belgesi olarak LibreOffice wikisine aktarmayı düşünüyoruz.
  • Bu haftaki Çeviri Akşamını ve 30 Ağustos tatilinin gündüz bölümünü feda ederek, çok önemli gördüğüm bir işe giriştim. LibreOffice Calc’ın fonksiyonlarını derledim… Biraz daha açmak gerekirse; LibreOffice çalışma sayfalarında hücrelerde kullandığımız fonksiyonların elimizde tam bir Türkçe listesi yoktu. Bu fonksiyonlar Türkçe’ye çevrilmişti fakat nasıl çevrildiği ve nasıl kulalnılabileceğiyle ilgili bir fikrimiz yoktu. LibreOffice Calc Rehberinin Ek B kitabı, İngilizce fonksiyonları anlatan bir ek. Bu ek üzerinden yola çıkarak Calc formüllerinin Türkçe karşılıklarını:
    • Arayüz çevirilerinden
    • Yardım içeriği çevirilerinden
    • İngilizce özgün fonskiyonlardan
tek tek bakarak karşılaştırdım, farklı çevirileri yeknesak hale getirdim, hatalı olduğunu düşündüğüm çevirileri düzelttim, ayrıca LibreOffice genelinde özgün fonskiyonların bazılarının yerelleşmiş arayüzlerde olmadığını fark ettim, bunları da derleyip hata kaydı girmek için hazırladım. Bu sayede Calc fonksiyonlarını ile ilgili tam bir belgemiz oldu. Bütün formüller ve yardım içeriğindeki anlatımları bir oldu.

Calc’ın neler yapabileceğini çok iyi gösteren bu belgenin, fonksiyonlarını derlemem 1 tam günümü aldı. Bu belgeyi LibreOffice wikisine koydum:  LibreOffice Türkiye  Vikisi Fonskiyonların tanımı maddesi. Ne yazık ki henüz Türkçe tanım kısımlarını ekleyemedim. Ama merak etmeyin, bu fonksiyonların tanımlarının neredeyse tamamı gömülü Yardım Rehberinde çevrilmiş durumda. Tek yapmanız gereken, LibreOffice gömülü yardım içeriğini açıp(Araç çubuğu – Yardım -> LibreOffice Yardım veya F1 tuşuna bastığınızda açılır) arama çubuğuna fonksiyonu yapıştırdığınızda Türkçe tanımı, nasıl çalıştığı ve örnek kullanımı karşınıza çıkacaktır. Kısa zaman içerisinde bu mevcut içeriği belgeye ve vikiye eklemeyi düşünüyorum. Kopyala yapıştır ağırlıklı bu iş sanırım, çeviri kalitesi ve güncellemesiyle birlikte sanırım 1 haftamı alır. Haftaya kadar uğraşıp bitirmeyi planlıyorum. O kadar çeviriyi yapmış olanların buradan ellerine sağlık diyorum 🙂

Bu belgenin Calc kullanıcıları için eşsiz ve kesinlikle olması gereken bir kaynak olacağını düşünüyorum. Bu sayede Calc üzerindeki hakimiyet ve Nasıl yaparım soruları da epeyce cevap bulmuş olacaktır.

Aklıma gelenler şimdilik bu kadar. Yapılacak çok fazla iş var. Benim çeviri ve belgeleme işi dışında unutmayayım diye yazdığım listem şu: http://wiki.libreoffice.org.tr/Kullan%C4%B1c%C4%B1:Kobzeci. Bu liste dışında yapılması gereken çok daha önemli işler var elbette. Sayımız da çok değil haliyle, çoğu zaman kendimizi yalnız hissediyoruz. Hatta şöyle ki:

“Çoğu zaman o kadar yalnız ve cahiliz ki cesur ve çalışkan olmaktan başka şansımız yok!”

Özgür yazılıma katkı vermekten geri durmayın.

Mutlu günler.

Kategoriler
Pardus

Debian Pardus Seçkisi 2011.3RC1 diye bir şey gördüm.

Yeni Pardus’un Debian tabanlı olduğu ile ilgili daha önce yazmıştık. Bu “Yeni Pardus”un sadece “Kurumsal Sürüm” olduğunu düşünüyordum. 1 – 2 - 3

Özgürlükİçin.com forumlarında  ve sevgili Coşkun Aktaş’ın Camia listesinde attığı mesajda gördüğüm üzere http://lists.pardus.org.tr/pardus-camia/2012-August/000946.html 2011.3 RC1 diye adlandırılan Debian seçkisi(?) Pardus KDE dışında diğer masaüstü ortamlarıyla da sunulmuş. (Adrese artık erişilmiyor sanırım)

Daha önce de bir çok kişinin defalarca yazdığı gibi, aslı Debian olan bu çalışmanın Pardus olarak adlandırılması doğru değil. Ben orasında değilim işin…

Benim asıl söylemek istediğim; TÜBİTAK yönetiminin doğru yolda olmadığıdır. Danışma Kurulu hala bir resmiyet kazanmamış, resmiyeti beklemeden hiç bir fikir ve temasta bulunmadan, bir özgür yazılım projesinde camiadan katkı almadan… Daha da kötüsü, ne kodu ne de hata takip sisteminde bileşeni olmadan ve testi yapılmadan bir özgür yazılım projesi yönetilmeye çalışılmakta.

Kapalı kapılar ardında birilerine Debian’ı Pardus diye sundurmak. Ki kimler yapıyor, nasıl bir iş modeliniz var diye sormuyorum artık. Çünkü duyduklarım ve başkalarından duyduklarımın kesişiminde yalanlar var… Beni de ilgilendirmiyor aslında…

Bu özgür yazılım değil! Bu iş böyle olmaz! Dışarıdan da böyle bir modele ben kendi adıma ne olursa olsun katkı vermem söz konusu olamaz. Camia’yı geçtim, Danışma Kurulu’nu yok sayan bir yönetim anlaşıyla TÜBİTAK bir yere varamaz.

TÜBİTAK yönetimine, Pir Sultan Abdal’ın “Güzel Aşık Cevrimizi” isimli  eserinden şu dizelerini yazmak istiyorum:

Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi…

Bu gönüllülük işi, rıza işi… Yoksa olmaz…

Bu eserin bestelenmiş halini dinlemek isteyenler için de şöyle iki bağlantı vereyim: Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın performansı

http://youtu.be/ZLq_m3bOelI

Daha eskilerden Cem Karaca ve Kardaşlar

http://www.youtube.com/watch?v=ua85MxYR3-8

Eserin diğer yorumlamaları(Türkü, İlahi ve Burak Kut(!) biçimleri) için tıklayabilirsiniz.

Kategoriler
LibreOffice

LibreOffice’de Geçen Hafta Ne yaptık – 1

LibreOffice ile ilgili en son yazdığım yazıda, geçtiğimiz yıl boyu LibreOffice ile ilgili neler yaptığımızı derlemeye çalışmıştım.

Bu hafta yine yazacak şeyler birikti bu liste üzerine. Ben de bundan böyle fırsat buldukça kısa kısa son gelişmeleri not etmek istiyorum.

Başlayalım…:

  • Önceki yazıda eski OpenOffice.org.tr forumlarını arşiv yayınına almak istediğimizi söylemiştim. İşte bu işlem için hazırlık yaparken, talihsiz bir şekilde LibreOffice Türkiye Forumları’nın veritabanını kaybedilmesine sebep oldum. Hani olur ya, aksilikler ve talihsizlikler peş peşe gelir ve geri dönülemez nokta için mükemmel bir düğüm oluştururlar. İşte tam da böyle oldu. Veritabanı yedekler, geri getirmek için gerekli dosyalar, forum yazılımı ve dosya izni aksilikleri vs. hepsi birleşince maalesef eski veritabınımızı geri getiremedik. Şahsen son zamanlardaki en büyük başarım buydu… http://forum.libreoffice.org.tr/viewtopic.php?f=12&t=2
  • Sevgili Sabri Ünal, sağolsun, Forum için yeniden bir kurulum yaptı, fakat ne yazık ki, eski içerik ve üyelik bilgilerini geri getiremedik. Bu olaydan dolayı çok özür dilerim. Tek tesellim şu ki, hali hazırda çok az bir içeriğe ve nispeten az bir üye sayısındayken böyle bir kaybı yaşadık. Ders oldu. Artık düzenli yedeklerimiz alınmakta. Sizi mahcubiyetle forumumuza tekrar üye olmaya davet ediyorum: http://forum.libreoffice.org.tr
  • LibreOffice çevirilerinde, yardım içeriğinde %68 seviyesine çıktık. Yolun üçte ikisi geride kaldı. Geride kalan kelime sayısı 142.000 seviyesine kadar indi. Yolumuz azalsa da daha çok işimiz var. Başlamaktan zor olan şey çoğu zaman bitirmektir.
  • Haftanın en güzel haberlerinde biri ise, LibreOffice’de YTL zamanlarından kalma varsayılan para biriminin TL ile değiştirilmesi oldu. Açtığım hata kayda kayıtsız kalmayan sevgili Efe Gürkan Yalaman, bu hatayı çözerek LibreOffice’in kod tabanına ilk katkısını da yapmış oldu. Kendisini, kendisi için küçük ama topluluğumuz için büyük bu commit’i yaptığı için kutluyorum. Sevgili Gökçen Eraslan’dan sonra LibreOffice’e Türkiye’den kod katkısı veren gencimize daha nice katkılar diyoruz. https://bugs.freedesktop.org/show_bug.cgi?id=53002
  • Sevgili Sabri, LibreOffice’in mevcut simgelerinden sıkılan, hatta gına gelenler için LibreOffice için Faenza simgelerinin kurulumunu paylaştı: http://forum.libreoffice.org.tr/viewtopic.php?f=12&t=6 bir göz atın derim.
  • Özgür Yazılım A.Ş., bir topluluk sayfası açtı: http://topluluk.ozguryazilim.com.tr/ Bu adreste bir çok araç, belge vs. yanı sıra LibreOffice ile ilgili sunum ve eğitim müfredatlarından seminer notları bulunmakta. http://topluluk.ozguryazilim.com.tr/sunumlar Adresinde, internet tarayıcınız ile görüntüleyebileceğiniz LibreOffice Eğitim Sunumları’na göz atmanızı şiddetle öneririm. Bir çok temel ihtiyacı güzel şekilde anlatan özenle hazırlanmış belgeleler. Benim de 75. Yıl Cumhuriyet Ticaret Meslek Lisesi LibreOffice semineri için hazırladığım LibreOffice sunumunu şu sayfadan edinebilirsiniz.
  • Bir Bakanlığımız LibreOffice ile ilgili eğitim seminer vb konularda bilgi istedi. Farkındalık bile insanı motive ediyor doğrusu.
  • Eğitim ve seminer demişken. Henüz çok taze bit topluluk olduğumuzdan, seminer ekibimiz yok. Gönüllü bir seminer ekibimiz olursa eminim bu gibi taleplere çok daha hızlı döneceğiz. Ben İstanbul’da ve hafta sonu olacak etkinliklere katılabilirim mesela.
  • Eğer, LibreOffice konusunda seminer vermek için gönüllü olmaya niyetlenirseniz, bilgi[at]libreoffice.org.tr adresine kendinizi tanıtan bir e-posta atarsanız memnun oluruz. Özellikle Ankara’da ve hafta içi müsait olan arkadaşlar gönüllü olursa, Kamu konusunda çok faydalı işlere imza atabiliriz diye düşünüyorum. Seminer konusunda gözünüz korkmasın 🙂 Profesyonel hizmet vermiyoruz, gönüllü işler bunlar. Temel ve orta düzey bilgilerle, LibreOffice’in bütün bileşenleriyle ilgili bilgi sahibi olmak ve özgür yazılımın faydalarını iyi şekilde aktarabilmek kafidir diye düşünüyorum. Mevcut sunum ve seminer notlarıyla başlamak da hiç zor olmayacaktır. Ekip büyüdükçe daha iyi belgeler ve bilgilerle donanacağımızdan eminim. Katılımınızı bekliyoruz.

Evet, bu kadar diyelim. Önümüzdeki hafta yıllık izinde olacağımdan bilgisayar başında olamayacağım. Çarşamba Akşamı VIII. Çeviri Akşamı yapılacak, maalesef bu hafta bay geçeceğim. Umarım tatilden sonra, dinç kafayla daha verimli olurum.

Mutlu günler.

Sonnot: Masaüstünde önemsiz bir dosyayı bile silerken çöp kutusu diye bir olaya gerek duyulmuş. Altın değerindeki veri tabanlarını silerken neden böyle bir araç yok çok şaşırdım. Buradan MySQL, phpmyadmin ve DTC yetkililerine sesleniyorum: Arkadaşım, Sil komutunda veritabanını sıkıştırıp atın çöpe, adam dönüp alabilsin yani, zor mu olur, gerek mi yok anlamadım…

Kategoriler
LibreOffice

LibreOffice ile İlgili Neler Yaptık, Neler Yapıyoruz – 1

LibreOffice Türkiye
LibreOffice Türkiye

Özgür ofis yazılımı LibreOffice için geçtiğimiz yıldan bu güne yaptığımız ve aklımda kalan çalışmaları ve hali hazırda yürüttüğümüz çalışmaları buraya not etmenin iyi olacağını düşünüyorum.

LibreOffice’in gelişmesi ve ülkemizde kullanımının artması için elbette yapacak çok işimiz var… Hatta bugüne kadar yaptıklarımız yapamamız gerekenlerin çeyreği bile değildi…

Madde madde sayalım:

  • 11 Mayıs 2011 tarihinde Ümraniye 75. Yıl Ticaret Meslek Lisesindeki LibreOffice seminerine konuşmacı olarak katıldım. LKD sayesinde ilk seminer tecrübemi yaşamış oldum. Zorluydu doğrusu…  https://blog.bluzz.net/75-yil-cumhuriyet-ticaret-meslek-lisesi-libreoffice-semineri/
  • LibreOffice Türkçe çeviri ekibini oluşturduk. Kısa sürede LibreOffice arayüz çevirilerini %100 seviyesine çıkardık. O zamanki kısıtlı yardım içeriğini de %100’e çıkardıktan sonra, diğer dillerin sahip olduğu genişletilmiş yardım içeriğinin çeviri çalışmalarına başladık.
  • LibreOffice çevirileriyle başladığımız süreçte daha önce OpenOffice.org Türkiye topluluğunun yaptığı işler gibi güzel şeyler yapabilmek ve bilgi paylaşımını artırmak için LibreOffice Türkiye Forumu, Vikisi vb bir yapı oluşturmaya karar verdik.
  • Bu yapı için alan adı ve barınma hizmeti için LKD ile görüşmeye başladık.
  • LibreOffice’in arayüz ve yardım içeriğinin yanında LibreOffice’in küresel belgelendirme ekibi tarafından hazırlanan LibreOffice rehber kitaplarının çevirisine başladık. Sağolsun sevgili Ayhan Yalçınsoy bu işe öncülük etti.
  • TDF Vikisinde Türkçe yerelleştirme çalışmalarıyla ilgili belgeler hazırladık: http://wiki.documentfoundation.org/Language/tr
  • LibreOffice’in Türkiye resmi sitesini yayına aldık ve içerik oluşturmaya başladık: http://tr.libreoffice.org/
  • LKD’nin çabalarıyla -Nic.tr’nin bütün saçmalıklarına rağmen- faaliyetlerimizi hızlandırmak ve OpenOffice.org.tr Forumlarının ve Vikisi’nin yayınlarının durmasıyla insanların yardım alabilecekleri bir platforumun da kalmamasının itkisiyle, “libreoffice.org.tr” alan adının tahsisi sağlandı.
  • Alan adı alındıktan sonra Forum, Wiki gibi hizmetlerin ayarlanması yapıldı. Bu konuda destek veren sevgili Doruk Fişek ve Erdem Artan’a teşekkürü borç bilirim.
  • Forum ve Wiki kurduk. Sevgili Sabri Ünal sağolsun, -emekelri olmasaydı bu forum bu halde olmazdı- forumumuzu yapılandırdı, şekle şemale soktu, eklentileri yükledi… Wiki için ise hala konuya hakim bir teknik yönetici eksikliği yaşamaktaydık…
  • Sevgili Necdet Hoca’nın çeviri çalışmalarına dahil olmasıyla, daha doğrusu çeviri çalışmalarını adeta sahiplenmesiyle çeviri çalışmalarında hızlı bir ivme yakaladık.
  • Necdet Hoca’nın üniversitelerde Microsoft’un yaptığı baskılara karşı(http://nyucel.blogspot.com/2012/04/microsoftun-universitelerle-savas.html) LibreOffice gibi bir alternatifin olduğu üzere, akademisyenleri LibreOffice çeviri çalışmalarına kazandırmasıyla çeviri ekibimiz iki katına çıktı. http://wiki.documentfoundation.org/Language/%C3%87evirmenler/tr
  • Çeviri çalışmalarını hızlandırmak için Çeviri Akşamları düzenlemeye başladık. Dün 6. Çeviri Akşamını gerçekleştirdik. https://plus.google.com/events/c60nn9s4gd98dq4nldl33mbjbj0/115269212643703188386
  • Yardım içeriğini Çevirmeye başladığımızda %38 seviyesindeydik. Çeviri Akşamlarına başladığımızda ise %50 seviyesindeydik. Bugün ise %65 seviyesine çıktık. LibreOffice yardım içeriğinin 440.000 küsür kelime olduğu göz önüne aldığında 120.000’den fazla kelime çevirmişiz. Geçen haftadan bu yana ise %58’den %65′ e çıktık… Bu artıştaki en önemli etken Necdet Hoca’nın bireysel çabası oldu. Kendisi 5.000’den fazla çeviri sunuşu yaptı…
  • OpenOffice.org’un yayın dışı kalan forum ve wikisi’nin kaybolmaması için, bu yapılara ait dosyaları ve veritabanlarını Rail Aliyev Doruk Fişek aracılığıyla bize ulaştırdı.  Sağolsun Erdem Artan OpenOffice vikisini yayına soktu: http://eskiwiki.libreoffice.org.tr OOo-tr forumları ise en son veritabanı arızası yaşamıştı, E-posta işleri konusunda da Erdem’i darladığım için henüz forumu salt okunur yayına sokabilmek için ricada bulunmaya yüzüm yok.
  • Bir yandan gömülü yardım içeriğini çevirirken bir yandan da LibreOffice kitaplarının çeviri çalışmalarını yürütmek için sevgili Ayhan Yalçınsoy, Yasin Özdemir ve Emel Aktaş gönüllü oldu: http://forum.libreoffice.org.tr/viewtopic.php?f=17&t=29
  • LibreOffice Türkiye wikisi için, PardusWiki canavarlarından sevgili Adem Özcan(sadri) bizi kırmayarak aramıza katıldı.
  • Pardus projesinden tanıdığımız sevgili Gökçen Eraslan, Google Summer Of Code 2012 dahilinde LibreOffice için çok önemli bir özellik olan PDF’lere sayıl  sayısal imza desteği üzerinde çalışamaya başladı:https://blog.bluzz.net/libreofficede-pdf-imzalamak-basarilar-gokcen-hocam/
  • Zemberek eklentisiniyle ilgili geliştiricilerinden Ahmet A. Akın ve Serkan Kaba’nın başlarına ekşimeye başladım. Sağ olsunlar Zemberek3’ün üzerinde çalışıldığını ve yıl sonu gibi hazır olacağını belirttiler. http://zembereknlp.blogspot.com/
  • LibreOffice Türkiye’nin daha etkin bir topluluk olması için sevgili Merve Yalçın İletişim Sorumlusu olamayı ve sevgili Sezai Yeniay ise Tanıtım ve Pazarlama sorumlusu olmayı kabul ettiler.
  • Son dönemde adını haberlerde bolca duyduğunuz bir Kurum’un LibreOffice’e geçmek için çalışmalara başladığını öğrendik.
  • Gökçen Eraslan PDF imzalama desteği için yolu yarıladı: http://blog.yeredusuncedernegi.com/category/english/2012-07-21/pdf-half-way/
  • LibreOffice’e kod katkısı vermek için yeni gençler kazanmak adına Efe Gürkan Yalaman‘ı EasyHack‘lerele işe başlaması ve ödül olarak Şanzelize Kafe‘ye götürmeyi vaat ederek teşvik etmeye başladım.
  •  Sevgili Anıl Özbek, LibreOffice için Türkçe Eş anlamlılar sözlüğü ve Zemberek eklentisinin Java tabanlı olduğundan kurulum paketine girememesi vb sebeplerden dolayı sahip olmadığı dil bilgisi denetimi için Lightproof ve diğer sözlükler üzerine deneysel çalışmalar yapmaya başladı: http://anilozbek.blogspot.com/ adresindeki son altı yazısından detaylı bilgi alabilirsiniz. Eğer siz de bu alanlarda destek verebiliyorsanız lütfen geri durmayın.
  • Türkiye’de LibreOffice Kullanan Kurumlarla ilgili bir liste çalışmasına başladık http://wiki.libreoffice.org.tr/index.php?title=Kullanan_Kurumlar. Bir de Başarı Hikayeleri maddesi oluşturduk http://wiki.libreoffice.org.tr/index.php?title=Ba%C5%9Far%C4%B1_Hikayeleri.
  • LibreOffice’e hata kaydı bildirmeye başladık. Impress 16:10 ekran desteği bu sayede geldi https://bugs.freedesktop.org/show_bug.cgi?id=51285. Diğer bildirdiğimiz hata/istekler ise yapım aşamasında diyelim…http://forum.libreoffice.org.tr/viewforum.php?f=20
  • Şu an işlerinden çok fazla zaman ayıramasa da sevgili Hakan Hamurcu LibreOffice Türkiye Facebook sayfasını ayağa kaldırdı: http://www.facebook.com/LibreOfficeTr
  • Sevgili Ali Işıngör, arkaplanda sürekli destek sağladı.
  • LibreOffice Türkiye için bir Google+ sayfası https://plus.google.com/117523404229497030445/posts ve twitter hesabı açtık https://twitter.com/LibreOfficeTurk

Bir yıl gibi sürede yaptıklarımızdan aklıma gelenler bunlar. Geri planda bir çok şey de yaptık, bir çok görüşmemiz oldu. Ve adını buraya yazmayı atladığım arkadaşlar kusuruma bakmasınlar. Bu sıcakta iş vs insanın aklı pek kalmıyor 🙂

Elbette yaptığımız şeyler sınırlı, daha yapacağımız ve eksik olan çok şey var. Örneğin hala Calc, Basic ve Makrolar konusunda bir üstad bulamadık. Wiki için hala teknik yönetici arıyoruz. Test ve Kalite çalışmaları için hala bir ekibimiz yok. Geliştirme konusunda da keza durum vasat. Bu alanlarda desteğe şiddetle ihtiyacımız  bulunmakta. Bunun dışında görsel ve diğer tanıtım malzemeleri için tasarım yapabilecek birileri olsa çok iyi olur. Belgelendirme çalışmalarında çok -hatta- inanılmaz eksiğimiz var. Anıl’ın çalışmaları da keza en şiddetli katkıya ihtiyacımızın olduğu alanlar…

Durum bundan ibaret. Ama kapanış olarak şunu söylemek isterim ki, şu an bu ekibin içinde olmaktan son derece mutluyum. Beni en çok mutlu eden şey ise, ekibimizin proaktif davranışı. Bir işe yapılmalısa, bu gerekliliği tespit eden kişinin kendiliğinden harekete geçmesi Türkiye’de özgür yazılıma katkı konusunda son derece ihtiyacımız olan bir davranış biçimi. Yapıl-malı Edil-meli, bulun-malı, çevril-meli lafında işi bırakmayarak, elinden geldiğince ve vakti imkan verdikçe katkı veren insanlarla çalışmak bir zevk. Ahh, eskiden ne kadar boş vaktimiz varmış, şimdi o kadar az ki, hiç bir şeye yetmiyor. Çoğumuz çalıştığımız için genellikle mesaiden ve akşam ailemizden çalarak bu işleri yürütüyoruz. Zamanı daha müsait olan üniversite öğrencilerini aramızda görsek ne güzel olur oysa değil mi 🙂

Velhasıl-ı kelam, LibreOffice çok önemli bir yazılım. Bireysel olarak, kişisel üretimimizde kullandığımız özgür bir üretkenlik takımı olmasının yanı sıra, ülkemiz için de son derece önemli ve bu yazılımı en iyi hale getirmek de biz özgür yazılım katkıcılarına düşmekte. LibreOffice’i çok sevmeyebiliriz, ama şu bir gerçek ki Microsoft Office karşısında, ona köle olmamak için elimizdeki en güçlü araç LibreOffice. Bunu daha iyi hale getirmekten başka seçeneğimiz yok.

Eğer siz de bu zorlu ama zevkli çalışmalara katılmak istiyorsanız, forumumuzdaki Sosyal Alan‘da kendinizi tanıtarak ilk adımı atabilirsiniz

Mutlu günler.

Kategoriler
LibreOffice

Neden Çeviriyoruz?

Özgür yazılıma katkı vermenin elbette bir çok yolu var. Kullanılabilecek yazılımlar geliştirmek bu katkı çemberinin merkezinde yer alan en temel öğe elbette. İnsanlar inandıkları değerleri ve gerçekleşmesini savundukları düşüncelerinden ilhamla özgür yazılımlar geliştirip tüm insanlığın özgürce kullanımına sunuyor…

Bir yazılımı geliştirmek ve kullanıma sunmak işin sadece başlangıcı bence. Bu başlangıçtan sonra yazılımın nasıl üretildiğini belgelemek, insanlara bu yazılımı kullanabilmeleri için yardım belgeleri ve rehberler hazırlamak da tamamlayıcı işler olarak yazılımı kullanılabilir hale getiriyor.

Bu yazılımlar bütün insanlığın kullanımına sunulduğundan ve Babil Kulesi’nin yıkılmasından ötürü dünya üzerinde birçok farklı anadil olması sebebiyle bu kullanımı doğru ve tüm işlevlerden faydalanır bir halde sağlamak için yerelleştirme yapılması gerekmekte.

Dünya çapında ortak kabul gören dil olan İngilizce üretilen bu yazılımları kullanmak isteyen farklı anadilleri olan insanlar üretim dışındaki tamamlayıcılar olan; belgeler, yardım rehberleri ve rehberleri kendi dillerine çevirerek bu dili konuşan insanlara bu yazılımları kullanma imkanı vermekte.

Elbette bu yerelleştirme çalışması olmasa da üretilmiş bu yazılımlar kullanılabilir. Kullanılabilirlik göz önüne alınarak üretilen yazılımlar bir arayüze sahipse sezgisel yolla ve deneme yanılmayla öğrenilebilir. Fakat bu kullanım asla temel işlevler ötesine geçemez. Bu yazılımın işlevlerinden yararlanılamaz ve karşılaşılan sorunlar ve nasıl yaparım soruları hiçbir zaman kullanıcı tarafında bir yanıt bulamaz. Bu yazılımı sadece İngilizce bilen kişiler, bildikleri İngilizce seviyesinde kullanabilir…

***

Daha somut konuşmak gerekirse, bildiğiniz üzere epeyce bir süredir LibreOffice’in ürkçe çeviri çalışmalarını yürütmekteyiz. Neden bu işi yapıyoruz sorusuna bir cevap vermek için bu yazıyı kaleme alıyorum aslında…

Kendimden bahise, iyi derecede İngilizce bildiğimi ve bir nebze olsun bilgisayar okur-yazarlığına sahip olduğumu söyleyebilirim. Şunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki, iyi derecede İngilizce bilsem bile, kullandığım yazılımın Türkçe olmasını isterim, kesindir ki arayüzünde sezgisel ve İngilizce bilgimle aradığımı bulabilirim fakat nasıl yapabileceğimi anlamam için kendi dilimde yazılmış olan anlatımlar benim ihtiyacımı daha iyi görür. Bana anlayacağım dilden anlatır olayı…

Hiçbirimiz doğuştan bilgisayar-okur yazarı doğmadık ve kullandığımız yazılımları bize o yazılımla tanışırken kimse detaylı şekilde anlatmadı. Bu yazılımları tam anlamıyla kullanmak istiyorsak öğrenmeliyiz, öğrenmek için de okumalıyız!

Ofis yazılımıyla bugün belki pek işiniz olma, olursa da Writer’ı açar 1 sayfalık mecalinizi yazarsınız, veya Calc’ı açar 3-5 hücredeki toplamı yapar işinizi görürsünüz. Ama iş hayatınızda bu yazılımları kullanacaksanız, üzülerek söylemek durumundayım ki bu siz 0 noktasından sadece 2 adım ileridesiniz. Ciddi belgeler, karmaşık hesap tabloları, detaylı ve cafcaflı sunumlar yapmak durumundasınız. Yoksa kimse sizi ciddiye almaz… Siz kendinizi bırakın, size böyle bir belge gelse siz bunu yapanı ciddiye almazsınız. Eğer sizin işiniz buysa, bunu iyi yapmanız gerekmekte… Yapamıyorum asla kabul gören bir söz değildir, öğrenmelisiniz.

“Samuel, bir baksana şu Word’de yeni paragraf yazmak istiyorum ama hala noktalı listeye geri geliyor… Samuel bu tabloyu yazdırıyorum ama 2 sayfada çıkıyor ben 1 sayfada istiyorum bi baksana…” gibi sorular asla bitmez… Bu soruları soran kişi olmak yerine sorulan kişi olmak her zaman daha iyidir. Çünkü bu sizin en azından bir şeyi öğrendiğinizi ve hayatta bir adım olsa ileri gittiğinizi gösterir. Evet siz basit de olsa bir şey biliyorsunuz ve öğrenme yetisine sahipsiniz! Siz ilerleyen birisisiniz ve ihtiyacınızı kendiniz öğrenerek görüyorsunuz. Enseniz kalın olacaktır merak etmeyin…

Konuya dönersek, öğrenmenin en kolay yolu kendi dilinizde okumaktır. Peki bu nasıl olacak. İşte biz bunu sağlamak için çalışan insanlarız diyelim…

Eee biz niye herkes öğrensin diye yırtınıyoruz? Herkes yırtınsaya… Demiyoruz, bunu dersek konunun başındaki özgür yazıılımın neden üretildiği konusuna geri döneriz. Ama tartışmayı kesici olarak şunu söyleyeyim ki biz bencil değiliz ve paylaşımcıyız, en kolay paylaşacabileceğimiz şey ise bilgimiz ve boş zamanlarımızdaki emeğimiz…

Biz insanız ve bir bütünün parçasıyız. Biz ne kadar verirsek o bütün de o kadar iyi olur… Başkaları vermeyip sömürsün, varsın öyle olsunlar…

Daha fazla yükseklere çıkmadan, “neden bu işi yapıyoruz”un nedenlerini sayalım:

  • Bu iş yapılmalı
  • Birileri bu işi yapmalı
  • Yapabiliyorsam ben yapmalıyım,  sen de yapabiliyorsan birlikte yapmalıyız
  • Bu yapılan işten herkes faydalanacaksa bu işi iyi yapmalıyız

Çok uzatmaya gerek yok. Temel nedenlerim bunlar…

Bugün Türkçe için gelmiş geçmiş en büyük özgür yazılım yerelleştirme çalışmasını yürütüyoruz. Yaptığımız iş 92.000 kelimelik bir arayüz ve 440.000’lik bir yarım içeriğinin çevirisi. Şuana kadarki tamamladığımız haliyle bile bir özgür yazılım için bugüne kadar en kapsamlı Türkçe çeviri çalışması… Çok yol aldık… Arayüzü tamamen Türkçeleştirdik yardım içeriğindeyse şapkadan çıkaracağımız tavşanı yaptık.

Bu işler kolay olmuyor elbette. Bugüne kadarki çalışma, bizim yaptıklarımız… Hepsi kan ter ve gözyaşıyla olmasa bile, çoğumuzun yoğun iş hayatından bile artırarak gün içerisinde 3-5 kelime biriktirdiği emeğinin işi… Özetle hayatımızdan büyük fedakarlıkta bulunuyoruz.

Elbette akıl vermek kolay olurdu bizim için; LibreOffice tamamen Türkçeleştirilmeli… Birileri bunu yapmalı…. Para toplanmalı, yaptırılmalı… Gibi onca -meli, malı söylerdik elbette. Eminim söylerdik çünkü çeviri yapmaktan daha kolay. Ama dediğim gibi “Yapabiliyorsam ben yapmalıyım, sen de yapabiliyorsan birlikte yapmalıyız”.

Biz bu işi başarmakta kararlıyız. Elimizden geleni yapacağız. Yaptığımız bu iş sayesinde, insanların LibreOffice’i daha iyi kullanmalarını sağlayacağız. Yüzbinlerce kelimelik bir yardım içerinden bahsediyoruz, bu içerikte elbette Türkiye-Letonya maçı anlatılmıyor. En basitinden karmaşık ihtiyaçlara yazılımın bütün özellikleri bir güzel kaleme alınmış. Çevirirken bile insan bir sürü şey öğreniyor -aaa bu böyleymiş- diyor…

Unutmayın ki LibreOffice, özgür yazılım filosunun amiral gemilerinden birisi. Bugün ortaokul öğrencilerinin korsan yazılım kullanmadan, TTNET ve Micrsoft Office işbirliğine minnet etmeden ödevlerini yapabilmesi için LibreOffice var. Hepimizin parası hatta tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu kaynağının kısıtlayıcı lisans bedelleri olarak yurtdışındaki tekellere akmaması için LibreOffice var. Üretici ve girişimcilerin kısıtlı sermayelerinden  paraların yıl be yıl lisans bedeli olarak çıkmaması için LibreOffice var. Bunlar maddi nedenler elbette. Maddi nedenler önemli olsa da, tek neden değil, daha önemli bir neden var;

Özgürlük için LibreOffice var!

Eğer biz bu işi nihayetine erdirebilirsek, işte o zaman sırtımız pek ve ayağımız yere basarak “Sizin için LibreOffice var!” diyebileceğiz.

Mutlu günler.

Not: LibreOffic çeviri çalışmalarına katılmak için: https://wiki.documentfoundation.org/Language/tr

Kategoriler
Pardus

Pardus İşbirliği Çağrı Toplantısı üzerine

Dün ODTÜ Teknokent’te “Pardus İşbirliği Çağrı Toplantısı” yapılmış. Aynı toplantı bir önceki gün ise Bilkent Üniversitesinde yapılmış… Çok güzel…

Bunları twitter’da Orçun Madran’ın iletilerinden öğrendik… Bununla kalmamakla birlikte, 23-24 Mart tarihlerinde yapılan ve katıldığım Pardus’un Yarını Çalıştayı’nda oluşturulumasu kararlaştırlan Danışma Kurulu ve yapılan seçimler üzerine Göç ortağı temsilcisi seçilen  sevgili Doruk Fişek’in de bu toplantılardan haberinin olmayışı ve bunu twitterdan öğrenmesi diğer bir “aaa” dediğim olaydı.

Sevgili Sezai günlüğünde toplantı ve kendisinin de üye seçildiği Danışma Kurulu üzerine yazmış ve kaygılarını dile getirmiş şuradan okuyabilirsiniz: http://sezaiyeniay.wordpress.com/2012/07/12/genc-parduscular-rahatsiz/

Benim bu yazıyı yazma sebebim ise, Sezai’nin yazısına toplantı katılımcılarından Bora Güngören’in yazdığı yorum. Bora bey, toplantının katılımcısı olarak, gördüklerini aktarmış ve kastedilen ifadelerin aslında öncülleriyle ve bütünüyle kastının farklı olduğunu belirtmiş…

Tamam, güzel toplantı, küçük firmalara özgür yazılım üretimini teşvik de güzel, teknokent yerleşiklerine özel orası da güzel… Her şey güzel… Ama kazın  ayağı benim adıma öyle değil, nedeniyse toplantının içeriğinden öte şekil ve anlam açısından…

Benim kafama takılan kısımlara gelirsek…

Pardus’un  sitesinde gösterilen 8 adet Göç Ortağı(Başlığı Çözüm ortağı) var… Bu göç ortaklarının görevi sadece Pardus kurmakla sınırlı bir çerçevede değil elbette, göç projesi de sadece basit kurulum ve yapılandırmadan ibaret değil. Ki hiçbiri öyle büyük “entegratör” değiller…

Biz Çalıştay’da bu firmaların da karar süreçlerinde sözü olsun, ihtiyaçları dile getirilsin ve karar mekanizmasında söz sahibi olsun diye Göç Ortağı temsilcisinin olmasını oyladık.

Geçtiğimiz haftalarda yapılan pre-mature Danışma Kurulu toplantısı ve bir iki gün öncesinde öğrendiğimiz Yeni Pardus’un aslında Debian üzerinde logosu bulunan bir Pardus olduğu üzerine, Danışma Kurulu’na bir şey danışılmadığı ve pek de danışılmayacağı görülmekte…

Saksı
Saksı

Doğrusu Pardus’un  paket sistemi, temel teknolojileri bu kurulu bırakın kimsenin dahi haberi olmadan iki yöneticinin kararıyla bir anda çöpe atılması üzerine bu toplantıya Danışma Kurulu’nun ilgili temsilcisinin – ki Ankarada ikamet eder- davet edilmemesi, daveti geçtim haber verilmemesi *ne diyeyim* Saksı muamelesinin devam ettiğinin kanıtıdır.

Hemen, icazet mi alınacaktı gibi bir fikir aklınızdan geçmemiş olsun, elbette ki hayır, TÜBİTAK dilediği yerde dilediği kişilerle her istediği toplantıyı yapabilir, kimseye ne haber verme ne de davet etme yükümlülüğü var. Ama burada soru şu;

Siz böyle kendi politikalarınızı oluşturup uygularken ve bunu Çözüm Ortağı temsilcisini dışlayarak yapmanız durumunda, bu temsilci görevini nasıl yapacak, politikalarınızdan nasıl haberdar olacak, firmalar ile ne üzerinde hangi hedef ve vizyonda görüşerek çözüm ortaklarının koordinasyonunu sağlayacak, herşeyi geçtim bilmediği faaliyetler hakkında nasıl fikir sahibi olacak? Böyle dışlanmış bir temsilciye gerek var mı?

Toplantıda Bora bey art niyet olmadığını söylemiş. Bundan eminim, hatta Pardus’un adeta gömülmesi ve Debian’ın kullanılmasında da bir art niyet yoktu. Bu kararı verenler kendilerince en doğru ve en iyi olacak kararı vermişlerdir kuşkusuz. Ama bu demek değil ki her art niyetsiz karar ve uygulama en doğrusudur. Karl Marx’ın şöyle bir sözü var;

The way to Hell is paved with good intentions, and he might just as easily have intended to make money, without producing at all.

Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir, ve hiç üretmeden para kazanmak için kolayca niyetlenebilir

(Koyu kısma aşinayız, ama geri kalan kısmı daha iyi toparlanabilir * )

Yönetim:

Bahsettiğim gibi, TÜBİTAK ve ULAKBİM bu projeyi dilediği gibi yönetebilir, gördüğüm o ki öyle de yapmaktalar. Fakat şöyle büyük bir sorun var ki, bu bir Özgür Yazılım projesinin yönetim biçimi olmaktan çok uzak, daha farklı bir proje oldu artık.

Bu kadar kapalı işleyen bir yapının bir özgür yazılım projesini yönetebilmesi ne teoride ne de uygulamada gerçekçi değil.

Kendi adıma bu yapıdaki bir Özgür yazılıma katkı vermek için hiçbir nedenim yok. Eğer bir neden bulursam kendimle çelişmiş olurum…

Ki şeffaflığı bırakın, daha kodlarını ortaya koymayan, bir hata takip sistemi  olmayan bir ürün ortaya koyan bir özgür yazılım dünyada TÜBİTAK’tan başka bir yerde yok. Şüphem o ki yönetimin anlayışı, bizim Açık Kaynak – Özgür Yazılım farkında takıldığımız yerlere getirecek konuyu.

Böyle özgür yazılım projesi yönetilmez. Eğer sırf fiziki imkanlara ve paraya(destek teşvik)’e güvenirseniz ve özgür yazılımın ilkelerini dışlarsanız hiç bir şey kazanamazsınız.

Şayet bu yukarıda saydıklarım işe yarasaydı, bugün ORACLE dünyanın en önde gelen özgür yazılım işlerini yürüten bir şirket olurdu. Oysa, ORACLE sadece bir şirket, özgür yazılım ürünlerini uygulayan bir şirket olmanın yanında, sabıkalarından dolayı büyük bir nefreti de adının yanında taşıyan bir şirket.

TÜBİTAK eğer bu anlayışta giderse ve Pardus topluluğunu ve çevresiylebirlikte seçtiği Danışma Kurulu üyelerine saksı muamelesi yapmaya devam ederse sonu yukarıdaki örnekteki kötü nam ile tescillenecektir. Daha hala Danışma Kurulu’nun akıbeti belli değilken, fırtına gibi ediyoruz, daha da eseceğiz görüntüsünün verilmesi beni Kurul’un geleceği adına çok kaygılandırmakta.

Başarılı olur mu olmaz mı, orası başarından ne anladığınıza bağlı, eğer tabana yayılan bir özgür yazılım çevresi hedefliyorsanız sonu hüsran, ama özgür yazılım ürünlerini kullanarak KAMU TEDARİKÇİLİÄžİ yapacaksanız, bu modelde başarılı olunabilir. Ama daha önceki yazımda da belirttiğim üzere bunun için TÜBİTAK’a gerek yok, kurumlar bünyelerinde de bu işi görebilirler, ha illa merkezi koordinasyon olsun diyorsanız, bu işi Devlet Malzeme Ofisi daha iyi yapar, neticede ortada yazılım tedarikinden başka bir şey yok…

Bunları neden yazıyorum derseniz, neticede katıldığım bir Çalıştay oldu ve üzerime düştüğü kadarıyla alınan kararların takipçisi olmak vazifem. Gördüğüm yanlışları yazmak da aynı şekilde sorumluluğum.

Sezai’ye sevgilerimle,

 

http://www.youtube.com/watch?v=Ufa1IBWuc5g&feature=player_embedded

PS:

– Bora bey Pardus ile iş yapan başka ortaklar olduğunu da söylemiş, iş ortağı olarak ODTÜ’de yerleşik bir firma var  http://www.pardus.org.tr/topluluk/cozum-ortaklari/  Sisoft Sağlık Hizmetleri. Diğer firmaların göç/çözüm ortağı değil sanırım. Bu firmaların teknokent yerleşik firmalar olduğunu ve dediği gibi ilintili işler yapan firmalar olduğunu varsayıyorum…

– Resim şuradan; http://blog.the-dot.co.uk/design/funny-and-creative-flower-pots-by-good/ Saksılara yüz fotoğrafı eklemek üzerine bir fikir…

 

Kategoriler
Pardus

Pardus Danışma Kurulu ve Pardus’un sonu…

Uzun zamandır Pardus ile ilgili bir şey yazmaktan çekiniyorum. Yazacak hevesim, heyecanım kalmadığı gibi, yapabileceğim bir şey de yok…

Lakin gelişen olaylar insanı ister istemez yazmak durumunda bırakmakta. En son yapılan basın toplantısında söylenenler üzerine yaşadığım şaşkınlıkla, söylenenlerin takipçisi olunması gerektiğini yazmıştım. Bugün ise gündem Pardus Danışma Kurulu toplantısı.

Masada olmadığımdan ve herhangi bir topluluk sürecinde yer almadığımdan hatta epeydir de Pardus kullanmadığımdan, yazacaklarımı sokaktaki vatandaş olarak yazacağım.

Pardus Danışma Kurulu’nun İlk Toplantısı

Kurulun toplantısıyla ilgili sevgili Sezai[1], Doruk Hocam[2] ve Necdet Hoca[3] gayet güzel ve detaylı yazılar yazmışlar. Toplantı esnasında Sezai’nin twitter yayını ve akşamında telefon görüşmemizle yazılanları da birleştirerek kendi görüşlerimi, daha doğrusu sorularımı  sıralayayım.

  • Pardus mu yoksa Pardus logolu Debian mı?
Toplantıdan önce, Necdet Hoca’nın gidip tespit etmesiyle Pardus logolu Debian yüklü akıllı tahtaları gördük. Doğrusu bunun hikayesi biraz daha karışık. Şöyle ki; 23-24 Mart’ta yapılan Pardus’un Yarını Çalıştayı’nda gelen yabancı misafirler ve Ahmet Kaplan(ve birkaç kişi daha) *deb paket sistemi veya Debian türevi veyahut bir Fedora Spin’i gibi bir yol üzerinde adeta kulis yapmaktaydılar. Tarih önemli 23- 24 mart, altını çizelim.
Akabinde yaşanan geliştirici ayrılıkları, sessizlik bir iki ay sürdü. O arada bir duyum aldım(Sarı çocuk senden) ki Dr. Ahmet Kaplan Pardus’u Debian tabanlı yapacakmış. Duyumdur dedim, bir iki kişinin kulağına çıtlattım, yok yani teyit gelmedi… Derken çalıştayda konuşulan gibi 0 geliştirici hedefine varıldı ve yaklaşık 1 ay sonra Hoca’nın paylaştığı 28 Haziran tarihli fotoğraf karesi:
Pardus Logolu Debian, a.k.a Yeni Pardus
Pardus Logolu Debian, a.k.a Yeni Pardus
Burada tarih önemli, burada sistem kurulum tarihi gösteriliyor sanırım, bu da 15 Nisan tarihi… Şimdi şöyle basit bir matematik hesabı yaparsak, bu tahtalar yurdun dört bir tarafına dağıtılıyor ve ilk parti pilot okullara dağıtım 20 Şubat 2012’de başlamış: http://fatihprojesi.meb.gov.tr/tr/duyuruincele.php?id=14 Pilot okullardaki böyle miydi bilmiyorum ama Çanakkale’ye gelen tabletin ilk Pardus görünümlü Debian olmadığı kesin… Şöyle az biraz geriye alırsak, üretim sürecinde 15 Mart’a geliriz… Ki daha öncesinde bunun  olduğundan şüpheliyim. Yani olay şu ki:
– Biz o Çalıştay’dayken  Vestel Fabrikasında tahtalara Pardus görünümlü Debian yüklenmekteydi… Öyle midir?
Sorularımı sormadan önce, olayı değerlendirmek isterim:
  • Debian’ı alıp Pardus diye adlandırmak ahlaki(etik demek daha mı kabullenir bir ifade?) bir davranış değil. Önünde bir engel olmasa bile ahlaki değil. Sadece bir kandırmaca o kadar.
  • Öyle ki, yarın LibreOffice’i alıp TürkOfis veya KamuOfis adında dağıtmaktan ne farkı var. Buyrun yolu da göstereyim, şu anki LibreOffice paketine dahil olmayan Zemberek yazım denetleyiciyi alın, Windos, Mac OS X ve Linux kurucularına katın, buyurun mis gibi Türkiye için özelleştirilmiş ofis paketi. Uygulaması ise işletim sistemiyle uğraşmaktan daha karlı. Bal yağ sür ye…!
  • Böyle iş olmaz…!
  • Açık söyleyimi bu bir skandaldır. TÜBİTAK ve ULAKBİM adına bir skandaldır. Hem skandaldır hem de kandırmacadır. Kesinlikle çözüm değildir.
  • Yani hangi cesaretle böyle bir karara varılmış, anlamak imkansız. Olabilir, Debian Türevi yapılır, ama bunu Pardus diye satmaya kalkmak nasıl bir cesarettir anlamıyorum…
Sorularım şunlar:
  • Bu karara ne zaman varılmıştır?
  • Bu Pardus Görünümlü Debian’ı kim yapmıştır?
  • Neden mevcut hiçbir Çözüm Ortağı’na danışılmamıştır, bu firmalar ile iş yapılmamıştır?
  • Bu bir özgür yazılım projesiyse kodları nerededir?
  • Hata takip sisteminde kayıtlı bir ürün var mıdır?
  • Bu ürün yaptırılırken, hali hazırda Pardus projesinde çalışan(henüz istifa etmemiş) personelin bu işten haberi var mıdır?
  • Lise öğrencilerinin yaptığı şekilde bir dağıtımın adını değiştirmek TÜBİTAK’a yakışmış mıdır?
  • Bilim ve teknoloji üretecek bir kurumun vizyonu bu kadar mıdır?
  • Debian’ın adını değiştirme işi sizce bir proje yönetimi midir? Sofistike çözümünüz bu mudur?
  • Teknik sıkıntılarımız oldu derken bir yandan da projedeki geliştiricileri tek tek projeden uzaklaştırmanın gerçekçi bir açıklaması var mıdır?
  • TÜBİTAK hem geliştiricileri uzaklaştırırken “bir sürücüyü” halledemeyecek kadar acz içinde midir? Olduğunu hiç sanmıyorum!
***
Anlamadığım bir çok nokta var…
  • Madem Kamu’da Debian’a geçmek için bir istek var, bunun için TÜBİTAK’a neden ihtiyaç var? Hali hazırda piyasada bu işi yapabilecek firmalar var, SGK buna geçmek istiyorsa, kendi bütçesinden ihale ederek bu geçiş için hizmet alır. TÜBİTAK’ın rolü nedir? Yani görevi özgür yazılıma göç için şevk ve destekse, bunu yapmak için destek programları yapılsın, KOSGEB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı hem göç ortağına hem de göç edecek KOBİ ve Kamu kuruluşlarına maddi fırsat sağlasın. Burada Bilim ve Teknoloji üretimi nerede?
  • Kamu Temsilcisi, bu Debian-Pardus ile yola devam demiş, Çalıştay’da uzun süredir TÜBİTAK’tan destek alamadıklarını söylemişlerdi, acaba Debian olursa kendi işimizi de kendimiz görürüz, göbekten bağlı olmayız diye mi düşündü?
  • Yine Kamu temsilcisi, hangi cesaretle tek bir geliştiricisi olmayan TÜBİTAK ile sözleşme imzalar, nesine güvenir? Ben olsaydım, kesinlikle böyle bir imza atmazdım. Bu derece belirsizlik içerisinde ve bir işe girmek çok riskli… Geri planda ne sunuldu hangi hedefler ve planlamalar yapıldı bilemiyorum elbette…
  • Düşünsenize, kimin yaptığı belli olmayan, hiçbir yerde kodu olmayan ve hiç geliştiricisi olmayan bir işletim sistemine 85.000 bilgisayarı göç ettirmek için sözleşme imzalıyorsunuz… Her şeyi geçtim, ya o kodların arasında farklı bir kod varsa, nereden bileceksin, üretim aşaması şeffaflığı nerede… Özgür yazılımın en önemli güvenlik sübabı olan kodları herkesin görebilmesinden feragat ederek nasıl güvenildi? Bunun kaç gün testi yapıldı, testçisi kimdi… Çok merak ediyorum ve yanıtını bekliyorum…

Kurul Üzerine:

Doğrusu Kurul’un mevcut hali, daha doğrusu TÜBİTAK tarafında görülen hali beni hiç memnun etmedi. Bu kurul aslında Pardus için değil, TÜBİTAK için son şanstır. Şayet bu kurulun işlevi olmaz ise, açık söylüyorum, şu an camia gözünde eksilerde seyreden TÜBİTAK’a olan güven asla olumluya çıkmaz, topluluktan destek alamaz ve başarısızlığa mahkum olur. Ne olursa olsun, ne kadar para harcarsanız harcayın, özgür yazılım dinamikleri dışında hareket edip hazır ürünlerden menfaat bekleyip ve başarı sağlamaya çalışırsanız sonunuz büyük düş kırıklığı olur. Elinizde kalan tescilli bir başarısızlık olacaktır.
Toparlamak gerekirse, ben de şunu düşünüyorum, deb ise deb, rpm ise rpm, bunun kararını Danışma Kurulu vermeli. Debian türevi olarak da yola devam edilir, biz Pardus’u çoktan öldürdük, üzerine toprağı da attık, mermer mezarıysa TÜBİTAK bu Fatih projesiyle kurarken bir ZOMBİ yarattı. Bu Pardus değil… Buna Pardus dememek gerek…
***

Toplantının karar vermeye karar vermek sonucu ve Danışma Kurulu’nun Bilim Kurulu onayına sunulması, ve şayet böyle bir kurul onay verecekse bu onayın neden önceden alınmamış olması, demo toplantıda “Kafamızı bozmayın, Bilim Kurulu’ndan olumlu netice çıkmazsa ‘-Biz burdaydık ve siz hiç olmadınız ki!’ deriz” gibi bir aba altından sopa göstermek miydi? Bu da kafamda ayrı bir soru işaret olmadı değil.

TÜBİTAK basın toplantısı akabinde de bu kurul ile bozuk bir yolda son sürat gitmeye çalışan bir araba gibi, her an takla atıp uçurumun dibine yuvarlanabilir. Kurulda konuşulanlar üzerine gördüğüm, yönetimin bu kurula şiddetle ihtiyacı olduğudur. Parayla böyle bir danışman bir ekip tutulamaz.

Ben danışma kurulundaki TÜBİTAK dışı üyelere sonuna kadar güveniyorum. Pardus -şimdilik- olmasa da, özgür yazılımın gelişmesi için çok doğru şeyler ortaya koyacaklardır.

Bekleyip göreceğiz.

Mutlu günler.