Güç bela giden bir seçimle topluluk yöneticisi olarak sevgili Sezai Yeniay’ı seçtik.
Diğer temsilcilerle ilgili bir gelişme var mı bilmiyorum
Topluluktan arkadaşlar büyük özveriyle paketleri güncellemeye devam ediyor… Yarın bir süpriz yapıp kendi güncellemeleri olan “2012.3 Anka”yı çıkarmak niyetindeler. Ama  nedir, nereye kadar iş görür bilemiyorum.
Ne eski gelişttiriciler, ne de camia olarak bir çatal yapamadık. Hatta Pardus’a sahip çıkmayı dahi beceremedik.
Çatal için teknik bilgi beceri ve organizasyon kabiliyetine sahip kişiler sustu. Bizse kullanıcı olarak elimizden gelemeyen şeyleri yapamadık.
Son 7 ayda yaşanan tasfiye sürecinde, onca geliştirici ayrıldı ama daha “Neden” ayrıldıklarıyla ilgili ortaklaşa doğru düzgün bir açıklama olmadı.
Bu kadar gönül ve emek vermiş kişi bu olaylar karşısında “Dünyayı Yakacakken” kabullenmenin sessizliğiyle susup kaldılar. Özellikle Pardus yaşarken agresifçe onu savunan, toplulukla kavga etmekten geri durmayanların bu sessizlikteki naiflikleri ayrı bir mesele…
Bu saatten sonra bir şey olur mu dersek, beklemeyin…
Öyle işte… Pardus fiilen ölmüştür. Özgür yazılım camiaları ölülerin küllerinden doğacak projeleri gerçekleştirebilir elbette… Ama buralarda ben böyle bir camia bilmiyorum.
İş yaşamında PDF biçimindeki dosyaları düzenleyebilmek büyük nimet, kolaylık…
Sürekli gelen taslak metinler, sözleşmeler, yazılar, bildirimler, sunumlar ve aklınıza gelebilecek birçok belge PDF(Portable Document Format) biçiminde dolaşmakta. Size gönderilen PDF biçimindeki belge üzerinde çalışmak, genel PDF okuyucunuzla yapamayacağınız bir iş. Çoğu zaman da gerekli…
Öyle ki işe ilk başladığımda, gelen PDF belgelerini döktürür, üzerine elle düzeltmeleri  ve notları yazardık, bu kağıdı taratıp ilgili kişilere tarama görüntüsü olarak gönderirdik. Gayet ilkel ve işe yarar bir yöntem… Fakat profesyonel mi? Tabiki de hayır 🙂
Mevcut belgelerinizi PDF’ye dönüştürmek kolay. Hatırlıyorum da PDF’ye dönüştürüp gönderdiğim PDF’in düzenlenmiş ve üzerine not alınmış şekilde “Jilet” gibi bana geri geldiğinde çok şaşırmıştım. “Vay arkadaş, adamlara bak…” demiştim. Oysa bu yapmak çok da büyük marifet değilmiş.
LibreOffice ile belgelerinizi ofis yazılımın içerisinden, bir eklentiye veya dış bir yazılıma ihtiyaç duymadan doğrudan PDF olarak dışa aktarabildiğiniz gibi aynı şekilde PDF dosyalarınızı Draw(Çizim) bileşeni içerisinde aktarıp bu dosyalarınızı düzenleyebilirsiniz.
Akşama, yarın akşama veya haftaya –yani müsait olduğum bir zaman– LibreOffice’de PDF düzenlemekle ilgili bir video çekeceğim.
LibreOffice’de PDF dosyalarını nasıl düzenleyebiliyoruz dersek, basitçe şöyle:
LibreOffice Draw(Çizim) ile PDF dosyasını açın. Draw bileşeni menüsünden “Aç “komutuyla yapabileceğiniz gibi, dosyaay sağ tıkladığınızda “Birlikte Aç…” komutuyla LibreOffice’in herhangi bir bileşenini seçtiğinizde PDF belgesi Draw bileşeninde açılacaktır. Açıldıktan sonra PDF belgesini çizim belgesi gibi düzenleyin, not alın, açılır not ekleyin, altını çizin, şema ekleyin, resim ekleyin ne isterseniz onu ekleyin… Dosyayı daha sonra yine düzenleyebilmek isterseniz odg çizim dosyası olarak kaydedebilirsiniz.
Bu işlemleri yaptıktan sonra dosyayı PDF olarak dışa alktarmak için iki seçeneğiniz var:
1-Araç çubuğundaki PDF simgesi: Bu şekilde dosyayı doğrudan PDF olarak dışa aktarabilirsiniz. Yalnız bu simge bir kolaylaştırıcı/hızlandırıcı olduğundan dışa aktarmayla ilgili ayarları bu yolu kullanarak yapılandıramamaktasınız. PDF’yi yorumlarla birlikte dışa aktarmak için ikinci yöntemi kullanınız.
2- “Dosya->PDF Olarak Dışa Aktar” yolu: Bu yolla, PDF dosyasıyla ilgili ayarları yapılandırabilirsiniz.
Burada birçok ayar bulunmakta, ama şimdilik püf nokta olan “Yorumları Dışa Aktar” seçeneğini vurgulamak istiyorum. Bu seçenek sayesinde, belgeye eklediğiniz “Açılır Notlar” PDF çıktısında da görünmekte. (Nedenini bügün işyerinde tecrübe ettim).
Size gönderilen ve üzerinde; işaretleme, düzeltme, not alma ve ekleme yaptığınız PDF dosyalarınıÂ “Dosya->PDF Olarak Dışa Aktar” yoluyla dönüştürünüz. ( LibreOffice hibrit bir PDF dosyası oluşturacaktır, bu dosya ODF ve PDFnin hibritifdir) Ben denedim, Adobe Reader’da bile şahane açıldı 🙂
Kurumsal kullanıcıların/kullanıcı adaylarının dikkatine: Bu işi yapabilecek bir üçüncü parti yazılım ve bunun kurumsal kullanım maliyeti, bu ek yazılımın kurulumu kullanımı vb faktörleri de ihmal etmeyin.
Bu bile bilgisayarına LibreOffice kurmanız, kurmak istemeseniz bile bir kenarda Taşınabilir LibreOffice bulundurmanız için bir neden 🙂
Bu seçenekle açılacak iletişim kutucuğundaki diğer harika seçenekleri anlatmaya gerek yok. Malum, çeviri çalışmalarımız sayesinde anlayabildiğimiz anadilimizde, yani Türkçe 🙂
Bu küçük ipucunu tecrübe edince Twitter’dan paylayaşım dedim, sonra bunu yapmamın kimseye bir faydası olmayacağını düşünüp bu günlük girdisini yazmaya karar verdim. iyi de ettim sanırım. Daha geniş anlatımda, kolay ulaşılabilir, herkes tarafından görülebilir, daha fazla kanaldan paylaşılabilir ve en önemlisi belki Google’dan bu ilşi nasıl yapacağını arayan insanlara faydası dokunur. Twitter: 0 – Günlük: 1!
Yüksek Lisans tezimi Pardus üzerinde tamamen özgür yazılımlar kullanarak yazmıştım. Tezimin hikayesini Özgürlükİçin E-Dergi’nin 34. sayısı için kaleme almıştım.Â
Birilerine faydası dokunur diye -en azından arama motorları ve paylaşım kolaylığı açısından- günlüğüme de aktarmak istedim. Belki bu sayede özgür yazılımla üretmek isteyen birkaç kişiye daha ulaşmış olurum…
Tıpkı başka bir Dünya’nın mümkün olduğu gibi, özgür yazılımla da üretmek mümkün! Hem de tahmin etmeyeceğiniz kadar kolay ve nitelikli şekilde…
Bir Tezin Hikayesi
Pardus, kişisel kullanımın dışında, kişisel üretim için de barındırdığı özgür üretim araçları ile bu gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta oldukça başarılı bir GNU/Linux dağıtımı. Bundan yaklaşık 4 yıl önce, 2007 yılında, Yüksek Lisans eğitimine başladım. İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığım lisans eğitimimden sonra, yüksek lisans eğitimi için de tercihim yine okulum oldu. Avrupa Birliği Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başladıktan birkaç ay sonra Pardus ile tanıştım.
Aslında özgür yazılımla tanışmam ve özgür yazılım kullanma isteğim, biraz daha geriye gidiyor. Lisans eğitimim sırasında Firefox ve OpenOffice.org kullanmaya başlamıştım. Öğrencilik, ekonomik koşullar ve genel kabul görmüş “korsan yazılım†kültürü, bilgisayarımın işletim sistemi ve ofis yazılımı tercihimi, zoraki ve bilinçsiz bir şekilde, korsan yazılımdan yana kullanmaya itmişti. Lisansın son yılında tanıştığım OpenOffice.org, benim için bir dönüm noktası oldu. Okulda verilen ödevleri yaparken, emeğimi korsan bir yazılım üzerine dökmek beni içten içe rahatsız etmeye başlamıştı. Emek veriyordum, fakat bu emeği ortaya döktüğüm yazılımı kullanarak emek hırsızlığı yapıyordum ayrıca. Özgür değildim ve bu nedenle yaptığım çalışmalarda bu beni rahatsız ediyordu. OpenOffice.org ile tanıştığımda, Windows işletim sistemi üzerinde kullansam da, biraz rahatlamıştım ve çok daha rahat çalışabiliyordum. Lisansta çok ödevim olmasa da, yüksek lisansın başlangıcında bütün çalışmalarımı OpenOffice.org üzerinde yapmaya başlamıştım.
Aynı yıl Pardus 2007 yavaş yavaş tanınmaya başlamıştı. Birkaç forumda Pardus hakkında birkaç yazı okumuştum, ama denemeye pek cesaret edememiştim doğrusu. Bilgisayarımda Linux kullanabilmek aslında çok daha gerilerden gelen bir fantazimdi. Fakat o zamana kadar bilgisayar dergilerinden gördüğüm kadarıyla, konsol komutları sabit disk biçimlendirme işlemleri ve metin tabanlı kurulum beni çok ürkütmüştü. Pardus hakkında biraz okuyunca, Pardus’un getirdiği kolaylıklar ve son kullanıcı hedefi ve en önemlisi Türkiye’de geliştiriliyor oluşu beni cesaretlendirdi.
Pardus ile tanıştıktan sonra kısa süre içerisinde Pardus’a alıştım. Halihazırda tanışmış olduğum özgür ofis yazılımı OpenOffice.org ile araştırmalarımı, ödevlerimi halletmeye başladım. Özgür ofis yazılımının yanında, esas olarak kullandığım işletim sisteminin de özgür olması ile yukarıda bahsettiğim rahatsızlık duygusu ve kısıtlanmışlık hissi kayboldu. Özgür bir platformda çalışıyor olmak, insanlığın ortak emeği ile sanki bana kişisel olarak bir şeyler üretmem için sunulmuş bir fırsat gidiydi. Çok rahatlamıştım ve üretme hevesim çok fazlaydı. Şimdi bile özgür yazılımın kişisel üretim için sunduğu imkanları görünce aynı hisse ve şevke kapılıyorum. Sanki birileri bana sistem burada, araç burada, sen yeter ki üret diyor. Daha açıklayıcı olmak gerekirse, Mahmut Tuncer’in dile getirdiği gibi, şeker var, un var, yağ var ne duruyorsun yaklaşımı diyebiliriz.
Temel sisteme ve üretim araçlarına “özgürce†ve bir bedel olmadan sahip olduktan sonra, bu temelde kendi adıma bir şeyler yapmak bana haz vermeye başlamıştı. Bunların farkına vardığımda ise kendi kendime “Yüksek Lisans tezimi tamamen Pardus üzerinde yazabilir miyim acaba, nasıl olur ki?†diye sormaya başladım. Bu soruma “Evet, bunu yapabilirim, ben özgür bir işletim sistemi üzerinde Tezimi özgürce yazabilirim, insanlığın ortak bilgi birikimi bu imkanları bana sunduktan sonra ben neden özgür bir tez yazamayayım ki?†cevabını vermem uzun sürmedi. Ders yılı boyunca ödevlerimi ve çok olmasa da araştırma çalışmalarımı Pardus üzerinde sürdürdüm.
Ders yılını tamamlamamım ardından, malum ülkemizin işsizlik sorunu, ve diğer özel nedenler dolayısıyla yüksek lisans eğitimimin ilk tez yılını boş geçtim diyebilirim. Zaten lisans eğitimim de de benzer nedenlerle çok iyi bir öğrencilik dönemi geçirememiştim. Tez konumu belirlemem ve en önemlisi bu konuda çalışmaya başlamam bir hayli sürdü. İş bulmamın ardından, ekonomik olarak güvenceye kavuşmam, bu sayede evlenerek hayatımı sevdiğim insanla birleştirmeme vesile oldu. Bu gelişmeler, ülkemizde bir lüks olarak algılanan yüksek lisans eğitimini tamamlamak için bana güç verdi.
Tez Yazmaya Başlamak…
İlk bölümde anlattığım hikaye kısımının ardından konunun özüne dönelim… Bir akademik çalışma olan yüksek lisans tezi; belirli şekil şartlarına sahip, akademik ölçüler ve gereklilikler doğrultusunda hazırlanması mecbur olan yazılı çalışmalardır. Tezinizi daktiloda yazabileceğiniz gibi, modern teknolojiyi kullanarak bilgisayar üzerinde de yazabilirsiniz. Ben modern bir üretim seçeneği olan bilgisayarı seçtim.
Bilgisayar üzerinde bir tez yazmanız için temelde bir kelime işlemciye ihtiyaç duyarsınız. Bu kelime işlemci gelişmiş bir kelime işlemci olabileceği gibi konsol tabanlı bir metin editörü de olabilir. Bu konuda Pardus üzerinde alternatiflerini şunlar olabilir:
Basit metin editörü(ör. konsol tabanlı, Kwrite, Gedit vb)
Bu seçeneklerden üçüncüsü olan LaTex konusuna kısaca değinmek gerekirse; LaTeX akademik çalışmalar için oluşturulmuş bir belge hazırlama sistemidir. Genelikle fen bilimleri ve matematik alanında kullanılsa da sosyal bilimler alanında da yoğun olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde de birçok üniversite bu alanlarda çalışmaların LaTeX üzerinde yapılamasını tavsiye emekte ve bunun için yönerge ve rehberler yayınlamaktadırlar. Latex akademik çalışmaların dışında, kitap ve diğer çeşitli belgeleri yazmak için de kullanılmaktadır. LaTeX belgelerinin kağıt ortamında en iyi çıktıyı verdiğinin de altını çizmeyi ihmal etmeyeyim. LaTeX konusunda daha fazla bilgi için ilgilenen arkadaşlar Google, PardusWİki ve Özgürlükİçin.com’da arama kutucuğuna LaTeX yazıp detaylı bilgi edinebilirler.
Benim bu seçenekler arasındaki tercihim Kelime İşlemci’den yana oldu. Bu seçimi yapmamın nedeni ise o güne kadar az çok hakim olduğum bir yazılım olması ve bu yazılımların diğer seçeneklere göre bana daha kolay kullanılabilir gelmesiydi. Bu karar basit gibi görünse de, özellikle LaTeX ile kıyaslanınca zor bir karardı.
Yardımcı yazılımlar…
Tezimi yazacağım platforma karar verdikten sonra işler benim için biraz daha kolaylaşmıştı. Bundan sonra sıra tez çalışmam için ihtiyacım olan yardımcı yazılımları belirlemekteydi.
Tezim için temel oluşturabilmek için birçok makale ve kitap okumam gerekiyordu. Bu makale ve kitaplar basılı ortamda olduğu gibi elektronik ortamda da bulunmaktaydı. Elektronik ortamda bulunan kitap ve makaleler genellikle PDF ve ofis dokümanı biçimindeydi. Ofis dokümanlarının üzerinde çalışmak kolaydı, fakat PDF biçimindeki belgelerde çalışmak o kadar kolay değildi.
Bildiğiniz gibi PDF biçimindeki dosyalar, ya metin halindedir ya da salt görüntü halindedir. Metin halindeki PDF belgelerininden metini seçebilir ve ofis belgelerine aktararak üzerlerinde çalışabilir not alabilirsiniz. Fakat görüntü halindeki PDF dosyaları üzerinde çalışmak hiç kolay değildir. Windows platformunda bu dosyaları okumak için kullandığınız Adobe Reader yazılımı ile bu dosyaları sadece görüntüleyebilirsiniz. Oysa Pardus üzerinde gelen belge görüntüleyici Okular size bu belgeler üzerinde çalışmak için mükemmel araçlar sunmakta.
Okular’ın size sunduğu en önemli özellikleri, PDF dosyaları içerisinde yer imleri koymak, önemli yerlerin altını çizmek, buraları serbest biçimde işaretlemek ve not almak olarak sayabilirim. Salt görüntü halindeki PDF dosyaları üzerinde not alabilmek, ve çalıştığınız bütün PDF dosyaları üzerinde aldığınız notları ve yer imlerini tek pencereden görebilmek, bu notlara hızlıca ulaşabilmek mükemmel bir şey! Okular ile bir PDF dosyası açın ve F6 tuşuna basarak neler yapabileceğinizi kendi gözleriniz ile görün derim!
Ben Okular belge görüntüleyicisinin yanında, Okular’a göre çok daha hızlı olan bir belge görüntüleyici olan Evince yazılımını aslında daha fazla kullandım. Okular nedense birkaç belge ile aynı anda çalışırken, özellikle görsel olarak zengin belgelerde performans düşüklüğü yaratıyor. Evince ile PDF dosyalarını çok daha hızlı ve kolay görüntüleyebiliyorsunuz.
Belge görüntülemenin dışında, çok önemli bir ihtiyaç ise not tutmak. Pardus üzerinde gelen masaüstü notları çok işe yarıyor. Notlarınızı daha organize olarak tutmak isterseniz, Basket yazılımı tam sizlik. Bir diğer alternatif ise notlarınızı bir ofis belgesinde tutmak. Ben bu üç yöntemi de kullandım. Hızlı notlar için KNotes masaüstü notlarını, planlama için Basket’i ve kontrol için ise ofis belgelerini not tutmak için kullandım.
Biraz ileri teknoloji…
Belge yazmak, görüntülemek, not almak temel düzeydeki yazılımlar ile başarılabilecek işlerdi. Ama araştırma sürecini daha hızlandırmak için biraz ileri teknolojiye ihtiyaç duymaktaydım. Bilgisayarımdaki kayıtlı tüm belgelerin içine tek tek girmek, sayfalarca belge arasında bir kavramı aramak, bu işin nasıl olacağı doğrusu kafamda bir soru işaretiydi. Google’de arama yapmak bildiğiniz gibi bilgisayar yerelinde arama yapmaktan çok daha kolaydı. Ama benim bilgisayarımda topladığım belgelerin içeriğinde de arama yapabilmem gerekirdi.
Bu noktada devreye ileri teknoloji ürünü olan Nepomuk ve Strigi servisi girdi. Belgelerimi tuttuğum dizini Nepomuk ve Strigi servisine indekslettirdim. Nepomuk sayesinde bu dosyalara etiketler koydum, işime ne kadar yaradığına göre ise dosyaları 5 yıldız üzerinden oyladım. En önemli kısım olan dosya içeriğinde arama işlemini ise Strigi ile hallettim. Dolphin’de arama kutucuğuna aramak istediğim kelimeyi yazdığımda bu dosya adında ve içeriğinde o kelimeyi içeren bütün belgeler karşıma çıktı. Bu sayede araştırma sürecim çok hızlandı. Onlarca dosya ve binlerce sayfa arasından bir kelimeyi, bir terimi daha kolay olamazdı doğrusu.
Zotero, Çok Büyük İhtiyaç!
Tezlerin şekil şartlarına tabi olduğunu belirtmiştim. Bu şartlardan en önemlisi ise tezlerde kullanılan dipnotlar ve kaynakça kısımlarının bulunması. Tezi yazarken yararlandığınız onlarca kaynağı doğru şekilde belirtmelisiniz ve doğru biçimde tezinizde yer vermelisiniz.
Tez yazarken kullandığım OpenOffice.org(ve daha sonra LibreOffice yazılımı), dipnot ve kaynakça konusunda kendi iç araçlarına sahipti. Bu araçlar maalesef tıpkı Microsoft Office Word yazılımındaki gibi bu alanlarda zayıftı. Öntanımlı olarak gelen dipnot ve kaynakça biçimlendirmesi kişiselleştiremiyor ve toplu hale kontrol edilemiyordu, aynı zamanda geriye dönüp bu girdileri düzenlemek ise hiç kolay değildi. Basit olarak zamanınız var ise manuel dipnot girişi ve kaynakça oluşturabilirsiniz. Bunun yanı sıra çevrimiçi hizmetleri kullanarak bu ihtiyacınızı giderebilirsiniz.
Maalesef bu yöntemlerin hiçbiri bana makul gelmedi. Bu konuda araştırma yaparken, belki de tezim için en önemli araç olan Zotero ile karşılaştım.
Zotero, akademik alanda çalışan insanlar için bulunmaz bir nimet! Sundukları ile sizi çok büyük sıkıntılardan kurtaran mükemmel bir uygulama.
Zotero temelde bir Firefox uygulaması. Ofis yazılımız ile iletişim kurup bilgisayarınızdaki veya internette gezinirken karşılaştığınız bir eseri kütüphanenize almanızı, akademik biçemde olarak kaynak gösterebilmeniz için gerekli bilgileri kolayca girerek bu kaynakları elinizin altında tutabileceğiniz bir uygulama. Zotero sadece bununla sınırlı kalmayarak, araştırma yapanlar, kitap, belge, kılavuz yazanlar için bulunmaz nimetler sunuyor. Zotero ile araştırma yapmak, kaynak toplamak ve kütüphane oluşturmak çok kolay.
Zotero’nun sunduğu imkanlar bununla da sınırlı kalmıyor. Sunduğu ücretsiz üyelik servisi ile, kütüphanenizi, notlarınızı ve dosyalarınızı(100MB’a kadar ücretsiz) Zotero sunucusu ile eşleştirebiliyorsunuz. Bu sayede tez çalışmalarınıza internete bağlı olan herhangi bir bilgisayardan da devam edebiliyorsunuz. Bu servisin sağladığı en önemli özellik ise, veri güvenliği. Düşünsenize, çalışmanızda kullanmak için yaklaşık 100 eserlik bir kütüphane oluşturdunuz, hepsinin eser adından tutun, basım yılı, yayınevi çevirmeni gibi gerekli bilgilerini yazdınız. Ya bilgisayarınıza bir şey olursa, ya bunca veri ve veri bilginiz giderse, ya bilgisayarınız çalınırsa? Zotero, sizin için bu senkronizasyonu otomatik olarak yaparak sizi büyük bir sıkıntıdan kurtarıyor.
Zotero’yu kısaca tanıttıktan sonra, Zotero’yu Pardus üzeridne nasıl kullanılacağına değineyim. Zotero dediğim gibi bir Firefox eklentisi, Zotero’yu kendis sitesinde kolayca indirip yükleyebilirsiniz. Zotero’yu Firafox’a kurduktan sonra, yapılaması gereken önemli bir iş kalıyor. Zotero ve Kelime İşlemci’yi birbirine bağlamak. Bunun için, Zotero’nun kendi sitesinden kelime işlemciniz için uygun eklentiyi bulup kuruyorsunuz (http://www.zotero.org/support/word_processor_plugin_installation) Pardus 2011 için Zotero 2.1 ve Zotero 2.1 için OpenOffice.org/LibreOffice eklentisini seçebilirsiniz. Bu eklentileri kurduktan Firefox yeniden başlayacak ve yeni bir pencerede Zotero yapılandırma ekranı ile karşılaşacaksınız. Hiçbir ekstra ayar yapmadan “İleri†düğmesine tıklayarak kurulumu tamamlayabilirsiniz. LibreOffice programını açtığınızda araçlar çubuğunuzda Zotero araç çubuğunu göreceksiniz. Pardus 2009 üzerinde nasıl kurulum yapılacağı konusunda ise PardusWiki’deki Zotero maddesine bakabilirsiniz.
Zotero araç çubuğunu, çok basit bir kullanıma sahip. Sadece 7 tane düğmeye sahip bu düğmeler sırasıyla; Başvuru(Dipnot) ekle, Başvuru(Dipnot) Düzenle, Kaynakça(Bibliyografya) ekle, Kaynakça(Bibliyografya) düzenle, Yenile ve Zotero alan kodunu temizle. Daha kolay bir menü olamazdı doğrusu… Eser Bilgilerinizi Firefox üzerinde oluşturun, internette gezerken eser toplayın, tek tıkla bunları dipnot olarak ekleyin, tek tıkla kaynakça oluşturun, tek tıkla bütün belgelerinizi güncelleyin.
Bir belgede Zotero düğmelerine ilk kez tıkladığınızda size belgenizde hangi dipnot ve kaynakça sitili kullanmak istediğinizi soracaktır. Öntanımlı olarak dünyada yayıgın olarak kullanılan Modern Language Association, Harvard Reference Format, American Sociological Association, Chicago Manual of Style gibi birçok biçim karşınıza çıkmakta. Eğer okulunuz bu biçemleri öneriyorsa listeden seçip hemen atıf yapmaya, dipnot koymaya ve kaynakça oluşturmaya başlayabilirsiniz. Fakat benim okulum gibi okulunuz bu biçemler dışında bir biçem istiyorsa yapabileceğiniz iki şey bulunmakta. Birincisi, Zotero’nun sitesinden ekstra biçimler indirebilirsiniz, binlerce biçim sizin kullanımınız için Zotero Biçim Deposunda(bu adreste http://www.zotero.org/styles ) sizi bekliyor, buradan biçim önizlemelerini de görebiliyorsunuz. Eğer şanslıysanız okulunuzun istediği biçimi buradan tek tıklama ile (“Installâ€) kurabiliyorsunuz. Eğer istediğiniz biçim burada da yoksa Zotero size bir alternatif daha sunuyor. Bu ikinci seçenekte, kendi biçiminizi kendiniz oluşturabiliyorsunuz. Bu ikinci seçenek için Zotero size bu işi nasıl yapacağınız konusunda bir belgeleme sunuyor, belgeleme İngilizce (http://www.zotero.org/support/dev/citation_styles), biraz XML biliyorsanız, diğer stillerden de kopya çekerek kendi stilinizi oluşturabilirsiniz.
Ben, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tez hazırlama yönergesine göre kendi Zotero stilimi kendim oluşturdum. Elimden geldiğince doğru yapmaya çalıştım, bazı yerlerde küçük sıkıntıları olsa da işimi gördü. Bu biçim dosyasını http://bluzz.net/tezim adresi altında bulabilirsiniz.
Zotero konusununda son olarak, Zotero’nun çok güçlü bir araştırma aracı olduğunun altını tekrar çizmek isterim, kendi sitesinden izleyebileceğiniz tanıtım videolarında da görebileceğiniz gibi, çok yetenekli ve zeki bir araç. Basit düzeyde bireysel kullanımın yanı sıra, bir araştırma grubunda çalışıyorsanız, ortaklaşa çalışma ve konusunda da araştırma grupları kurarak veya hazır gruplara katılarak ortak kütüphaneler oluşturup bu kütüphanelerden ve notlarından faydalanabiliyorsunuz. Diğer taraftan Sosyal Paylaşım paralelinde, Zotero kullanan kişileri ve çalıştıkları disiplinleri(bilim dallarını, ilgi alanlarını) görebiliyorsunuz. Örneğin Makine Mühendisliği veya Nöroloji konusunda araştırma yapıyorsanız, yurt dışında sizinle aynı alanda çalışabilen kişileri ile Zotero üzerinden iletişime geçebilir, kaynakça paylaşımında bulunabilirsiniz. Bu da gerçekten bulunmaz bir nimet, özellikle ülkemizde yurt dışındaki kişiler ile irtibata geçmenin zor olduğunu göz önüne alınca, üretimi ve araştırmayı paylaşmak Zotero’nun bize sunduğu çok güzel bir imkan.
Son Söz….
Yukarıda bahsettiğim araçlar özellikle Zotero, tez yazım sürecimi inanılmaz kolaylaştırdı. Zemberek imla denetimi ile tez genelinde yazım denetimi sağladım. OpenOffice.org/LibreOffice Calc ile tablolar, çizelgeler ve grafikler oluşturdum, bunları kolayca Kelime işlemci içerisinde kopyaladım, ve kelime işlemci içerisinde de düzenleyebildim. Bazı ham veri, virgülle ayrılmış veri(CSV)’leri çevirmede Gedit’i kullandım. PDF dosyalarını birleştirmede, kesmede sevgili Fırat Özgül’ün yazmış olduğu Harman yazılımını kullandım. Elbette ara ara yaşadığım sorunlar, hatalar oldu. Sorunları çözmem zor olmadı, hatalar içinse hata kaydı girdim. Hatta bazı iyileştirme önerilerinde de bulundum. Tezimi yazmaya başladığımda OpenOffice.org kullanırken, tezimi yazarken yaşanan gelişmeler neticesinde tezimi, LibreOffice kullanarak bitirdim. Bu süreçte LibreOffice yerelleştirmeleri için çalışmalara katıldım, LibreOffice’in bugün %100 Türkçe bir arayüz ile karşımıza gelmesine katkı verdim, tr.libreoffice.org sitesi için çalışmalarda bulundum.
Tez yazım sürecimde, ne Pardus ne de kullandığım diğer özgür yazılımların hiçbiri beni yarı yolda bırakmadı! OpenOffice.org ara ara çökse de belgelerimi hep kurtardı, LibreOffice’de ise (Knazar değmesin!) henüz çökme yaşamadım. Bu açıdan Pardus ve üzerinde gelen yazılımlarda emekleri geçenlere çok teşekkür ediyorum.
Tezimi tamamen, Pardus üzerinde, başka bir platform veya bir araç kullanmadan yazmak benim hayalimdi. Bunu gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. Pardus’un bir üretim platformu olduğunu sürekli belirtmekteyim. Bilgisayarın sadece internet ve eğlence aracı olmadığını bir üretim aracı olduğunu tekrar belirmek isterim. GNU/Linux’un insanlara sunduğu fırsatlardan yararlanarak benim de kendimce bir ürün ortaya koyabilmem, bunun kabul görmesi beni manevi açıdan çok mutlu etti.
Eğer siz de akademik alanda araştırma yapıyorsanız, bu araştırmalarınızda ve tez çalışmalarınızda Pardus kullanmanızı şiddetle öneririm. Yukarıda bahsettiğim bütün yazılımlar ve size sunduğu ileri teknolojiler ile Pardus araştırma alanında diğer rakiplerinden geride kalmıyor!
Son olarak bu süreçte içimde kalan bir iki husustan bahsedeyim. Birincisi tezimi yazarken kullandığım yazı tipi, tez yönergesine uyun bir seçim yaptım, seçenekler arasından Times New Roman karakterini seçtim, alternatif olarak özgür bir yazıtipi olan Liberation Serif’i seçebilirdim, veya Arial yerine Liberation Sans’da seçimim olabilirdi. Gerek zaman gerekse bu tiplerin döküm alacağım bilgisayarlarda nasıl görüntüleneceğini bilmediğimden bu şekilde yapmak durumunda kaldım. Ama biraz daha zamanım olsaydı, yazıtipini değişik kullanmak isterdim.
İkinci olarak ise, gerek okulumun sitesinde, gerekse YÖK tez bankası ve Tez yönergelerindeki anlatımların tamamı Windows sistemleri üzerinde kullanılacak uygulamalar ile ilgili, biraz zamanım olsaydı bu yönergeleri Linux üzerinde kullanılacak yazılımlar ile değiştirip paylaşmak isterdim. Maalesef bunları yetiştiremedim.
Yapabildiğim şey, modern yazılımlar ve araştırma araçları ile Pardus’u bir araya getirebilmek ve bununla bir Tez ortaya koyabilmek oldu. Bu sayede Pardus’un araştırma alanında da kullanılabileceğini ve diğer sistemlerden hiçbir eksiği olmadığını gösterdiğim düşünüyorum.
Umarım yakın zamanda, Pardus üzerinde hazırlanan diğer tezleri, Pardus üzerinde yazılan kitapları ve eserleri görebiliriz.
Bu yazıya konu olan “Avrupa Birliği’nde Yoksullukla Mücadele ve Türkiye’nin Uyum Sürecindeki Yeni Uygulamalar†konulu tezimin bu yazı ve e-dergi’nin bu sayısına özel sürümünü http://bluzz.net/tezim adresinde bulabilirsiniz.
Özgür ofis yazılımı LibreOffice‘in Türkiye’de kullanımının artması için malum bazı gönüllü çalışmaların yapılması gerekmekte…
Özgür yazılım ve katkıcılık kültüründe mevcut yapılar her zaman yeni katılımlara açık olarak işlemekte ve genişlemekte. Peki ya ortada hiç bir yapı yoksa…?
Durum LibreOffice Türkiye için tam da bu noktada. Şimdiye kadar yerelleştirme çalışmaları dışında bir yapı oluşturamadık. Mevcut insan kaynağımızın az olması ve kullanıcı/katkıcıların daha kolay etkileşim içinde bulunacağı bir platform(forum) olmamasından da sebeple hep bu işi öteledik.
Necdet Hoca’nın çağrısıyla hazır çeviri ekibimiz büyümekteyken diğer alanların da inceden örgüsüne başlamanın vaktidir diye düşünüyorum. Ayrıca LKD’nin çabalarıyla yakında alacağımız alan adı ve kuracağımız yerel forum ve wiki sayesinde işler biraz daha kolaylaşacak.
Malum az kişiyiz ve hepimiz her işe yetişemeyiz. Bu nedenle en azından bir iki kişilik çekirdek ekiplerle önemli katkı dallarını örmeye başlarsak en azından başlangıç noktasını yakalamış oluruz. Başlamak adına ben TDF wikisinde bir madde başlattım. Buraya da kopyalayayım
————————————-
Çalışma Grupları
Çalışma gurpları bağımsız fakat birbiriyle eşgüdüm içerisinde çalışmaktadır. Çalışma grupları ve katkıcıları proaktif bir gelişme sürecini takip ederler, karar alıp uygulaması için bir yönlendirmeye gerek duymazlar. Proaktif olarak karar verdikleri işlere başlarlar ve bunun için diğer gruplardan onay beklemezler. Yapacakları çalışmalarla ilgili bilgi vermek ve diğer çalışma gruplarıyla eşgüdüme azami hassasiyeti gösterirler.
LibreOffice Türkiye ekibinin yapılanmasına temel teşkil etmek üzere aşağıda temel çalışma gruplarını aşağıda görebilirsiniz.
Yerelleştirme
LibreOffice yazılımın ve çevresindeki bileşenlerin(internet sitesi, askbot vb) Türkçeleştirilmesi için gerekli çalışmaları yapar. Detaylı bilgi için: Türkçe yerelleştirme sayfası
LibreOffice ile ilgili rehber kitapları, wiki belgelerini ve diğer belgelendirme işlerini yapar. Detaylı bilgi için: Documentation
İletişim için: …
Tanıtım
LibreOffice kullanımının yaygınlaşması için gerekli tanıtım ve pazarlama faaliyetlerini yapar. Detaylı bilgi için: Marketing
İletişim için: …
Topluluk Yönetimi
LibreOffice forumlarında yöneticilik görevini yapar ve kullanıcıları gerekli konularda bilgilendirip yönlendirir.
İletişim için: …
Geliştirme
LibreOffice’in gelişimine kod katkısı verir, bunun yanısıra Zemberek yazım denetimi aracı ve diğer eklentilerin geliştirilmesine katkı verir ve LibreOffice’in güncel sürümlerine uygunluğunu sağlamaya çalışır. Detaylı bilgi için: Development
İletişim için: …
Kalite Güvencesi/Test
LibreOffice’in sürüm adaylarını test eder ve hata raporlamalarını gerçekleştirir. Detaylı bilgi için: QA
İletişim için: …
Tasarım
LibreOffice’in Kullanıcı Tecrübesi(User Experience-UX) ve grafik tasarımıyla(marka ve tanıtım görselleri vb.) ilgili çalışmalar yapar. Detaylı bilgi için: Design
İletişim için: …
————————————-
Eğer siz de bu çalışma gruplarında yer almak, hatta bu grupları kurmak için gönüllüyseniz; bu işler için kendinizi yeterli görüyor, öğrenmeyi de seviyorsanız Türkçe Kullanıcı e-posta listesine kendinizi tanıtan, bu çalışma gruplarında neler yapabileceğinizi, ne kadar zaman ayırabileceğiniz gibi bilgileri içeren bir e-posta atarak işe başlayabilirsiniz.
Listeye e-posta atabilmek için üye olmanız gerekmekte, üyelik için: users+subscribe@tr.libreoffice.org adresine boş bir e-posta gönderebilirsiniz. Size gelecek otomatik cevaptaki yönerge doğrultusunda boş bir yanıt yazıp göndererek üyeliğinizi tamamlayacaksınız. Listenin arşivlerine ise http://listarchives.libreoffice.org/tr/users/ bağlantısı ile ulaşabilirsiniz.
Listeye ileti göndermek için yukarıdaki anlatıldığı gibi üyelik işlemlerini tamamladıktan sonra, listeye göndermek istediğiniz e-postayı users@tr.libreoffice.org adresinde gönderilmesi kafidir.
LibreOffice’e veya Linux’a geçmek için belki de en önemli cesaret verici etken bu yazılımları kullanan diğerlerini görmek, “Onlar kullanabiliyorsa neden olmasın?” demek…
LibreOffice kullanan kurumlar, kuruluşlar ve üniversitelerin bir listesini yapmak epeydir aklımın bir köşesinde duran yapılacak işlerden biriydi.
Sevgili Necdet Hoca’nın Micrsoft ürünleri kullanmanın nasıl zorlayıcı sonuçlara sebep olabileceğini güzelce anlattığı Microsoft’un Üniversitelerle Savaşı başlıklı yazısından sonra bu işi ön sıralara almaya karar verdim. Bu yazıya M. Fatih Uluçam tarafından yazılan şu yorum ise yavaş da olsa bu işin bir ucundan tutmanın vaktinin geldiğini işaret etti:
Batman Üniversitesi’nde Rektör’ün 02.03.2010 Gün ve /79 sayılı yazısı ile Libre Office kullanılmaktadır. İdareciler konuya el atarlarsa konu hallolur kanaatindeyim.
LibreOffice için böyle bir sayfa hazırlarsak çok iyi olur diye düşünüyorum.
Eğer siz de geniş ölçekte LibreOffice kullanan Kurum, Kuruluş veya Üniversiteleri biliyorsanız, bu yazıya yorum yazabilir veya bana (zeki[at]ozgurlukicin.com) bir e-posta posta atarak iletebilirsiniz. (Kaç bilgisyarda kullanıldığı, ne zaman göç edildiği, ne kadar tasarruf edildiği gibi ek bilgileri paylaşırsanız süpersonik olur)
Haberdar olmak iyidir 🙂
Elbette vurgu maliye olsa da; özgürlük, güvenlik, kişiselleştirme(özellikle çoklu kurulumlarda) LibreOffice’e geçmek için başlıca nedenlerden birkaçı…Â
Geçtiğimiz hafta benim için yoğun geçti. Gündüz iş yoğunluğu akşamları ise bilgisayardan uzak durmaya çalıştım. Fırsat buldukça -azar azar da olsa- LibreOffice ile ilgili yapılacaklar listesindeki işlere zaman ayırdım. Buradan eşime bana gösterdiği anlayış için de teşekkür edeyim:)
Zaman kıymetli olunca bir kez daha gördüm ki sosyal medya zaman kaybı yaratıp üretkenliği azaltıyor. Fazlası size birşey katmıyor. Günde 1 kere bakın geçin 🙂
Neyse, konuya dönelim… Bildiğiniz gibi LibreOffice için yapılacak çok şey var. Henüz doğru düzgün organize olamamış olsak da elimizden geleni yapmakla mükellefiz. Umuyorum ki yakın zamanda açacağımız Türkçe LibreOffice forumu sayesinde hem kullanıcıların birbirlerine destek olabileceği hem de LibreOffice Türkiye topluluğunun temellerini atabileceğimiz bir platforma sahip olacağız. Yapılacak o kadar çok iş var ki…
Haftayı özetleyelim:
Bundan on gün önce LibreOffice Türkiye sitesi ile ilgili yapılacakların listesini kendimce çıkardım. http://listarchives.libreoffice.org/tr/users/msg00018.html. Bu listedeki birçok işi sağolsun Ayhan Yalçınsoy’un büyük katkılarıyla yaptık ve eksik olan birçok sayfa yayına girdi. Bunlar:
Test sürümleri sayfası Bu sayfalar çok yeni olduğundan, çeviri kalitesi, anlatım, imla vb konulardan dolayı bir kaç kez daha gözden geçirilecek.
Bu sayfalar dışında İngilizce ana sitede bulunan birçok sayfa da çevrilmeyi bekliyor.
Benim listemde kalan işler ise şunlar:
Forum kurulacak(LKD ile bu konuda temastayız, umarım bir an önce Türkçe bir foruma kavuşuruz)
Özellikler sayfası geliştirilecek: Writer dışındaki bileşenlerin sayfaları oluşturulacak
Kurulum ile ilgili sayfalar çevrilecek(Sıkça sorulan sorular, kurulum rehberi vs)
Katkı verin sayfası zenginleştirilecek
Bozuk ifadeler vesaire düzeltmeler yapılacak, Belgeleme sayfasındaki
bağlantılar güncellenecek vs.
Bunların dışında, çeviri ve belge yazma işlerine katkı verecek Calc ve Base gibi özel bileşenlerde uzmanlaşmış kişileri yana yakıla arıyoruz…
Şimdiye kadarki ve bundan sonraki yaptığımız işler neredeyse tamamen yerelleştirme ile ilgili şeyler. Peki ya üretmek? Bu konuda bir şeyler yapabilir miyiz diye hep düşünüyorum… Sanırım bunu biz yapamayacağız. LibreOffice’in güzel bir katkı verenler sayfası mevcut:Â http://www.libreoffice.org/about-us/credits/Â Bu sayfada bugüne kadar katkı verenlerin isimleri mevcut (OpenOffice.org kodları LibreOffice’e aktarılanlar da dahil). Katkılar iki türlü listeye alınmış: Kod(commit) ve TDF wiki katkısı.
Listede gördüğüm Türkiye’den kod katkısı vermiş sadece iki isim var: Gökçen Eraslan ve Görkem Çetin
TDF wikisine katkı veren ise:
Bendeniz, Hakan Hamurcu ve Ali Işıngör
Kullandığımız, sevdiğimiz, sevmesek de elimizdekinin en iyisi olan LibreOffice’in gelişimine bu kadar az katkıda bulunmuş olmak doğrusu beni utandırıyor. Aslında utanması gereken ben miyim orası da tartışılır… Kod yazmayı bilsem eminim katkıda bulunurdum.
Ülkemizde maalesef değişik bir futbol seyircisi haliyle özgür yazılım destekçiliği yapıyoruz. Ne olması gerektiği, nasıl yapılması gerektiği gibi konularda inanılmaz beyinlerimiz var. Sürekli fikir üretip ortaya sürüyoruz. Hepimiz teknik direktör, proje yürütücüsü, yönetim kurulu üyesi gibiyiz… Ama ne kadar üretken olduğumuz konusunda ise acı tablo -anlayanın- suratına sert bir tokat gibi yapışıyor.
Yukarıdaki listedeki sayfalardan biri “Geliştirici” sayfası. Yalın bir sayfa ve şu an belki de en işe yaramayacak sayfa. Çünkü bugüne kadar tanıdığım Türkiye’deki özgür yazılım camiası buna elbette ilgi göstermeyecek. Ama eminim LibreOffice ile ilgili çok önemli fikirler üretmişlerdir.
Hepimiz, gerek bireysel kullanımda gerekse kamu alanında özgür yazılıma göç konularını önemsiyoruz, fakat nedense özgür yazılımın amiral gemilerinden biri olan LibreOffice’e bir türlü sahip çıkamıyoruz, ondan aldığımızı ve ondan beklediğimizin karşılığını vermiyoruz. Geçenlerde yayınlanan şu tabloya bakalım:
Sadece aktif çeviriciler listesinde varız. Geri kalan esas üretim süreçlerinde ise yokuz.
Ee peki nasıl olacak? Şöyle olacak, biz bunu yapmayacağız… Biz bu işi yapamadık… Koca ülkede yetkin(yetişmiş) özgür yazılımcılarımız, LibreOffice’in yola çıktığı 1.5 yıllık süreçte bu işeişe dahil olmadılar. Kızmıyorum kimseye, ama ben özgür yazılımı destekliyorum diyen ve bunu başarabilecek kişilerde bu projeye sahip çıkmak ve dahil olma refleksi yokmuş. Bu refleks olmadıktan sonra bu saatten sonra da bu kişilerin bu projeye dahil olacağını açıkcası sanmıyorum.
Peki ne yapacağız diye sorarsak… Bizim nesil, sadece LibreOffice’de değil diğer özgür yazılım projelerinde başarısız olduk. Bugün bir Brezilya gibi OpenOffice-LibreOffice’i alıp götürebilirdik…. Ama bizden sonraki nesil, yani 20’li yaşların başlarındaki öğrenme, yapma hevesi ve zamanı bulunan gençler bu işi yapabilir. Öyle hızlı değil, bir kaç seneye bu işe dahil olabilirler diye düşünüyorum.
Bundan sonra, kendi adıma yapacağım işlerden en önemlisi, gençleri, özellikle Bilgisayar bilimlerinde(yazılıma ilgili) okuyan gençleri bu projeye dahil edecek çalışmalarda bulunmak. Bunun için çok bir şey yapamam. Ne üniversite gezip seminerlerle anlatacak zamanım ve imkanım, ne de başka organizasyonlar…. Yapabileceğim tek şey mektup yazmak…
Üniversitelerin yazılım ile ilgili öğrenci klüplerinin bir listesine ulaşırsam(LKD’de var mıdır bilemedim veya oluşturursam) aynı şekilde bu işe dahil olabilecek öğrencilerin okuduğu Fakültelerin iletişim bilgilerini bulabilirsem, e-posta veya kağıt mektuplar ile gençleri bu özgür yazılım projesinin macerasına davet edeceğim. Bu konuda irtibat sağlayabilirseniz zeki[at]ozgurlukicin.com adresinden bana ulaşırsanız sevinirim.
Ya bu neden önemli, yapıyorlar, işte çevirip kullanıyoruz diyebilirsiniz. Ama öyle değil, yarın Türkçe yerel ile ilgili LibreOffice kodlarında bir sorun veya ihtiyaç olsa ne yapacağız? Bir tek aktif Türk geliştirici olmadan LibreOffice’in bu ülkede yaygınlaşması pek sağlıklı olmayacak.
Bu işi bir şekilde çözmeliyiz. Bu listede aktif Türk geliştiriciler olmalı. Eminim ki bizim ülkemizde de bu kodları yazabilecek, hatta şunun şurası yanlış şöyle olmalı, şöyle yaparsak daha iyi olur, şu özellik şöyle kolayca eklenir diyebilecek ve birçoğundan iyi bilgiye sahip insanlarımız var. Bu kişileri aktive edemedik ama yakın gelecekte daha da yetenekli, daha zeki daha özgür yazılımcı gençler gelecek ve bu projeye dahil olacaklardır. Bundan umutluyum.
Taşınabilir LibreOffice Windows üzerinde çalışmakta. Ama şu bir gerçek ki böyle bir uygulamaya en çok ihtiyaç duyan, biz Linux kullanıcılarıydık, şimdi ise bu güzel araç sayesinde USB belleklerimizde bulunduracağımız bu taşınabilir uygulama ile, belgelerimizi başka bilgisayarlarda olması gerektiği gibi açacağız.
Taşınabilir LibreOffice’in bir diğer özelliği ise, insanları LibreOffice ile tanıştırmak için güzel bir imkan sunması. Özellikle belgeleri PDF olarak dışa aktarmak ve PDF dosyalarını içe aktarıp düzenlemek müthiş özellikler.
Size tavsiyem Taşınabilir LibreOffice’i bir kenarda bulundurmanız, olmadı aklınızda bulundurun, lazım olunca internetten kolayca indirip kurabilirsiniz.
***
Bu arada PortableApps.com sitesinde sevdiğimiz bildiğiniz uygulamalar da mevcut 🙂 Geçen gün iş için lazım oldu Gimp’in taşınabilir sürümünü indirip kurdum, işimi gördüm, havamı attım 🙂 Sadece USB Değil, sabitdiskinizdeki herhangi bir dizine de kurulum yapabilirsiniz.
Nedense bir türlü yazmayı alışkanlık haline getiremedi Türkiye’deki özgür yazılım topluluğu… Eskiden ara ara bir şeyler karalanırdı, şimdi ise twitter vb sosyal medya araçlarındaki kısıtlı(140 karakter) ve sınırlı sayıda kişiye ulaşabilen ifadelerden başka bir şey yok. Topluluğu bu şekilde sosyal medyadan takip etmek doğrusu çok zorlayıcı oluyor…
Kendisini topluluğun parçası hisseden birisinin, özgür yazılımla ilgili kısa twitler yollamasının yukarıdaki durumdan ötürü pek de bir manası kalmıyor. İşin magazini dışında(o bunu çıkarmış, buna cici demişler vb) bir paylaşımı da bulunmamakta. Ki bu bilgiler, bir süre sonra hızlıca yok olmakta.
Ayrıca, topluluk olarak üretmemizde, bu kaybolan kısıtlı ve sınırlı iletiler bugüne kadar bir fayda sağlamadı.
Bu en azından birbirimize 140 karakterden daha fazla saygı ve birliktelik hissettiğimizi gösterir.
Unutmadan, illa özgür yazılımla ilgili yazmaya da gerek yok, unutmayın ki tıpkı sosyal medyada yazdıklarınızı takipçilerinizin okuduğu gibi, gezegenlere düşmeyen yazılarınızı da elbette birileri okuyor.
İlla ki süper teknik şeyler yazmanıza gerek yok, hayattan, ufak şeylerden(eğlenceli olursa daha güzel tabi:))
Zamanım olmuyor, demeyin, illa destan yazmanıza gerek yok. Kısa bir yazı, belki 15 dakikanızı alacak. Bu, twitter’da kaybolup gidecek onca yerli-yersiz güncellemeyi okumaya harcanan zaman ile kıyaslandığında inanın çok kısa bir süre.
Söz uçar yazı kalır, twitler uçar günlükler kalır…
Pardus’un dününden bugününe konuşulan konuların başındadır hep PiSi paketleri…
Neden bu paket sisteminin yapıldığı, neye yaradığı, bunun tekerleği yeniden icat etmek mi yoksa yoğurttan sonraki en büyük Türk icadı olması mı? bunlar hep konuşuldu durdu…
Bugün gelinen noktada en büyük şikayet depolardaki paket sayısının azlığı. Diğer husuları geçtim, yorumlarda da bunları tartışmamak adına, hali hazırda tartışılan iki yer var, dileyen oraya buyursun.
Soruna gelirsek, depodaki pisi paketi sayısının azlığında bence iki temel sorun vardı:
1- Dışardan bir türlü istenilen katkının alınamaması(Katkıcılar ile çekirdek geliştiriciler ve proje yönetimi arasındaki “müzikal” sorunlar vs… Bu bu yazının konusu değildir)
2- PiSi paket sistemi ve paketleme ile ilgili yeterli belgelemenin olmayışı.
Bu yazıda bu ikinci soru üzerinden gideceğim. Daha önceleri yıllara sair bu soru dile getirdik. Belgeleme hep Pardus’un yumuşak karnı oldu. Malumunuz belirli sayıda tam zamanlı geliştirici olduğunda, bu kişilerbir şekilde bu paketleme işini kendileri yaptılar. Öyle oldu ki kimi zaman bir geliştirici yüzlerce paketin bakımından sorumlu oldu, işini de layığıyla yaptı…
Fakat bu durum elbette sürdürülebilir değildi, kimseye de bir şey katmadı, paket sahibinin omuzlarını yıkmaktan başka… Bolca söylendi, Pardus-Wiki var gelin şuraya beşge yazın edin, olmadı… Eldeki bir kaç belge taa Meren zamanından(Meren hocam, anılarını yazacağın kitabın adı olabilir “Meren Zamanı…” diyagonal pas;p) başlayıp yarım kalan bir kaç madde ile sınırlı kaldı. Sonrasında gönüllüler kendi bilgileri sınırında bir iki madde yazdı, kaldı. Daha sonrasonda ise meşhur ingilizce belgeşleme sitesi http://developer.pardus.org.tr açıldı, PiSi ve paketleme ile ilgili belgeler buraya yazıldı. Doğrusu neden İngilizce’nin tercih edildiğini ben bilemedim, yurt dışındaki geliştiriciler ise hedef kitlesi, onun da geri dönüşümü olmadı. Ki birazdan vereceğim bağlantıda İngilizce konuşan Pardus Topluluğu’nun bu konudaki çözümünün über çalışkan Alman Pardus Topluluğu tarafından yazılan “Pisi Nasıl?” kitabının bir özet çevirisi olduğunu göreceğiz. Herneyse diyelim ama bir parantez açalım:
Pardus’un Türkiye’deki özgür yazılım ekosisteminde yer alması için buradaki yazılımcıların yazılımlarını nasıl PiSi paketi yapacakları konusunda da ortaya bir şeyler  belge koymak gerekirdi…
Neyse, develer tellal oldu, pireler kervan oldu, Pardus göle kaçtı, gölü inek içti, inek concrete jungle’a kaçtı, burada ötekileştirildi vs vs… Neticede Pardus projesinin yönetimi değişti, bugüne kadar binlerce paket ile haşır neşir olmuş, bu işin ilmine ermiş onca geliştirici Tübitak’tan bir şekilde ayrıldı. Pardus’un geleceği tehlikeye girdi, Pardus’un Yarını çalıştayı yapıldı, neticesine Pardus’un bireysel sürümü kaldı mı topluluğun üzerine…. Ya….
Şimdi, topluluk içerisinde bir çok iyi niyetli kişi bu zor durum arifesinde başladıkarı Pardus’un devamını hedefleyen çalışmalarda ellerini kirletip, depodaki paketleri güncelleme gayreti içerisinde(Erdinç Gültekin’e selamlar). Bir şekilde didikleye didikleye onlarca paketi güncellediler. Peki bu bundan sonrası için sürdürülebilir mi? Hayır! Tıpkı daha önce Tübitak’ta çalışan geliştiricilerin durumu gibi, sürekli omuzlarında artan bir paket yükü ile gelinebilecek bir nokta göremiyorum.
Bugün şu bir gerçek ki, topluluk tarafından devam ettirilecek olan bireysel sürüm için bu PiSi belgelerine dünden çok daha fazla ihtiyaç bulunmakta. Dünü ve bugünü değerlendirirken, kendimize şunu soralım:
– Kodu paylaşıyoruz ama kodu işler hale getiren bilgiyi neden paylaşmıyoruz?
En büyük eksiğimiz bu bence, onlarca geliştirici Pardus projesinde Pardus ve örülü olduğu özgür yazılımlar ile ilgili çok şey öğrendi, fakat bu bilgi uğraştıkları kod gibi açık bir modelde paylaşılmadı. Haliyle de kurumsallaşması gereken bilgi, çalışanların kafalarında kurumsal hafıza tutmanın bedelini ödeyerek yok oldu. Yok oldu diyorum çünkü bu geliştiricilerin bir çoğunun dönüp bu bilgileri paylaşacaklarını sanmıyorum.
Pardus’u devam ettirmek isteyen bu istekli paketçilere bugün, paket güncellemeleri ile harıl harıl uğraşmak yerine, bu işin nasıl yapıldığını, hazır bu işi yeni öğrenmişken ve öğrenme yolları zihinlerinde tazeyken(kendi yürüdüğü yolu, izini kaybetmeden bir sonrakine tarif etme şansına sahipken) belgeleyip diğerleri ile paylaşmalarını ve bu sayede daha geniş bir paketçi grubunun oluşmasına imkan sağlanabileceğii söyledim.
Neyse lafı uzatmadan, devam edersek sevgili Anıl’a paketleme ile ilgili belgelerin bir listesine sahip olup olmadığını sordumi sağolsun akılan gelenleri yazdı:
Burada en allta bağlantısı bulunan, Pardususer.de topluluğu tarafından hazırlanan Pisi Nasıl? kitabının bu işe niyetli kişilere örnek teşkil edeceğini düşünüyorum. Zamanında sevgili Gürkan ile yazışmıştık, ama maalesef kitabı Almanca’dan çevirecek kadar kişi toparlayamadık. Zaten zaman da geçince bilgiler de eskimiştir. Şu anda da bunu yapacak insan gücü yok, sıfırdan Türkçe yazmak daha kolay olabilir.
Bu kitabın odt halini bulamadığımdan, Google Docs’a aktarıp burada Google Translate’e çevirttiremedim(PDF dosyasını Google belgesine dönüştürüp çevirmek mümkündü ama dosya boyutu 2MB’ın üzerindeymiş…), ama şöyle bir güzellik olsun diye, İngilizce konuşan Pardusseverlerin hazırladığı özet kitabı Google Docs ile Türkçeye makina tercümesi yaptırdım: https://docs.google.com/document/d/1Mmx_CwWor9-AidgWDUogWdyaZK_tX0LSEGSkRrCh45E/edit
Almanca kitabın odt halini temin edebilirsek, aynı şekilde Google Docs üzerinden Türkçe çevirisini elde edebiliriz. Makina tercümesi ama fikir vermek adına çok işe yarar.
Benim bu konuda yapabileceğim bir şey yok maalesef, paketlemeden anlayan arkadaşlara naçizane tavsiyem. Zaten ellerinden geldiğince paketler yapıyorlar, bir yandan da sunucu, derleme çiftliği gayretindeler, böyle bir işe de başlarlarsa, o zaman her şey tam olur. Büyük sıkıntılar çözülür.
Böyle bir kitabı yazmak veya mevcut belgeleri güncelleyerek örnek paketlemelerle ilgili PardusWiki kullanılabilir belki. Hali hazırda maddeleri kitaba dönüştürecek bir eklentimiz var(Pamir sağolsun).
***
Kitap demişkene, Pardus ile ilgili internette proje tarfından yayınlanan 2 adet kitap var:
Pardus 1.0 Kullanım Klavuzu
Kurumsal 2 Kullanım Klavuzu( Pardus.org.tr sitesinden tedarik edebilirsiniz)
Bunların yanında Alman Pardus topluluğunun hazırladığı 215 sayfalık Pisi Nasıl? kitabı ve İngilizce konuşan kullanıcıların 24 sayfalık belgesini Dropbox alanımda Pardus Kitapları klasörüne koyum dileyenler buradan da indirebilir:
Necdet Hoca ara ara hangi masaüstünün ne kadar Türkçe konuştuğu ile ilgili günlük yazıları yazmakta.
Bu yazı serisinin en yenisini okurken, çeviri çalışmalarının sadece arayüzden ibaret olmaması gerektiğini, belgeleme çevirilerinin de en az arayüz kadar önemli olduğunu söylemiştim. Ne zamandır aklımda, bu masaüstü ortamlarının belgeleme çevirilerinin ne kadar olduğunu bir tabloda yazayım.
(Belgeleme diyorum, çünkü çeviriler hep Graphical User Interface(Grafiksel kullanıcı arayüzü) ve Documentation(Belgeleme) olarak ifade edilmiş.)
Tabloda görüldüğü üzere iki büyük masaüstü ortamının Belgeleme çevirileri KDE’de %2,25 GNOME masaüstünde ise %0,00(sadece 21 kelime çevrilmiş!) XFCE, LXDE ve ENLIGHTENMENT ise nispeten hafif masaüstleri olduğundan, belgeleme çevirileri ile arayüz çevirileri birlikte sunulmuş ve LXDE hariç tamamlanmış
Belgeleme çevirileri önemli midir? Bu çeviriler ne işe yarar, ne gibi fayda sağlarlar? Masaüstü ortamlarının belgelemelerinin neden çevrilmelerine gerek olduğu gibi soruları yanıtlaması için sevgili Necdet Hoca’ya –muz orta ile– paslayarak bu yazıyı da bitirelim.
Dileyen olurda bu tabloyu, diğer yer imleri veya veriler ile doldurmak isterse, .ods dosyasını şuradan indirebilir. ->Â Masaüstü Ortamları Çeviri Durumları.ods