Özgür yazılıma katkı vermenin elbette bir çok yolu var. Kullanılabilecek yazılımlar geliştirmek bu katkı çemberinin merkezinde yer alan en temel öğe elbette. İnsanlar inandıkları değerleri ve gerçekleşmesini savundukları düşüncelerinden ilhamla özgür yazılımlar geliştirip tüm insanlığın özgürce kullanımına sunuyor…
Bir yazılımı geliştirmek ve kullanıma sunmak işin sadece başlangıcı bence. Bu başlangıçtan sonra yazılımın nasıl üretildiğini belgelemek, insanlara bu yazılımı kullanabilmeleri için yardım belgeleri ve rehberler hazırlamak da tamamlayıcı işler olarak yazılımı kullanılabilir hale getiriyor.
Bu yazılımlar bütün insanlığın kullanımına sunulduğundan ve Babil Kulesi’nin yıkılmasından ötürü dünya üzerinde birçok farklı anadil olması sebebiyle bu kullanımı doğru ve tüm işlevlerden faydalanır bir halde sağlamak için yerelleştirme yapılması gerekmekte.
Dünya çapında ortak kabul gören dil olan İngilizce üretilen bu yazılımları kullanmak isteyen farklı anadilleri olan insanlar üretim dışındaki tamamlayıcılar olan; belgeler, yardım rehberleri ve rehberleri kendi dillerine çevirerek bu dili konuşan insanlara bu yazılımları kullanma imkanı vermekte.
Elbette bu yerelleştirme çalışması olmasa da üretilmiş bu yazılımlar kullanılabilir. Kullanılabilirlik göz önüne alınarak üretilen yazılımlar bir arayüze sahipse sezgisel yolla ve deneme yanılmayla öğrenilebilir. Fakat bu kullanım asla temel işlevler ötesine geçemez. Bu yazılımın işlevlerinden yararlanılamaz ve karşılaşılan sorunlar ve nasıl yaparım soruları hiçbir zaman kullanıcı tarafında bir yanıt bulamaz. Bu yazılımı sadece İngilizce bilen kişiler, bildikleri İngilizce seviyesinde kullanabilir…
***
Daha somut konuşmak gerekirse, bildiğiniz üzere epeyce bir süredir LibreOffice’in ürkçe çeviri çalışmalarını yürütmekteyiz. Neden bu işi yapıyoruz sorusuna bir cevap vermek için bu yazıyı kaleme alıyorum aslında…
Kendimden bahise, iyi derecede İngilizce bildiğimi ve bir nebze olsun bilgisayar okur-yazarlığına sahip olduğumu söyleyebilirim. Şunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki, iyi derecede İngilizce bilsem bile, kullandığım yazılımın Türkçe olmasını isterim, kesindir ki arayüzünde sezgisel ve İngilizce bilgimle aradığımı bulabilirim fakat nasıl yapabileceğimi anlamam için kendi dilimde yazılmış olan anlatımlar benim ihtiyacımı daha iyi görür. Bana anlayacağım dilden anlatır olayı…
Hiçbirimiz doğuştan bilgisayar-okur yazarı doğmadık ve kullandığımız yazılımları bize o yazılımla tanışırken kimse detaylı şekilde anlatmadı. Bu yazılımları tam anlamıyla kullanmak istiyorsak öğrenmeliyiz, öğrenmek için de okumalıyız!
Ofis yazılımıyla bugün belki pek işiniz olma, olursa da Writer’ı açar 1 sayfalık mecalinizi yazarsınız, veya Calc’ı açar 3-5 hücredeki toplamı yapar işinizi görürsünüz. Ama iş hayatınızda bu yazılımları kullanacaksanız, üzülerek söylemek durumundayım ki bu siz 0 noktasından sadece 2 adım ileridesiniz. Ciddi belgeler, karmaşık hesap tabloları, detaylı ve cafcaflı sunumlar yapmak durumundasınız. Yoksa kimse sizi ciddiye almaz… Siz kendinizi bırakın, size böyle bir belge gelse siz bunu yapanı ciddiye almazsınız. Eğer sizin işiniz buysa, bunu iyi yapmanız gerekmekte… Yapamıyorum asla kabul gören bir söz değildir, öğrenmelisiniz.
“Samuel, bir baksana şu Word’de yeni paragraf yazmak istiyorum ama hala noktalı listeye geri geliyor… Samuel bu tabloyu yazdırıyorum ama 2 sayfada çıkıyor ben 1 sayfada istiyorum bi baksana…” gibi sorular asla bitmez… Bu soruları soran kişi olmak yerine sorulan kişi olmak her zaman daha iyidir. Çünkü bu sizin en azından bir şeyi öğrendiğinizi ve hayatta bir adım olsa ileri gittiğinizi gösterir. Evet siz basit de olsa bir şey biliyorsunuz ve öğrenme yetisine sahipsiniz! Siz ilerleyen birisisiniz ve ihtiyacınızı kendiniz öğrenerek görüyorsunuz. Enseniz kalın olacaktır merak etmeyin…
Konuya dönersek, öğrenmenin en kolay yolu kendi dilinizde okumaktır. Peki bu nasıl olacak. İşte biz bunu sağlamak için çalışan insanlarız diyelim…
Eee biz niye herkes öğrensin diye yırtınıyoruz? Herkes yırtınsaya… Demiyoruz, bunu dersek konunun başındaki özgür yazıılımın neden üretildiği konusuna geri döneriz. Ama tartışmayı kesici olarak şunu söyleyeyim ki biz bencil değiliz ve paylaşımcıyız, en kolay paylaşacabileceğimiz şey ise bilgimiz ve boş zamanlarımızdaki emeğimiz…
Biz insanız ve bir bütünün parçasıyız. Biz ne kadar verirsek o bütün de o kadar iyi olur… Başkaları vermeyip sömürsün, varsın öyle olsunlar…
Daha fazla yükseklere çıkmadan, “neden bu işi yapıyoruz”un nedenlerini sayalım:
Bu iş yapılmalı
Birileri bu işi yapmalı
Yapabiliyorsam ben yapmalıyım,  sen de yapabiliyorsan birlikte yapmalıyız
Bu yapılan işten herkes faydalanacaksa bu işi iyi yapmalıyız
Çok uzatmaya gerek yok. Temel nedenlerim bunlar…
Bugün Türkçe için gelmiş geçmiş en büyük özgür yazılım yerelleştirme çalışmasını yürütüyoruz. Yaptığımız iş 92.000 kelimelik bir arayüz ve 440.000’lik bir yarım içeriğinin çevirisi. Şuana kadarki tamamladığımız haliyle bile bir özgür yazılım için bugüne kadar en kapsamlı Türkçe çeviri çalışması… Çok yol aldık… Arayüzü tamamen Türkçeleştirdik yardım içeriğindeyse şapkadan çıkaracağımız tavşanı yaptık.
Bu işler kolay olmuyor elbette. Bugüne kadarki çalışma, bizim yaptıklarımız… Hepsi kan ter ve gözyaşıyla olmasa bile, çoğumuzun yoğun iş hayatından bile artırarak gün içerisinde 3-5 kelime biriktirdiği emeğinin işi… Özetle hayatımızdan büyük fedakarlıkta bulunuyoruz.
Elbette akıl vermek kolay olurdu bizim için; LibreOffice tamamen Türkçeleştirilmeli… Birileri bunu yapmalı…. Para toplanmalı, yaptırılmalı… Gibi onca -meli, malı söylerdik elbette. Eminim söylerdik çünkü çeviri yapmaktan daha kolay. Ama dediğim gibi “Yapabiliyorsam ben yapmalıyım, sen de yapabiliyorsan birlikte yapmalıyız”.
Biz bu işi başarmakta kararlıyız. Elimizden geleni yapacağız. Yaptığımız bu iş sayesinde, insanların LibreOffice’i daha iyi kullanmalarını sağlayacağız. Yüzbinlerce kelimelik bir yardım içerinden bahsediyoruz, bu içerikte elbette Türkiye-Letonya maçı anlatılmıyor. En basitinden karmaşık ihtiyaçlara yazılımın bütün özellikleri bir güzel kaleme alınmış. Çevirirken bile insan bir sürü şey öğreniyor -aaa bu böyleymiş- diyor…
Unutmayın ki LibreOffice, özgür yazılım filosunun amiral gemilerinden birisi. Bugün ortaokul öğrencilerinin korsan yazılım kullanmadan, TTNET ve Micrsoft Office işbirliğine minnet etmeden ödevlerini yapabilmesi için LibreOffice var. Hepimizin parası hatta tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu kaynağının kısıtlayıcı lisans bedelleri olarak yurtdışındaki tekellere akmaması için LibreOffice var. Üretici ve girişimcilerin kısıtlı sermayelerinden  paraların yıl be yıl lisans bedeli olarak çıkmaması için LibreOffice var. Bunlar maddi nedenler elbette. Maddi nedenler önemli olsa da, tek neden değil, daha önemli bir neden var;
Özgürlük için LibreOffice var!
Eğer biz bu işi nihayetine erdirebilirsek, işte o zaman sırtımız pek ve ayağımız yere basarak “Sizin için LibreOffice var!” diyebileceğiz.
Geçen hafta yaptığımız çeviri akşamı etkinliği çok güzel geçmişti. Bu hafta ve sonraki diğer Çarşamba akşamı toplanmaya devam ediyoruz. Tabi ki, fırsatınız varsa katılmanız çok faydalı olacaktır.
Bu haftaki akşamdan önce bir kaç noktanın altını çizmemiz daha etkin bir saat geçirmemizi sağlayacaktır.
– Sormak istediğiniz çevirileri, çevirilerin bağlantılarını vererek sorarsanız daha kolay olacaktır. Çevirinin bağlantısını vermek için, çeviri satırının solundaki karakter dizisi(string) numarasına bağlantısına(mavi) sağ tıklayarak “Bağlantı Adresini” kopyala dedikten sonra IRC’deki sohbet satırına yapıştırabilirsiniz.
– Hali hazırda “Çevirmenler için İpuçları maddemiz” var: http://wiki.documentfoundation.org/Lang … siyeler/tr Bu maddeye göz atarak, bu maddeye eklenmesinin faydalı olabileceğini düşündüğünüz diğer ipuçlarını not edip paylaşabilirsiniz.
– Çeviriye yeni başlayanlar için daha basit içeriğe sahip olan:: https://translations.documentfoundation … lp/shared/Â adresindeki guide.po ve optionen.po dosyalarına göz atabilirsiniz:
*guide.po: LibreOffice’de F1’e basarak ulaştığımız ana yardım rehberinin kaynak dosyasıdır ve önceliklidir.
*optionen.po: LibreOffice’deki seçenekler, menüler ve diğer işlevler içinn açıklama içeriğidir.
– UNUTMAYIN: LibreOffice 3.6.x serisini çeviriyoruz. Eski sürümlerde vakit kaybetmeyelim.
– IRC’de sohbet esnasında konuştuğunuz kişinin takma adının ilk bir kaç karakterini yazdıktan sonra klavyenizdeki “TAB” tuşuna basarak konuştuğunuz kişiye seslenebilirsiniz, bu sayede ekranında renkli uyarı görecektir.
– Geç kaldım diye girmemezlik etmeyin. Etkinliğin her dakikası dolu dolu  Bir saati yine geçeriz gibime geliyor.
– Çeviri akşamı dışında kafanıza takılanları her zaman forumdaki Yerelleştirme konusunda başlık açarak sorabilirsiniz:http://forum.libreoffice.org.tr/
IRC kanalına katılmak için tarifleri tekrar yapıştırıyorum:
IRC istemcisi kullananlar sunucu olarak : irc.freenode.net’e bağlanıp kanal ismi olarak LibreOffice-tr seçerek kanalımıza katılabilirler.
IRC istemcisi olmayanlar için daha kolay bir yol ise Web tabanlı IRC arayüzü.
http://webchat.freenode.net/Â adresinden ulaşabileceğiniz web istemcisiyle LibreOffice-tr kanalına girebilirsiniz.
Burada bağlantı detaylarını şu şekilde doldurunuz:
Nickname:(takma adınızıyazın- Tercihen Pootle kullanıcı adınız)
Channels: LibreOffice-tr
yazıp doğrulama kodunu girmeniz bağlanmanız için kafidir.
Örnek giriş ekran görüntüsü: https://blog.bluzz.net/wp-content/upload … enode.jpeg
Çarşamba akşamı saat 21:00’de #LibreOffice-tr kanalında görüşmek üzere!
LibreOffice çevirilerinde önemli aşamalar kaydetmeye devam etmekteyiz. LibreOffice 3.6 serisi daha yayınlanmadan arayüz çevirilerinde %100’e ulaştık. Yardım içeriğindeyse %50 psikolojik barajını geçmenin keyfi içerisindeyiz, anlayacağınız yolu yarıladık ama daha bir bu kadar daha yol var 🙂
Bu yolu daha güzel geçmek adına yaz boyu her Çarşamba saat 21’de Çeviri Akşamları düzenlemeye karar verdik. Konuyla ilgili Necdet Hoca günlüğünden duyuyu yaptı. Bende bu akşam LibreOffice Türkçe Kullanıcı Listesine attığım mesaj ile konuyu detaylandırdım.
Buradan da aktarayım:
——————————
Arkadaşlar merhaba,
Uzunca bir süredir birbirimizden bağımsız sürdürdüğümüz LibreOffice çeviri çalışmalarını artık daha sosyal ve daha zevkli bir halde sürdürmek için, sevgili Necdet Hoca’nın önerisiyle biraz sohbet, biraz çeviri, biraz yardımlaşma ve tanışma maksadıyla  haftada 1 gün IRC kanalında toplanarak uzun yaz geceleri boyunca “Çeviri Akşamları” yapmaya karar verdik.
Çeviri akşamlarını -birçoğumuzun çalışıyor olmasından ve haftasonlarımızın çok kıymetli olduğundan, hafta içi Çarşamba günü birçoğumuzun eve dönmüş olduğu saart21-22 arası yapmanın daha uygun olacağını düşündük. Çeviri akşamlarını yaz boyu elimizden geldiğince sürdürürsek umuyorum ki LibreOffice çevirilerinde ve yavaşça başlanan LibreOffice Kitapları çevirilerinde çok önemli yer aşama kaydedebileceğiz.( Bu arada LibreOffice 3.6 serisi daha çıkmadan arayüzde %100 yaptık, yarım içeriğindeyse nihayet %50 barajını aştık :))
Elbette bir zorunluluk yok, işi olan, ailesiyle vakit geçirmek isteyene söz söylemeye hakkımız yok, daha önce de dediğim gibi bu işi bir hobi, bulmaca çözmek gibi hayatımızda bir yere koyalım. Hem öğrenelim hem de mümkün olduğunca keyif alalım. Her hafta toplanacağımızdan ara ara devamsızlık yapmayı hiç dert etmeyiniz.
Ben kendi adıma heyecanlıyım, birbirimizden pek bir habersiz takılsak da yavaş yavaş topluluk olmamız ve ortak emeğimizin keyif vermesi benim için çok mutluluk verici.
Neyse lafı çok uzatmadan,
Yaz boyu her Çarşamba Saat 21:00 sularında Freenode sunucuları üzerindeli LibreOffice-tr kanalında Çeviri Akşamlarına davetlisiniz. Katılımınız ve sohbetiniz hepimizi şereflendirecektir.
IRC kanalına katılmak için kısa bir tarifte bulunmak gerekirse,
IRC istemcisi kullananlar sunucu olarak : irc.freenode.net’e bağlanıp kanal ismi olarak LibreOffice-tr seçerek kanalımıza katılabilirler. IRC istemcisi olmayanlar için daha kolay bir yol ise Web tabanlı IRC arayüzü.
http://webchat.freenode.net/ adresinden ulaşabileceğiniz web istemcisiyle LibreOffice-tr kanalına girebilirsiniz.
Burada bağlantı detaylarını şu şekilde doldurunuz: Nickname:(takma adınızıyazın- Tercihen Pootle kullanıcı adınız) Channels: LibreOffice-tr yazıp doğrulama kodunu girmeniz bağlanmanız için kafidir. Örnek giriş ekran görüntüsü: https://blog.bluzz.net/wp-content/uploads/2012/06/web-irc-freenode.jpeg
Sevgili Sabri’nin daha önce yaptığı duyuruda belirttiği üzere LibreOffice Türkiye Forumlarını açmış bulunuyoruz. Forumla ilgili işleri hal-i yoluna koyduk. Şık bir forumumuz oldu! Üyeliğinizi bekliyoruz! Şimdi sıra Wiki’de!
Son durumla ilgili bugün Türkçe Kullanıcı Listesine bir e-posta attım. Aşağıya aktarıyorum:
—————————————————–
Merhaba,
İki maddede yazayım:
1- Forum:
Sevgili Sabri’nin çabalarıyla, LibreOffice Türkiye forumunu yayına geçirebildik.Yapılacak işleri elbette var fakar, küçük şeyler ve iyileştirmeler günden güne, el birliğiyle halledeceğimiz şeyler 🙂
Bundan sonra forum için yapabileceğimiz en güzel katkı, foruma ara ara göz atmak olacaktır. Forumu RSS beslemeleriyle takip etmek bildiğiniz üzere çok daha kolay. Firefox, Google Reader veya farklı bir rss okuyucusundan forumu takip edebilmek için:
Diğer RSS beslemelerini alt forumlarda görebilirsiniz. RSS beslemelerinina adreslerini görebilmek için Firefox’da yer imleri sekmesine tıklayıp Abone ol seçeneğiyle beslemelerinizi seçebilirsiniz. (Konu dışı Not: Firefox’da daha önce bu RSS simgesi adres çubuğundaydı, kim neden kaldırdı anlamadım- Firefox’da Araç çubuğuna sağ tıklayın-> Özelleştir yoluyla RSS singesini alıp araç çubuğunda dilediğiniz yere bırakabilirsiniz. Bu simgeye tıkladığınızda sayfadaki mevcut RSS bağlantılarıyla ilgili menü açılacaktır.)
Bence gereçkten güzel görünen temiz bir forumumuz oldu. Wiki için de umarım aynı şekilde devam ederiz.
2- Wiki
LibreOffice Türkiye wikisi için yapılması gerekenler Forum’dan biraz daha fazla ve zor. Öncelikle bir teknik yöneticiye ihtiyacımız bulunmakta, ve henüz MediaWiki yazılımına haklim bir teknik yönetici bulamadık.
Yöneticide aranan özellikler:
– MediaWiki yazılıma hakim olmak, yama uygulayabilmek, eklenti kurabilmek vb — Ör. Şu anda engelleyici bir hatamız var Wiki’de küçük resimler gösterilemiyor. Şurada anlatılan yamanın uygulanması lazım: https://bugzilla.wikimedia.org/show_bug.cgi?id=36475 . Bunun dışında anti-spam eklentilerinin de kurulması ivedi bir ihtiyaç – Veritabanı konusuna bilgisi olan: — Eski OpenOffice Türkiye Wiki’sinin dosyaları ve SQL veritabanı elimizde(Doruk hocam ve Rail’e teşekkürler) bu eski dosyalar ve Veritabanını kullanarak eski OOo Wikisini eskiwiki.libreoffice.org.tr gibi bir adreste yayına sokmak istiyoruz. Neticede OOo ikisinde onlarca kıymetli madde var. Bu maddeleri yeniden yazmak yerine güncelleyerek LibreOffice Vikisine aktarmak çok daha mantıklı. Wiki katkıcılarının bu aktarım için faydalanmaları amacıyla bu eski wikiyi yayına almalıyız. Ben denedim ama veritabanını mevcut veritabanının içine aktarırken hata aldım… – Bize zaman ayırabilecek olması: — Neticede sürekli bir ihtiyacımız olmayacak, ilk kurulumda birkaç saat, işler yolunda giderse de nadiren hal hatır sormak için aradığımızda bize “İyiyim sağol” diyebilcek kadar bir vakit 🙂 Ama en azından ulaşılabilmesi çok önemli 🙂
Özetle, Wiki için teknik yönetici arıyoruz!
——————–
Forum, soru cevap şeklinde ilerleyecektir, ama wiki için yavaştan ve sürekli şekilde maddelerimizi yazmamız gerekmekte. Tabi bir de LibreOffice Kitaplarının Türkçeleştirilmesi var(http://wiki.documentfoundation.org/Documentation/Publications). Hem wiki hem kitaplar ayrı iki koldan işgücü israfı yapmamalı. Bir şekilde belgelendirme politikasını da ilerleyen zamanlarda oluşturacağımızdan ve eşgüdümü sağlayacağımızdan emimim.
Saygılar, selamlar Zeki
—————————————————–
Umarım kısa sürede bir teknik yönetici bulabiliriz. Eğer bu işi yapmaya gönüllüyseniz lütfen bize ulaşın 🙂
Not: Eğer E-posta listemize üye değilseniz, üyelik için:users+subscribe@tr.libreoffice.org adresine boş bir e-posta gönderebilirsiniz. Size gelecek otomatik cevaptaki yönerge doğrultusunda boş bir yanıt yazıp göndererek üyeliğinizi tamamlayacaksınız. Listenin arşivlerine ise http://listarchives.libreoffice.org/tr/users/ bağlantısı ile ulaşabilirsiniz.Listeye ileti göndermek için yukarıdaki anlatıldığı gibi üyelik işlemlerini tamamladıktan sonra, listeye göndermek istediğiniz e-postayı users@tr.libreoffice.org adresinde gönderilmesi kafidir.
Özgür ofis yazılı LibreOffice’in Türkiye topluluğu konusunda uzun zamandır yürüttüğümüz çabalar neticesinde önemli bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Konuyla ilgili LibreOffice kullanıcı listesine attığım e-postayı olduğu gibi aşağıya aktarıyorum. Eğer siz de çalışmalara katılmak istiyorsanız e-posta listesine üye olup kendinizi tanıtarak ilk adımı atabilirsiniz:
Uzun zamandır bir topluluk olma yolunda çalışmalar yürütmekteyiz. Ve nihayet Linux Kullanıcıları Derneği’nin desteğiyle www.libreoffice.org.tr alan adını almış bulumaktayız! LKD güzel çabalarıyla alan adı ve barınma hizmetlerimizi sağlamakta. Kendilerine buradan bir kez daha gönül dolusu teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
1- Neden LibreOffice.org.tr
Bildiğimiz gibi, TDF bize hali hazırda tr.libreoffice.org adresini sağlamakta. Fakat yine takip  ettiğiniz üzere, LibreOffice için küresel veya yerel forum hizmetleri henüz sağlanamamış,  daha doğrusu üzerinde çalışmalar yürütülmekte. Ayrıca belgeleme merkezi olan TDF wikisi çokdilli yapısıyla daha çok TDF ve LibreOffice üretim konularına eğilmekte. Elbette bu wikiyide kullanabilirdik fakat bizim Türkiye olarak ihtiyaçlarımız biraz farklı, çok daha farklı diamiklere sahip olmamızdan dolayı kendimizce bir çözüme girmemiz çok daha makuldü.
Daha önceleri OpenOffice.org zamanlarında, çok güzel işleyen bir OpenOffice.org.tr Türkiye oluşumumuz mevcuttu. Fakat zamanla meydana gelen değişiklikler ve bağımlılıklar  nedeniyle OpenOffice.org.tr forumları devre dışı kalmıştı ve şu anda özgür ofis yazılımı olan OpenOffice.org ve LibreOffice ile ilgili kullanıcıların yardımlaşacağı organize olacağı bir forum bulunmamaktaydı. Bu acı durumu şükür ki bugün geride bırakmak için önemli adımlar atmış bulunuyoruz.
2- Nasıl işleyecek?
Kafamızdaki yapı, çok basit ve ek bir yük veya ikililik yaratmamak adına, ana alanımızı tr.libreoffice.org’da tutup, forum ve wikimizi libreoffice.org.tr adreslerinden koordine etmek üzerine. En kolayı ve güzeli bu.
LibreOffice Türkiye forumları forum.libreoffice.org.tr adresinden yayın yapacak. Ben bu adrese phbb yazılımını kurdum, ve şu an test yayınına başladık. Bu forumla ilgili yapılacak bir çok iş var. Elbette aramızda bu platformda tecrübe sahibi olan arkadaşlar vardır. Bu noktada harekete geçmek için daha fazla zaman kaybetme lüksümüz yok. Forum kısmında yapılacak işler:
– Kurulum optimizasyonu: Kurulum ayarlarının iyileştirilmesi, anti-spam ve diğer eklentilerin kurulması
– Temanın LibreOffice’in ten rengine uygun bir hale getirilmesi(büyük ihtimalle yeni bir tema kurulacaktır)
– Forum kategorilerinin ve alt forumların oluşturulması: Forumumuz gördüğünüz üzere bomboş 🙂 Örnek alabileceğimiz kurgu ise forum.openoffice.org.tr adresinde, fakat buraya doğrudan ulaşamıyoruz. İnternet arşiviyle Şubat 2010 görüntüsüne ulaşabiliyoruz: http://web.archive.org/web/20100210093830/http://forum.openoffice.org.tr/index.php – Forum yöneticilerinin belirlenmesi: Yöneticilik yapmak isteyen arkadaşlara duyurulur 🙂
4- Wiki
Yine aynı şekilde bir Wiki yapılanmasına ihitiyacımız var:
– Akıllı adreslerin ayarlanması: Adreslerdeki index.php takısının kaldırılması: http://www.mediawiki.org/wiki/Manual:Short_URL – PDF ve ODF çıktı eklentilerinin eklenmesi(önceliği düşük) – Mevcut OpenOffice.org.tr Viki içeriğinin taşınması ve güncellenmesi: Şu anda baktım, maalesef bu adres de Apache OOO’ya yönelendirilmiş( Doruk Hocam Hakan Hocam, geriye döndürme yapabilir miyiz?) İnternet arşivi http://web.archive.org/web/20100422213053/http://wiki.openoffice.org.tr/index.php/Ana_Sayfa – Wiki yöneticileriin belirlenmesi: Sanırım bu konuda sıkıntımız olmayacak 🙂 Hali hazırda wikisever bir kaç kişi aramızda mevcut 🙂
———————
Özetle, yola daha yeni çıkıyoruz! Dileğim bugüne kadar geride kaldığımız topluluk konusunda çok güzel bir ivmeyle ilerleyip Türkiye’de özgür yazılıma yaraşır şekilde bir LibreOffice topluluğu oluşturabilmemiz.
Bugüne kadar yapmakta zorlandığımız organizasyon, iletişim ve yardımlaşma konularını forum ile halledeceğiz. Çeviri, tanıtım grupları ve diğer faaliyetlertimizi çok daha kolay  koordine edebileceğiz. En önemlisiyse, bugüne kadar kullanıcılara sunamadığımız gönüllü desteği, forumda yardımlaşarak sunacağız. “Nereden destek alacağım arkadaşım?” diye soranlara artık gösterecek iki yerimiz var 🙂
Belgeleme konusundaysa Wiki sitesinde bir çok güzel belge ve rehber ortaya koyabileceğiz. Eminim ki Wiki LibreOffice Kitaplarını da Türkçe’ye kazandırmamızda önemli bir çalışma ortamı olacak. http://wiki.documentfoundation.org/Documentation/Publications
Bu güzel haberleri size vermekten kıvanç duyduğumu belirtmek isterim. Bu işi yavaşça yoluna koyduğumuzu görmek beni çok ama çok mutlu ediyor. Eminim kısa zamanda çok güzel işler başaracağız ve özgür yazılımın Amiral gemisi olan LibreOffice kullanımını Türkiye’de hızla artıracağız!
Bunların hepsi ekip olarak kararlı ve koordine halde çalışmamızla mümkün olacaktır. Bu alanlarda katkı vermek isteyen arkadaşlarımız lütfen geri durmasınlar, kısa sürede işe koyulalım 🙂 İletişim için buradan veya bana zeki[at]ozgurlukicin.com adresime e-posta atabilirsiniz.
Şimdi elleri görelim, kim hangi işin ucundan tutar 🙂
Haydi hayırlısı!
……
Konu dışı Not: Arkadaşlar LibreOffice 3.6.x serisi oluşturuldu. Bugün yarın Pootle’da yerelleşitrme projesini görebileceğiz. Lütfen yardım içeriği çevirilerinde yeni seriden devam edelim. Sebebiyse 3.5.4. sürümünden sonra çıkacak 2 ara sürümde -göreceli olarak- çok bir yol katedemeyeceğiz, ve çevirilerde 3.6.x serisi oluşturulduktan sonra senkronize olmayacak. Gücümüzü 3.6.x serisine kanalize edelim. Umarım 3.6.x serisi sürecinde yardım içeriğini tamamlarız.
Gökçen Eraslan Pardus projesinde 4 yıl özverili şekilde çalışmış ve etkileştiğim kadarıyla kibar, yardımsever ve ilgili birisiydi. KDE ve OpenOffice.org/LibreOffice paketleriyle de ilgilenmekteydi…
Başlığa dönersek, Gökçen Eraslan LibreOffice projesinin Google Summer of Code 2012 için seçilen öğrencilerinden biri olmuş ve “LibreOffice’in PDF dışa aktarma özelliğine sayısal imza desteği kazandırılması için çalışacakmış. Kendisinin gezegene düşen yazısı şu adreste: http://blog.yeredusuncedernegi.com/category/english/2012-05-14/gsoc-introduction-and-pdf
Bu haberi kısa bir sosyal paylaşım ile sınırlı tutmak doğrusu haksızlık olurdu 🙂
Daha önceki bir günlük yazımda LibreOffice‘in kod geliştirme kısmında Türkiye’den katkı yapan gönüllülerin olmadığından dert yakınmış ve sadece Gökçen Eraslan ve Görkem Çetin’in kod katkısı verenler listesinde adlarının geçtiğini belirtmiştim.
Doğrusu, Gökçen Eraslan’ın adını TDF gezegeninde görmek, LibreOffice’e aktif katkı verecek olması ve PDF dışa aktarımlarında sayısal imza gibi önemli bir özellik üzerinde çalışacak olması beni çok mutlu etti. Kendisinin bu işi başarıyla tamamlayacağını düşünüyorum.
PDF’leri sayısal imzalamak nedir neden önemli dersek, bildiğim kadarıyla kısaca anlatayım.
PDF’leri sayısal olarak imzalamak, özellikle kurumsal kullanıcılar ve KAMU için çok önemli bir özellik. Bu özellik sayesinde, LibreOffice üzerinde ürettiğiniz bir belge(fatura, bildirim, yazı aklınıza ne gelirse) PDF biçiminde dışa aktarılırken, bir sayısal imza sağlayıcı tarafından sağlanan geçerli sertifikalarla sayısal olarak imzalanmış olacak. Yani daha kolay şekilde LibreOffice ile e-imzalı PDF’ler üretilebilecek.
Sayısal imzalı PDF’ler günlük hayatımızda yavaş yavaş artmakta. Mesela özel hayatımda bir örnek, e-faturaların birçoğu artık sayısal olarak imzalı PDF dosyaları olarak gelmekte. İşyerinde ise ellerimize sayısal olarak imzalanmış(e-imza daha mı kolay söyleniyor) belgeler gelmekte. Bunun yanı sıra gözlemim şu ki, kurum içi yazışmalarda sayısal imzaların kullanımının daha hızlı şekilde artmakta olduğu. Bu sayede kurum içi imza, getir götür işleri de epeyce azalmakta.
Gökçen hocam başarırsa, ki eminim çok iyi bir iş çıkaracaktır, bugün LibreOffice’e geçen bir kuruluş bu sayede; kağıt ve posta gecikmelerinden kurtulmak ve güveniliği de eski çağdan kalma sorgulama yöntemlerine (telefon teyiti, imza sirküsü(kamuda yoktur), imza onay yazısı(bunu vermekten nefret ediyorum) bırakmamak için ihtiyacı olan çözümü, yanisayısal imzalı PDF belgeleri, LibreOffice üzerinde, başka bir yazılıma gerek duymadan özgürce oluşturabilecek.
LibreOffice’e Türkiye’den aktif katkı verilecek olması, hele böylesine önemli bir özellik üzerinde çalışılacak olması beni çok mutlu etti. Umarım Gökçen hocam diğerlerine örnek olur ve günden güne büyüyen LibreOffice katkıcılarına Türkiye’den de katılımlar artar.
İş yaşamında PDF biçimindeki dosyaları düzenleyebilmek büyük nimet, kolaylık…
Sürekli gelen taslak metinler, sözleşmeler, yazılar, bildirimler, sunumlar ve aklınıza gelebilecek birçok belge PDF(Portable Document Format) biçiminde dolaşmakta. Size gönderilen PDF biçimindeki belge üzerinde çalışmak, genel PDF okuyucunuzla yapamayacağınız bir iş. Çoğu zaman da gerekli…
Öyle ki işe ilk başladığımda, gelen PDF belgelerini döktürür, üzerine elle düzeltmeleri  ve notları yazardık, bu kağıdı taratıp ilgili kişilere tarama görüntüsü olarak gönderirdik. Gayet ilkel ve işe yarar bir yöntem… Fakat profesyonel mi? Tabiki de hayır 🙂
Mevcut belgelerinizi PDF’ye dönüştürmek kolay. Hatırlıyorum da PDF’ye dönüştürüp gönderdiğim PDF’in düzenlenmiş ve üzerine not alınmış şekilde “Jilet” gibi bana geri geldiğinde çok şaşırmıştım. “Vay arkadaş, adamlara bak…” demiştim. Oysa bu yapmak çok da büyük marifet değilmiş.
LibreOffice ile belgelerinizi ofis yazılımın içerisinden, bir eklentiye veya dış bir yazılıma ihtiyaç duymadan doğrudan PDF olarak dışa aktarabildiğiniz gibi aynı şekilde PDF dosyalarınızı Draw(Çizim) bileşeni içerisinde aktarıp bu dosyalarınızı düzenleyebilirsiniz.
Akşama, yarın akşama veya haftaya –yani müsait olduğum bir zaman– LibreOffice’de PDF düzenlemekle ilgili bir video çekeceğim.
LibreOffice’de PDF dosyalarını nasıl düzenleyebiliyoruz dersek, basitçe şöyle:
LibreOffice Draw(Çizim) ile PDF dosyasını açın. Draw bileşeni menüsünden “Aç “komutuyla yapabileceğiniz gibi, dosyaay sağ tıkladığınızda “Birlikte Aç…” komutuyla LibreOffice’in herhangi bir bileşenini seçtiğinizde PDF belgesi Draw bileşeninde açılacaktır. Açıldıktan sonra PDF belgesini çizim belgesi gibi düzenleyin, not alın, açılır not ekleyin, altını çizin, şema ekleyin, resim ekleyin ne isterseniz onu ekleyin… Dosyayı daha sonra yine düzenleyebilmek isterseniz odg çizim dosyası olarak kaydedebilirsiniz.
Bu işlemleri yaptıktan sonra dosyayı PDF olarak dışa alktarmak için iki seçeneğiniz var:
1-Araç çubuğundaki PDF simgesi: Bu şekilde dosyayı doğrudan PDF olarak dışa aktarabilirsiniz. Yalnız bu simge bir kolaylaştırıcı/hızlandırıcı olduğundan dışa aktarmayla ilgili ayarları bu yolu kullanarak yapılandıramamaktasınız. PDF’yi yorumlarla birlikte dışa aktarmak için ikinci yöntemi kullanınız.
2- “Dosya->PDF Olarak Dışa Aktar” yolu: Bu yolla, PDF dosyasıyla ilgili ayarları yapılandırabilirsiniz.
Burada birçok ayar bulunmakta, ama şimdilik püf nokta olan “Yorumları Dışa Aktar” seçeneğini vurgulamak istiyorum. Bu seçenek sayesinde, belgeye eklediğiniz “Açılır Notlar” PDF çıktısında da görünmekte. (Nedenini bügün işyerinde tecrübe ettim).
Size gönderilen ve üzerinde; işaretleme, düzeltme, not alma ve ekleme yaptığınız PDF dosyalarınıÂ “Dosya->PDF Olarak Dışa Aktar” yoluyla dönüştürünüz. ( LibreOffice hibrit bir PDF dosyası oluşturacaktır, bu dosya ODF ve PDFnin hibritifdir) Ben denedim, Adobe Reader’da bile şahane açıldı 🙂
Kurumsal kullanıcıların/kullanıcı adaylarının dikkatine: Bu işi yapabilecek bir üçüncü parti yazılım ve bunun kurumsal kullanım maliyeti, bu ek yazılımın kurulumu kullanımı vb faktörleri de ihmal etmeyin.
Bu bile bilgisayarına LibreOffice kurmanız, kurmak istemeseniz bile bir kenarda Taşınabilir LibreOffice bulundurmanız için bir neden 🙂
Bu seçenekle açılacak iletişim kutucuğundaki diğer harika seçenekleri anlatmaya gerek yok. Malum, çeviri çalışmalarımız sayesinde anlayabildiğimiz anadilimizde, yani Türkçe 🙂
Bu küçük ipucunu tecrübe edince Twitter’dan paylayaşım dedim, sonra bunu yapmamın kimseye bir faydası olmayacağını düşünüp bu günlük girdisini yazmaya karar verdim. iyi de ettim sanırım. Daha geniş anlatımda, kolay ulaşılabilir, herkes tarafından görülebilir, daha fazla kanaldan paylaşılabilir ve en önemlisi belki Google’dan bu ilşi nasıl yapacağını arayan insanlara faydası dokunur. Twitter: 0 – Günlük: 1!
Yüksek Lisans tezimi Pardus üzerinde tamamen özgür yazılımlar kullanarak yazmıştım. Tezimin hikayesini Özgürlükİçin E-Dergi’nin 34. sayısı için kaleme almıştım.Â
Birilerine faydası dokunur diye -en azından arama motorları ve paylaşım kolaylığı açısından- günlüğüme de aktarmak istedim. Belki bu sayede özgür yazılımla üretmek isteyen birkaç kişiye daha ulaşmış olurum…
Tıpkı başka bir Dünya’nın mümkün olduğu gibi, özgür yazılımla da üretmek mümkün! Hem de tahmin etmeyeceğiniz kadar kolay ve nitelikli şekilde…
Bir Tezin Hikayesi
Pardus, kişisel kullanımın dışında, kişisel üretim için de barındırdığı özgür üretim araçları ile bu gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta oldukça başarılı bir GNU/Linux dağıtımı. Bundan yaklaşık 4 yıl önce, 2007 yılında, Yüksek Lisans eğitimine başladım. İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığım lisans eğitimimden sonra, yüksek lisans eğitimi için de tercihim yine okulum oldu. Avrupa Birliği Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başladıktan birkaç ay sonra Pardus ile tanıştım.
Aslında özgür yazılımla tanışmam ve özgür yazılım kullanma isteğim, biraz daha geriye gidiyor. Lisans eğitimim sırasında Firefox ve OpenOffice.org kullanmaya başlamıştım. Öğrencilik, ekonomik koşullar ve genel kabul görmüş “korsan yazılım†kültürü, bilgisayarımın işletim sistemi ve ofis yazılımı tercihimi, zoraki ve bilinçsiz bir şekilde, korsan yazılımdan yana kullanmaya itmişti. Lisansın son yılında tanıştığım OpenOffice.org, benim için bir dönüm noktası oldu. Okulda verilen ödevleri yaparken, emeğimi korsan bir yazılım üzerine dökmek beni içten içe rahatsız etmeye başlamıştı. Emek veriyordum, fakat bu emeği ortaya döktüğüm yazılımı kullanarak emek hırsızlığı yapıyordum ayrıca. Özgür değildim ve bu nedenle yaptığım çalışmalarda bu beni rahatsız ediyordu. OpenOffice.org ile tanıştığımda, Windows işletim sistemi üzerinde kullansam da, biraz rahatlamıştım ve çok daha rahat çalışabiliyordum. Lisansta çok ödevim olmasa da, yüksek lisansın başlangıcında bütün çalışmalarımı OpenOffice.org üzerinde yapmaya başlamıştım.
Aynı yıl Pardus 2007 yavaş yavaş tanınmaya başlamıştı. Birkaç forumda Pardus hakkında birkaç yazı okumuştum, ama denemeye pek cesaret edememiştim doğrusu. Bilgisayarımda Linux kullanabilmek aslında çok daha gerilerden gelen bir fantazimdi. Fakat o zamana kadar bilgisayar dergilerinden gördüğüm kadarıyla, konsol komutları sabit disk biçimlendirme işlemleri ve metin tabanlı kurulum beni çok ürkütmüştü. Pardus hakkında biraz okuyunca, Pardus’un getirdiği kolaylıklar ve son kullanıcı hedefi ve en önemlisi Türkiye’de geliştiriliyor oluşu beni cesaretlendirdi.
Pardus ile tanıştıktan sonra kısa süre içerisinde Pardus’a alıştım. Halihazırda tanışmış olduğum özgür ofis yazılımı OpenOffice.org ile araştırmalarımı, ödevlerimi halletmeye başladım. Özgür ofis yazılımının yanında, esas olarak kullandığım işletim sisteminin de özgür olması ile yukarıda bahsettiğim rahatsızlık duygusu ve kısıtlanmışlık hissi kayboldu. Özgür bir platformda çalışıyor olmak, insanlığın ortak emeği ile sanki bana kişisel olarak bir şeyler üretmem için sunulmuş bir fırsat gidiydi. Çok rahatlamıştım ve üretme hevesim çok fazlaydı. Şimdi bile özgür yazılımın kişisel üretim için sunduğu imkanları görünce aynı hisse ve şevke kapılıyorum. Sanki birileri bana sistem burada, araç burada, sen yeter ki üret diyor. Daha açıklayıcı olmak gerekirse, Mahmut Tuncer’in dile getirdiği gibi, şeker var, un var, yağ var ne duruyorsun yaklaşımı diyebiliriz.
Temel sisteme ve üretim araçlarına “özgürce†ve bir bedel olmadan sahip olduktan sonra, bu temelde kendi adıma bir şeyler yapmak bana haz vermeye başlamıştı. Bunların farkına vardığımda ise kendi kendime “Yüksek Lisans tezimi tamamen Pardus üzerinde yazabilir miyim acaba, nasıl olur ki?†diye sormaya başladım. Bu soruma “Evet, bunu yapabilirim, ben özgür bir işletim sistemi üzerinde Tezimi özgürce yazabilirim, insanlığın ortak bilgi birikimi bu imkanları bana sunduktan sonra ben neden özgür bir tez yazamayayım ki?†cevabını vermem uzun sürmedi. Ders yılı boyunca ödevlerimi ve çok olmasa da araştırma çalışmalarımı Pardus üzerinde sürdürdüm.
Ders yılını tamamlamamım ardından, malum ülkemizin işsizlik sorunu, ve diğer özel nedenler dolayısıyla yüksek lisans eğitimimin ilk tez yılını boş geçtim diyebilirim. Zaten lisans eğitimim de de benzer nedenlerle çok iyi bir öğrencilik dönemi geçirememiştim. Tez konumu belirlemem ve en önemlisi bu konuda çalışmaya başlamam bir hayli sürdü. İş bulmamın ardından, ekonomik olarak güvenceye kavuşmam, bu sayede evlenerek hayatımı sevdiğim insanla birleştirmeme vesile oldu. Bu gelişmeler, ülkemizde bir lüks olarak algılanan yüksek lisans eğitimini tamamlamak için bana güç verdi.
Tez Yazmaya Başlamak…
İlk bölümde anlattığım hikaye kısımının ardından konunun özüne dönelim… Bir akademik çalışma olan yüksek lisans tezi; belirli şekil şartlarına sahip, akademik ölçüler ve gereklilikler doğrultusunda hazırlanması mecbur olan yazılı çalışmalardır. Tezinizi daktiloda yazabileceğiniz gibi, modern teknolojiyi kullanarak bilgisayar üzerinde de yazabilirsiniz. Ben modern bir üretim seçeneği olan bilgisayarı seçtim.
Bilgisayar üzerinde bir tez yazmanız için temelde bir kelime işlemciye ihtiyaç duyarsınız. Bu kelime işlemci gelişmiş bir kelime işlemci olabileceği gibi konsol tabanlı bir metin editörü de olabilir. Bu konuda Pardus üzerinde alternatiflerini şunlar olabilir:
Basit metin editörü(ör. konsol tabanlı, Kwrite, Gedit vb)
Bu seçeneklerden üçüncüsü olan LaTex konusuna kısaca değinmek gerekirse; LaTeX akademik çalışmalar için oluşturulmuş bir belge hazırlama sistemidir. Genelikle fen bilimleri ve matematik alanında kullanılsa da sosyal bilimler alanında da yoğun olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde de birçok üniversite bu alanlarda çalışmaların LaTeX üzerinde yapılamasını tavsiye emekte ve bunun için yönerge ve rehberler yayınlamaktadırlar. Latex akademik çalışmaların dışında, kitap ve diğer çeşitli belgeleri yazmak için de kullanılmaktadır. LaTeX belgelerinin kağıt ortamında en iyi çıktıyı verdiğinin de altını çizmeyi ihmal etmeyeyim. LaTeX konusunda daha fazla bilgi için ilgilenen arkadaşlar Google, PardusWİki ve Özgürlükİçin.com’da arama kutucuğuna LaTeX yazıp detaylı bilgi edinebilirler.
Benim bu seçenekler arasındaki tercihim Kelime İşlemci’den yana oldu. Bu seçimi yapmamın nedeni ise o güne kadar az çok hakim olduğum bir yazılım olması ve bu yazılımların diğer seçeneklere göre bana daha kolay kullanılabilir gelmesiydi. Bu karar basit gibi görünse de, özellikle LaTeX ile kıyaslanınca zor bir karardı.
Yardımcı yazılımlar…
Tezimi yazacağım platforma karar verdikten sonra işler benim için biraz daha kolaylaşmıştı. Bundan sonra sıra tez çalışmam için ihtiyacım olan yardımcı yazılımları belirlemekteydi.
Tezim için temel oluşturabilmek için birçok makale ve kitap okumam gerekiyordu. Bu makale ve kitaplar basılı ortamda olduğu gibi elektronik ortamda da bulunmaktaydı. Elektronik ortamda bulunan kitap ve makaleler genellikle PDF ve ofis dokümanı biçimindeydi. Ofis dokümanlarının üzerinde çalışmak kolaydı, fakat PDF biçimindeki belgelerde çalışmak o kadar kolay değildi.
Bildiğiniz gibi PDF biçimindeki dosyalar, ya metin halindedir ya da salt görüntü halindedir. Metin halindeki PDF belgelerininden metini seçebilir ve ofis belgelerine aktararak üzerlerinde çalışabilir not alabilirsiniz. Fakat görüntü halindeki PDF dosyaları üzerinde çalışmak hiç kolay değildir. Windows platformunda bu dosyaları okumak için kullandığınız Adobe Reader yazılımı ile bu dosyaları sadece görüntüleyebilirsiniz. Oysa Pardus üzerinde gelen belge görüntüleyici Okular size bu belgeler üzerinde çalışmak için mükemmel araçlar sunmakta.
Okular’ın size sunduğu en önemli özellikleri, PDF dosyaları içerisinde yer imleri koymak, önemli yerlerin altını çizmek, buraları serbest biçimde işaretlemek ve not almak olarak sayabilirim. Salt görüntü halindeki PDF dosyaları üzerinde not alabilmek, ve çalıştığınız bütün PDF dosyaları üzerinde aldığınız notları ve yer imlerini tek pencereden görebilmek, bu notlara hızlıca ulaşabilmek mükemmel bir şey! Okular ile bir PDF dosyası açın ve F6 tuşuna basarak neler yapabileceğinizi kendi gözleriniz ile görün derim!
Ben Okular belge görüntüleyicisinin yanında, Okular’a göre çok daha hızlı olan bir belge görüntüleyici olan Evince yazılımını aslında daha fazla kullandım. Okular nedense birkaç belge ile aynı anda çalışırken, özellikle görsel olarak zengin belgelerde performans düşüklüğü yaratıyor. Evince ile PDF dosyalarını çok daha hızlı ve kolay görüntüleyebiliyorsunuz.
Belge görüntülemenin dışında, çok önemli bir ihtiyaç ise not tutmak. Pardus üzerinde gelen masaüstü notları çok işe yarıyor. Notlarınızı daha organize olarak tutmak isterseniz, Basket yazılımı tam sizlik. Bir diğer alternatif ise notlarınızı bir ofis belgesinde tutmak. Ben bu üç yöntemi de kullandım. Hızlı notlar için KNotes masaüstü notlarını, planlama için Basket’i ve kontrol için ise ofis belgelerini not tutmak için kullandım.
Biraz ileri teknoloji…
Belge yazmak, görüntülemek, not almak temel düzeydeki yazılımlar ile başarılabilecek işlerdi. Ama araştırma sürecini daha hızlandırmak için biraz ileri teknolojiye ihtiyaç duymaktaydım. Bilgisayarımdaki kayıtlı tüm belgelerin içine tek tek girmek, sayfalarca belge arasında bir kavramı aramak, bu işin nasıl olacağı doğrusu kafamda bir soru işaretiydi. Google’de arama yapmak bildiğiniz gibi bilgisayar yerelinde arama yapmaktan çok daha kolaydı. Ama benim bilgisayarımda topladığım belgelerin içeriğinde de arama yapabilmem gerekirdi.
Bu noktada devreye ileri teknoloji ürünü olan Nepomuk ve Strigi servisi girdi. Belgelerimi tuttuğum dizini Nepomuk ve Strigi servisine indekslettirdim. Nepomuk sayesinde bu dosyalara etiketler koydum, işime ne kadar yaradığına göre ise dosyaları 5 yıldız üzerinden oyladım. En önemli kısım olan dosya içeriğinde arama işlemini ise Strigi ile hallettim. Dolphin’de arama kutucuğuna aramak istediğim kelimeyi yazdığımda bu dosya adında ve içeriğinde o kelimeyi içeren bütün belgeler karşıma çıktı. Bu sayede araştırma sürecim çok hızlandı. Onlarca dosya ve binlerce sayfa arasından bir kelimeyi, bir terimi daha kolay olamazdı doğrusu.
Zotero, Çok Büyük İhtiyaç!
Tezlerin şekil şartlarına tabi olduğunu belirtmiştim. Bu şartlardan en önemlisi ise tezlerde kullanılan dipnotlar ve kaynakça kısımlarının bulunması. Tezi yazarken yararlandığınız onlarca kaynağı doğru şekilde belirtmelisiniz ve doğru biçimde tezinizde yer vermelisiniz.
Tez yazarken kullandığım OpenOffice.org(ve daha sonra LibreOffice yazılımı), dipnot ve kaynakça konusunda kendi iç araçlarına sahipti. Bu araçlar maalesef tıpkı Microsoft Office Word yazılımındaki gibi bu alanlarda zayıftı. Öntanımlı olarak gelen dipnot ve kaynakça biçimlendirmesi kişiselleştiremiyor ve toplu hale kontrol edilemiyordu, aynı zamanda geriye dönüp bu girdileri düzenlemek ise hiç kolay değildi. Basit olarak zamanınız var ise manuel dipnot girişi ve kaynakça oluşturabilirsiniz. Bunun yanı sıra çevrimiçi hizmetleri kullanarak bu ihtiyacınızı giderebilirsiniz.
Maalesef bu yöntemlerin hiçbiri bana makul gelmedi. Bu konuda araştırma yaparken, belki de tezim için en önemli araç olan Zotero ile karşılaştım.
Zotero, akademik alanda çalışan insanlar için bulunmaz bir nimet! Sundukları ile sizi çok büyük sıkıntılardan kurtaran mükemmel bir uygulama.
Zotero temelde bir Firefox uygulaması. Ofis yazılımız ile iletişim kurup bilgisayarınızdaki veya internette gezinirken karşılaştığınız bir eseri kütüphanenize almanızı, akademik biçemde olarak kaynak gösterebilmeniz için gerekli bilgileri kolayca girerek bu kaynakları elinizin altında tutabileceğiniz bir uygulama. Zotero sadece bununla sınırlı kalmayarak, araştırma yapanlar, kitap, belge, kılavuz yazanlar için bulunmaz nimetler sunuyor. Zotero ile araştırma yapmak, kaynak toplamak ve kütüphane oluşturmak çok kolay.
Zotero’nun sunduğu imkanlar bununla da sınırlı kalmıyor. Sunduğu ücretsiz üyelik servisi ile, kütüphanenizi, notlarınızı ve dosyalarınızı(100MB’a kadar ücretsiz) Zotero sunucusu ile eşleştirebiliyorsunuz. Bu sayede tez çalışmalarınıza internete bağlı olan herhangi bir bilgisayardan da devam edebiliyorsunuz. Bu servisin sağladığı en önemli özellik ise, veri güvenliği. Düşünsenize, çalışmanızda kullanmak için yaklaşık 100 eserlik bir kütüphane oluşturdunuz, hepsinin eser adından tutun, basım yılı, yayınevi çevirmeni gibi gerekli bilgilerini yazdınız. Ya bilgisayarınıza bir şey olursa, ya bunca veri ve veri bilginiz giderse, ya bilgisayarınız çalınırsa? Zotero, sizin için bu senkronizasyonu otomatik olarak yaparak sizi büyük bir sıkıntıdan kurtarıyor.
Zotero’yu kısaca tanıttıktan sonra, Zotero’yu Pardus üzeridne nasıl kullanılacağına değineyim. Zotero dediğim gibi bir Firefox eklentisi, Zotero’yu kendis sitesinde kolayca indirip yükleyebilirsiniz. Zotero’yu Firafox’a kurduktan sonra, yapılaması gereken önemli bir iş kalıyor. Zotero ve Kelime İşlemci’yi birbirine bağlamak. Bunun için, Zotero’nun kendi sitesinden kelime işlemciniz için uygun eklentiyi bulup kuruyorsunuz (http://www.zotero.org/support/word_processor_plugin_installation) Pardus 2011 için Zotero 2.1 ve Zotero 2.1 için OpenOffice.org/LibreOffice eklentisini seçebilirsiniz. Bu eklentileri kurduktan Firefox yeniden başlayacak ve yeni bir pencerede Zotero yapılandırma ekranı ile karşılaşacaksınız. Hiçbir ekstra ayar yapmadan “İleri†düğmesine tıklayarak kurulumu tamamlayabilirsiniz. LibreOffice programını açtığınızda araçlar çubuğunuzda Zotero araç çubuğunu göreceksiniz. Pardus 2009 üzerinde nasıl kurulum yapılacağı konusunda ise PardusWiki’deki Zotero maddesine bakabilirsiniz.
Zotero araç çubuğunu, çok basit bir kullanıma sahip. Sadece 7 tane düğmeye sahip bu düğmeler sırasıyla; Başvuru(Dipnot) ekle, Başvuru(Dipnot) Düzenle, Kaynakça(Bibliyografya) ekle, Kaynakça(Bibliyografya) düzenle, Yenile ve Zotero alan kodunu temizle. Daha kolay bir menü olamazdı doğrusu… Eser Bilgilerinizi Firefox üzerinde oluşturun, internette gezerken eser toplayın, tek tıkla bunları dipnot olarak ekleyin, tek tıkla kaynakça oluşturun, tek tıkla bütün belgelerinizi güncelleyin.
Bir belgede Zotero düğmelerine ilk kez tıkladığınızda size belgenizde hangi dipnot ve kaynakça sitili kullanmak istediğinizi soracaktır. Öntanımlı olarak dünyada yayıgın olarak kullanılan Modern Language Association, Harvard Reference Format, American Sociological Association, Chicago Manual of Style gibi birçok biçim karşınıza çıkmakta. Eğer okulunuz bu biçemleri öneriyorsa listeden seçip hemen atıf yapmaya, dipnot koymaya ve kaynakça oluşturmaya başlayabilirsiniz. Fakat benim okulum gibi okulunuz bu biçemler dışında bir biçem istiyorsa yapabileceğiniz iki şey bulunmakta. Birincisi, Zotero’nun sitesinden ekstra biçimler indirebilirsiniz, binlerce biçim sizin kullanımınız için Zotero Biçim Deposunda(bu adreste http://www.zotero.org/styles ) sizi bekliyor, buradan biçim önizlemelerini de görebiliyorsunuz. Eğer şanslıysanız okulunuzun istediği biçimi buradan tek tıklama ile (“Installâ€) kurabiliyorsunuz. Eğer istediğiniz biçim burada da yoksa Zotero size bir alternatif daha sunuyor. Bu ikinci seçenekte, kendi biçiminizi kendiniz oluşturabiliyorsunuz. Bu ikinci seçenek için Zotero size bu işi nasıl yapacağınız konusunda bir belgeleme sunuyor, belgeleme İngilizce (http://www.zotero.org/support/dev/citation_styles), biraz XML biliyorsanız, diğer stillerden de kopya çekerek kendi stilinizi oluşturabilirsiniz.
Ben, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tez hazırlama yönergesine göre kendi Zotero stilimi kendim oluşturdum. Elimden geldiğince doğru yapmaya çalıştım, bazı yerlerde küçük sıkıntıları olsa da işimi gördü. Bu biçim dosyasını http://bluzz.net/tezim adresi altında bulabilirsiniz.
Zotero konusununda son olarak, Zotero’nun çok güçlü bir araştırma aracı olduğunun altını tekrar çizmek isterim, kendi sitesinden izleyebileceğiniz tanıtım videolarında da görebileceğiniz gibi, çok yetenekli ve zeki bir araç. Basit düzeyde bireysel kullanımın yanı sıra, bir araştırma grubunda çalışıyorsanız, ortaklaşa çalışma ve konusunda da araştırma grupları kurarak veya hazır gruplara katılarak ortak kütüphaneler oluşturup bu kütüphanelerden ve notlarından faydalanabiliyorsunuz. Diğer taraftan Sosyal Paylaşım paralelinde, Zotero kullanan kişileri ve çalıştıkları disiplinleri(bilim dallarını, ilgi alanlarını) görebiliyorsunuz. Örneğin Makine Mühendisliği veya Nöroloji konusunda araştırma yapıyorsanız, yurt dışında sizinle aynı alanda çalışabilen kişileri ile Zotero üzerinden iletişime geçebilir, kaynakça paylaşımında bulunabilirsiniz. Bu da gerçekten bulunmaz bir nimet, özellikle ülkemizde yurt dışındaki kişiler ile irtibata geçmenin zor olduğunu göz önüne alınca, üretimi ve araştırmayı paylaşmak Zotero’nun bize sunduğu çok güzel bir imkan.
Son Söz….
Yukarıda bahsettiğim araçlar özellikle Zotero, tez yazım sürecimi inanılmaz kolaylaştırdı. Zemberek imla denetimi ile tez genelinde yazım denetimi sağladım. OpenOffice.org/LibreOffice Calc ile tablolar, çizelgeler ve grafikler oluşturdum, bunları kolayca Kelime işlemci içerisinde kopyaladım, ve kelime işlemci içerisinde de düzenleyebildim. Bazı ham veri, virgülle ayrılmış veri(CSV)’leri çevirmede Gedit’i kullandım. PDF dosyalarını birleştirmede, kesmede sevgili Fırat Özgül’ün yazmış olduğu Harman yazılımını kullandım. Elbette ara ara yaşadığım sorunlar, hatalar oldu. Sorunları çözmem zor olmadı, hatalar içinse hata kaydı girdim. Hatta bazı iyileştirme önerilerinde de bulundum. Tezimi yazmaya başladığımda OpenOffice.org kullanırken, tezimi yazarken yaşanan gelişmeler neticesinde tezimi, LibreOffice kullanarak bitirdim. Bu süreçte LibreOffice yerelleştirmeleri için çalışmalara katıldım, LibreOffice’in bugün %100 Türkçe bir arayüz ile karşımıza gelmesine katkı verdim, tr.libreoffice.org sitesi için çalışmalarda bulundum.
Tez yazım sürecimde, ne Pardus ne de kullandığım diğer özgür yazılımların hiçbiri beni yarı yolda bırakmadı! OpenOffice.org ara ara çökse de belgelerimi hep kurtardı, LibreOffice’de ise (Knazar değmesin!) henüz çökme yaşamadım. Bu açıdan Pardus ve üzerinde gelen yazılımlarda emekleri geçenlere çok teşekkür ediyorum.
Tezimi tamamen, Pardus üzerinde, başka bir platform veya bir araç kullanmadan yazmak benim hayalimdi. Bunu gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. Pardus’un bir üretim platformu olduğunu sürekli belirtmekteyim. Bilgisayarın sadece internet ve eğlence aracı olmadığını bir üretim aracı olduğunu tekrar belirmek isterim. GNU/Linux’un insanlara sunduğu fırsatlardan yararlanarak benim de kendimce bir ürün ortaya koyabilmem, bunun kabul görmesi beni manevi açıdan çok mutlu etti.
Eğer siz de akademik alanda araştırma yapıyorsanız, bu araştırmalarınızda ve tez çalışmalarınızda Pardus kullanmanızı şiddetle öneririm. Yukarıda bahsettiğim bütün yazılımlar ve size sunduğu ileri teknolojiler ile Pardus araştırma alanında diğer rakiplerinden geride kalmıyor!
Son olarak bu süreçte içimde kalan bir iki husustan bahsedeyim. Birincisi tezimi yazarken kullandığım yazı tipi, tez yönergesine uyun bir seçim yaptım, seçenekler arasından Times New Roman karakterini seçtim, alternatif olarak özgür bir yazıtipi olan Liberation Serif’i seçebilirdim, veya Arial yerine Liberation Sans’da seçimim olabilirdi. Gerek zaman gerekse bu tiplerin döküm alacağım bilgisayarlarda nasıl görüntüleneceğini bilmediğimden bu şekilde yapmak durumunda kaldım. Ama biraz daha zamanım olsaydı, yazıtipini değişik kullanmak isterdim.
İkinci olarak ise, gerek okulumun sitesinde, gerekse YÖK tez bankası ve Tez yönergelerindeki anlatımların tamamı Windows sistemleri üzerinde kullanılacak uygulamalar ile ilgili, biraz zamanım olsaydı bu yönergeleri Linux üzerinde kullanılacak yazılımlar ile değiştirip paylaşmak isterdim. Maalesef bunları yetiştiremedim.
Yapabildiğim şey, modern yazılımlar ve araştırma araçları ile Pardus’u bir araya getirebilmek ve bununla bir Tez ortaya koyabilmek oldu. Bu sayede Pardus’un araştırma alanında da kullanılabileceğini ve diğer sistemlerden hiçbir eksiği olmadığını gösterdiğim düşünüyorum.
Umarım yakın zamanda, Pardus üzerinde hazırlanan diğer tezleri, Pardus üzerinde yazılan kitapları ve eserleri görebiliriz.
Bu yazıya konu olan “Avrupa Birliği’nde Yoksullukla Mücadele ve Türkiye’nin Uyum Sürecindeki Yeni Uygulamalar†konulu tezimin bu yazı ve e-dergi’nin bu sayısına özel sürümünü http://bluzz.net/tezim adresinde bulabilirsiniz.
LibreOffice’e veya Linux’a geçmek için belki de en önemli cesaret verici etken bu yazılımları kullanan diğerlerini görmek, “Onlar kullanabiliyorsa neden olmasın?” demek…
LibreOffice kullanan kurumlar, kuruluşlar ve üniversitelerin bir listesini yapmak epeydir aklımın bir köşesinde duran yapılacak işlerden biriydi.
Sevgili Necdet Hoca’nın Micrsoft ürünleri kullanmanın nasıl zorlayıcı sonuçlara sebep olabileceğini güzelce anlattığı Microsoft’un Üniversitelerle Savaşı başlıklı yazısından sonra bu işi ön sıralara almaya karar verdim. Bu yazıya M. Fatih Uluçam tarafından yazılan şu yorum ise yavaş da olsa bu işin bir ucundan tutmanın vaktinin geldiğini işaret etti:
Batman Üniversitesi’nde Rektör’ün 02.03.2010 Gün ve /79 sayılı yazısı ile Libre Office kullanılmaktadır. İdareciler konuya el atarlarsa konu hallolur kanaatindeyim.
LibreOffice için böyle bir sayfa hazırlarsak çok iyi olur diye düşünüyorum.
Eğer siz de geniş ölçekte LibreOffice kullanan Kurum, Kuruluş veya Üniversiteleri biliyorsanız, bu yazıya yorum yazabilir veya bana (zeki[at]ozgurlukicin.com) bir e-posta posta atarak iletebilirsiniz. (Kaç bilgisyarda kullanıldığı, ne zaman göç edildiği, ne kadar tasarruf edildiği gibi ek bilgileri paylaşırsanız süpersonik olur)
Haberdar olmak iyidir 🙂
Elbette vurgu maliye olsa da; özgürlük, güvenlik, kişiselleştirme(özellikle çoklu kurulumlarda) LibreOffice’e geçmek için başlıca nedenlerden birkaçı…Â
Geçtiğimiz hafta benim için yoğun geçti. Gündüz iş yoğunluğu akşamları ise bilgisayardan uzak durmaya çalıştım. Fırsat buldukça -azar azar da olsa- LibreOffice ile ilgili yapılacaklar listesindeki işlere zaman ayırdım. Buradan eşime bana gösterdiği anlayış için de teşekkür edeyim:)
Zaman kıymetli olunca bir kez daha gördüm ki sosyal medya zaman kaybı yaratıp üretkenliği azaltıyor. Fazlası size birşey katmıyor. Günde 1 kere bakın geçin 🙂
Neyse, konuya dönelim… Bildiğiniz gibi LibreOffice için yapılacak çok şey var. Henüz doğru düzgün organize olamamış olsak da elimizden geleni yapmakla mükellefiz. Umuyorum ki yakın zamanda açacağımız Türkçe LibreOffice forumu sayesinde hem kullanıcıların birbirlerine destek olabileceği hem de LibreOffice Türkiye topluluğunun temellerini atabileceğimiz bir platforma sahip olacağız. Yapılacak o kadar çok iş var ki…
Haftayı özetleyelim:
Bundan on gün önce LibreOffice Türkiye sitesi ile ilgili yapılacakların listesini kendimce çıkardım. http://listarchives.libreoffice.org/tr/users/msg00018.html. Bu listedeki birçok işi sağolsun Ayhan Yalçınsoy’un büyük katkılarıyla yaptık ve eksik olan birçok sayfa yayına girdi. Bunlar:
Test sürümleri sayfası Bu sayfalar çok yeni olduğundan, çeviri kalitesi, anlatım, imla vb konulardan dolayı bir kaç kez daha gözden geçirilecek.
Bu sayfalar dışında İngilizce ana sitede bulunan birçok sayfa da çevrilmeyi bekliyor.
Benim listemde kalan işler ise şunlar:
Forum kurulacak(LKD ile bu konuda temastayız, umarım bir an önce Türkçe bir foruma kavuşuruz)
Özellikler sayfası geliştirilecek: Writer dışındaki bileşenlerin sayfaları oluşturulacak
Kurulum ile ilgili sayfalar çevrilecek(Sıkça sorulan sorular, kurulum rehberi vs)
Katkı verin sayfası zenginleştirilecek
Bozuk ifadeler vesaire düzeltmeler yapılacak, Belgeleme sayfasındaki
bağlantılar güncellenecek vs.
Bunların dışında, çeviri ve belge yazma işlerine katkı verecek Calc ve Base gibi özel bileşenlerde uzmanlaşmış kişileri yana yakıla arıyoruz…
Şimdiye kadarki ve bundan sonraki yaptığımız işler neredeyse tamamen yerelleştirme ile ilgili şeyler. Peki ya üretmek? Bu konuda bir şeyler yapabilir miyiz diye hep düşünüyorum… Sanırım bunu biz yapamayacağız. LibreOffice’in güzel bir katkı verenler sayfası mevcut:Â http://www.libreoffice.org/about-us/credits/Â Bu sayfada bugüne kadar katkı verenlerin isimleri mevcut (OpenOffice.org kodları LibreOffice’e aktarılanlar da dahil). Katkılar iki türlü listeye alınmış: Kod(commit) ve TDF wiki katkısı.
Listede gördüğüm Türkiye’den kod katkısı vermiş sadece iki isim var: Gökçen Eraslan ve Görkem Çetin
TDF wikisine katkı veren ise:
Bendeniz, Hakan Hamurcu ve Ali Işıngör
Kullandığımız, sevdiğimiz, sevmesek de elimizdekinin en iyisi olan LibreOffice’in gelişimine bu kadar az katkıda bulunmuş olmak doğrusu beni utandırıyor. Aslında utanması gereken ben miyim orası da tartışılır… Kod yazmayı bilsem eminim katkıda bulunurdum.
Ülkemizde maalesef değişik bir futbol seyircisi haliyle özgür yazılım destekçiliği yapıyoruz. Ne olması gerektiği, nasıl yapılması gerektiği gibi konularda inanılmaz beyinlerimiz var. Sürekli fikir üretip ortaya sürüyoruz. Hepimiz teknik direktör, proje yürütücüsü, yönetim kurulu üyesi gibiyiz… Ama ne kadar üretken olduğumuz konusunda ise acı tablo -anlayanın- suratına sert bir tokat gibi yapışıyor.
Yukarıdaki listedeki sayfalardan biri “Geliştirici” sayfası. Yalın bir sayfa ve şu an belki de en işe yaramayacak sayfa. Çünkü bugüne kadar tanıdığım Türkiye’deki özgür yazılım camiası buna elbette ilgi göstermeyecek. Ama eminim LibreOffice ile ilgili çok önemli fikirler üretmişlerdir.
Hepimiz, gerek bireysel kullanımda gerekse kamu alanında özgür yazılıma göç konularını önemsiyoruz, fakat nedense özgür yazılımın amiral gemilerinden biri olan LibreOffice’e bir türlü sahip çıkamıyoruz, ondan aldığımızı ve ondan beklediğimizin karşılığını vermiyoruz. Geçenlerde yayınlanan şu tabloya bakalım:
Sadece aktif çeviriciler listesinde varız. Geri kalan esas üretim süreçlerinde ise yokuz.
Ee peki nasıl olacak? Şöyle olacak, biz bunu yapmayacağız… Biz bu işi yapamadık… Koca ülkede yetkin(yetişmiş) özgür yazılımcılarımız, LibreOffice’in yola çıktığı 1.5 yıllık süreçte bu işeişe dahil olmadılar. Kızmıyorum kimseye, ama ben özgür yazılımı destekliyorum diyen ve bunu başarabilecek kişilerde bu projeye sahip çıkmak ve dahil olma refleksi yokmuş. Bu refleks olmadıktan sonra bu saatten sonra da bu kişilerin bu projeye dahil olacağını açıkcası sanmıyorum.
Peki ne yapacağız diye sorarsak… Bizim nesil, sadece LibreOffice’de değil diğer özgür yazılım projelerinde başarısız olduk. Bugün bir Brezilya gibi OpenOffice-LibreOffice’i alıp götürebilirdik…. Ama bizden sonraki nesil, yani 20’li yaşların başlarındaki öğrenme, yapma hevesi ve zamanı bulunan gençler bu işi yapabilir. Öyle hızlı değil, bir kaç seneye bu işe dahil olabilirler diye düşünüyorum.
Bundan sonra, kendi adıma yapacağım işlerden en önemlisi, gençleri, özellikle Bilgisayar bilimlerinde(yazılıma ilgili) okuyan gençleri bu projeye dahil edecek çalışmalarda bulunmak. Bunun için çok bir şey yapamam. Ne üniversite gezip seminerlerle anlatacak zamanım ve imkanım, ne de başka organizasyonlar…. Yapabileceğim tek şey mektup yazmak…
Üniversitelerin yazılım ile ilgili öğrenci klüplerinin bir listesine ulaşırsam(LKD’de var mıdır bilemedim veya oluşturursam) aynı şekilde bu işe dahil olabilecek öğrencilerin okuduğu Fakültelerin iletişim bilgilerini bulabilirsem, e-posta veya kağıt mektuplar ile gençleri bu özgür yazılım projesinin macerasına davet edeceğim. Bu konuda irtibat sağlayabilirseniz zeki[at]ozgurlukicin.com adresinden bana ulaşırsanız sevinirim.
Ya bu neden önemli, yapıyorlar, işte çevirip kullanıyoruz diyebilirsiniz. Ama öyle değil, yarın Türkçe yerel ile ilgili LibreOffice kodlarında bir sorun veya ihtiyaç olsa ne yapacağız? Bir tek aktif Türk geliştirici olmadan LibreOffice’in bu ülkede yaygınlaşması pek sağlıklı olmayacak.
Bu işi bir şekilde çözmeliyiz. Bu listede aktif Türk geliştiriciler olmalı. Eminim ki bizim ülkemizde de bu kodları yazabilecek, hatta şunun şurası yanlış şöyle olmalı, şöyle yaparsak daha iyi olur, şu özellik şöyle kolayca eklenir diyebilecek ve birçoğundan iyi bilgiye sahip insanlarımız var. Bu kişileri aktive edemedik ama yakın gelecekte daha da yetenekli, daha zeki daha özgür yazılımcı gençler gelecek ve bu projeye dahil olacaklardır. Bundan umutluyum.