Sesle Günlük Girdisi- 1
Merhaba
Daha önce sesli günlük girdisi yazmıştım( Sesli Günlük Girdisi No: 1 | bluzz.net – https://blog.bluzz.net/sesli-gunluk-girdisi-no-1/)… Şimdi ise cep telefonumun marifetlerini kullanarak sesle günlük girdisi yazıyorum.
Sesle günlük girdisi yazmak sesli günlük girdisi yazmaktan daha kolay. Sadece arada bir düzeltmek için geri dönüyorum o kadar. Fakat sesli günlük yazarken sürekli yanlış konuşma baskısı ve ulan şimdi ne diyeceğiz korkusu bu yazı biçiminde yok. Bu şekilde dikte etmek gerçekten çok kolay.
Sesle nasıl yazıldığını kısaca anlatayım, bu Android sisteminin Google ses işleme hizmeti üzerinden sesten metne (speech to text) hizmeti sayesinde yapıyorum. Android klavyesindeki mikrofon simgesi ile sesten metne aracı çalışıyor… WordPress android uygulaması üzerinden günlüğüme bağlanıyorum ve bu satırları kolayca dikte ederek yazdırabiliriyorum. Hızlı konuştuğum zaman kelimelerde hata olabiliyor fakat yavaş tane tane ve düzgün bir diksiyonla konuştuğumda kelimeler çok başarılı şekilde tanımlanıyor.
Cep telefonu kullanıcıları için sesten metne çok harika bir özellik özellikle benim gibi parmakları büyük kullanıcıların küçük klavyelerde yazı yazması gerçekten ızdırap. Bu yüzden konuştup yazdırmak sadece günlük uygulaması için kullanılan bir özellik degil. Android klavyesi ile diğer bütün uygulamalarda sesle yazıdırabiliriz… Ayrıca Evernote uygulamasında da sesle yazılan not tutabiliyor bu da hayatın hızlı akışında aklınıza gelen şeyleri unutmadan ve zahmetsiz bir şekilde not almanızı sağlıyor.
Sesten metne dönüştürme şu anda sadece google sayesinde Türkçe kullanılabiliyor. Ne yazık ki diğer dillerin özgür yazılım da geliştirilen ses tanıma motorları olmasına rağmen Türkçenin henüz çalışır ve dağıtılabilir 1 ses tanıma motoru bulunmamakta bu konuda daha önce yapılmış daha doğrusu başlamış projeler olmasına rağmen şu anda aktif olarak geliştirilen bir proje yok.
Bu konuda google plus sayfamda güzel bir tartışma bulunmakta, mutlaka okumanızı öneririm:
Geliştiriyorlar, izliyoruz –
https://plus.google.com/app/basic/stream/z121zhmiqmnpu14w304ccrs5mk23spj5qhw
Fakat bu konuda çalışma yapmak ister kimse ortaya çıkmadı bu çok zor bir proje ve devamlı ve ilgili katkı bekleyen bir geliştirme süreci gerektiriyor. Türkçe konuşan özgür yazılım katkıcılarının ilgisini çekmek çok zor.
Bir de dil olunca konu, TÜBİTAK ses laboratuarı, TDK ne işe yarıyor diyebilirsiniz. Bize yarayan bir şey yaptıklarını söyleyemem.
Özgür yazılımın boynu her zaman kalın olmalıdır. Ancak yaparsan olur!
Mutlu günler
(Not: Sesle yazdırdıktan sonra düzeltmeleri yine cep telefonu üzerinden yaptım. Tamamen mobil bir girdi oldu. Düşününce amaan, zor olur demiştim ama çok kolay oldu.)
Bir yıla yalın süredir sorunsuz kullandığım ve çok memnun olduğum Galaxy S3 telefonum son 1 haftadır garip haller içerisine girmişti, ara ara kilitlenme ve yavaşlama gibi durumları oluyordu. Neyse kısa geçelim, bu kilitlenmeler arttı ve pili çıkar-tak yapmak veya güç düğmesine 10 saniye basılı tutmak gibi yollarla ancak telefonu yeniden başlatınca telefon yanıt verir hale geliyordu.
İşin garibi ise, ne kadar çok yeniden başlatılırsa o kadar çok donma gerçekleşiyordu. Dün öğle saatlerinde artık telefonum iyice kullanılmaz hale gelmişti. Önce internete bağlanırken donma yaşanıyordu, sonra durduk yerde donmalar başladı. Sinir bozucu ve sebepsiz yere telefonun bu hale gelmesi, eyvah dedirtti. Telefonu zaten yurt dışından almıştım, garanti kapsamı dışı, zaten olsa da root vs servis de yardımcı olamayabilirdi… Board değişecek falan demişler, 300-400 lira, hem nerede değiştireceğim, uğraş dur!
Tabi sorunu yaşayan tek ben değilimdir diye internette kısa bir arama yapınca gördüm ki, Mayıs ayında bu yana Andorid 4.1.2 sürümü yüklü telefonlarda bu sorun meydana gelmekte.
Google’a “Galaxy S3 donuyor” yazıp Donanım Haber’de görüğüm İlk kapsamlı başlıkta, bir çok kişi sorunu yaşadığını ve çözüm bulamadığını söylemiş bazıları ise sorunu çözdüklerini söylemiş… Kimi Samsung Push Service ve Samsung Apps’i durdurmak, kimi Chrome ve diğer senkronizasyonları kapatmak kimi ise Led uyarı ışığını devre dışı bırakmak gibi yöntemler ile sorunu çözdüklerini belirtmiş. Bunun yanı sıra Dumy File Generator ve Fstrim gibi daha teknik çözümler de ortaya atılmış, fakat yöntem detaylı anlatılmadığından başarısız da olunmuş. Sorunu yaşadıktan sonra, fabrika ayarlarına dönmek, wipe işe yaramamakta, ROM değiştirip farklı Android sürümü kullanmak ise sorunu çoğu durumda çözmemekte.
Ben de başlıkta verilen XDA-developers forumundaki çözümü uyguladım ve 30 saniyede 1 donan telefonum şu an sorunsuz şekilde çalışmaya devam ediyor. Mutluyum.
- Google Play’den Dummy File Generator uygulamasını yükleyin
- Telefonunuzu açın ve donmasını bekleyin, 5 ila 25 dakika arasında telefon kendiliğinden çözülecektir. Bu bekleme ile donmalar daha azalacaktır.
- Telefonunuzda boşaltabildiğiniz kadar yer boşaltın (8 GB boşluk iyidir), telefonunuz donyorsa ve boşaltamıyorsanız, telefonu USB ile bilgisayara bağlayın ve temizlik işlemini öyle yapın
- Telefon yantı verdiğinde Dummy File Generator uygulamasını açın ve Generate(Size-Boyut) veya Generate Full seçeneği ile Dummy File – Sahte Dosya oluşturmaya başlayın. 1 seferde 8 GB gibi oluşturun, sonra silin yöntem bu. 2 sefer 8 GB kadar dosya ürettiğinizde sorun büyük olasılıkla çözülecektir. Bazı kullanıcılar 50 GB bazıları ise daha fazla üretimde sorunu çözmüşler.
- Dummy File Generator çalışırken, donmalar olabilir, hiç ellemeyin bırakın telefon kendisi uğraşsın 5 ila 25 dakika içinde donma çözülecektir, uygulama çökerse yeniden açın ve yeniden Generate deyin. Eğer telefon bu işlem süresince 40 dakikadan fazla yanıt vermezse yeniden başlatın.
- Buradaki mantık, XDA’da anlatıldığı üzere takılmaları tetiklemek ve telefonun o hafıza bloklarını bir şekilde temizlemesini sağlamaktır.
- Ben donmalı-kapanmalı 3-4 denemeden sonra hiç ellemeden sabırla iki kere Generate Full işlemini tamamladıktan sonra sorunun ortadan kalktığını gördüm. Ve üzerine 2 defa daha takılmadan Generate Full işlemini yaptım ve sorun çözüldü.
DH forumlarında bazı kullanıcıların yazdıkları gibi, ellemedim bekledim sorun çözüldü vakasının aynısı, ama burada temel mantık yaşayacağınız rasgele nedensiz donmaları Dummy File Generator uygulaması ile tetiklemek, sorunu telefon bir şekilde çözüyor.
Yapanların eline sağlık diyorum, şimdi de XDA ve DH’ye geri bildirim yapacağım. Son tavsiyem, saskin ve sabırlı olun, donmalar başlarsa ilk zamanlarda hopdedik pili çıkartıp yeniden başlatmayanın. Donmalar çok canınızı sıkmaya başlarsa bu yöntemi deneyin.
Unutmadan bazı kullanıcılar Fstrim uygulaması ile sorunu çözdüklerini söylemişler ama o  bende işe yaramadı, 10 dakika sonra S3 tekrar dondu.
Umarım sorun yaşayanlara faydalı olur.
Mutlu günler
* Güncelleme üç ayı aşkın sürede bir takılma yaşamadan kullanmaya devam ediyorum. Unutmayın, telefon donarsa hiçbirşey yapmadan bekleyin, kendi çözecektir.
Social media is great for communication and interaction. Besides its personal usage it is widely used by many of NGO’s and other communities. Communication and connection provides many benefits.
From the focus of free software, it is generally used to feed the news about free software, but can it be used as a production channel for free software? Surely it can!
The first example of twitter is included in the freesoftware development environment that i know was the Pardus GNU/Linux Bugzilla account. Pardus Bugzilla was aimed to feed the new bugs to its followers and drive contributors to the submitted bug to triage. Shortly it was a good tool to use, drive traffic and had a great work to keep constant attention to newly submitted bugs. The second was the account created for LibreOffice Commits, which aims to show the development and the code!
Getting inspiration from this, the idea came and that we decided to use twitter for LibreOffice Bugzilla and LibreOffice’s question/answer site Ask.LibreOffice.org! On 15th of  May we have opened two twitter accounts for Ask.LibreOffice.org and LibreOffice Bugzilla. The aim was simple, getting advantages of social media and gathering constant attention to LibreOffice’s development and support channels.
LibreOffice Bugzilla:
https://twitter.com/LibreOfficeBugs
Ask.LibreOffice.org:
https://twitter.com/AskLibreOffice
I am quoting my mail to the list about the reasons behind this accounts
The goals of having this accounts are:
- To keep more attention on questions and bugs
- Make community contribution process more social
- To poke/ ping community’s members and asking for the minimum contribution that can give constantly
- Spread the questions and bugs to their networks to find answers as soon as possible which will increase the possibility find the person whom has the answer
- Make our ask and bugzilla more open to the community and increase the number of persons(not regular contributors)
Well, there is also reasons under the “What current situation misses†questions:
- Having lots of bugzilla mails is not for ordinary community members, people does not want their inbox is filled with bug mails which most of them are not in interested. But twitter  streams are different, it comes and passes through no rubbish left there. Trying to confirm
- bug is generally a simple work to do, we can involve more people(other than the regular  bugbusters) to have with this feeds.
- Visiting ask site is not a practical exercise made every time, or getting feeds from Google Reader is not practiced by everyone, but most people use social media actively. Â this means more eyes will be on ask and bug sites constantly.
- As said above, having constant attention for this sites are not possible for passive contributors
- There is no chance to spread the questions through LibreOffice related networks. But  with this accounts, the followers will generate a core LibreOffice network which will be feed through this accounts.
I hope that this accounts will help to decrease the unanswered questions in the ask site and activate more members to help triage bugs in bugzilla.
Development and contributing to free software is a matter of social interaction and based on communities self motivation. Keeping constant interest in active channels is the key point. Though we decided to gather our active community members in social media and create a new channel which drives people to bugzilla and ask site continuously.
Now, after two months, i wanted to share the statistics and how this model helped.
Lets start with bugzilla account:
Stats for last 30 days are as follows
As you may see, the account has 65 followers, with 12-54 post by day and earned 38-65 clicks. This is just the range data. Lets see the geographical distribution:
USA has the maximum click number 211, Â and color scale is divided in 6 pieces and countries with less than 35 clicks are not marked. As the gap gets grater other countries are now shown in this recent map, but as far as i know from the beginning, distribution was wider among other countries. And map was more colorful. You may see that there are many clicks are not shown above.
Lets see the post/click stats for last 30 days:
Feeds streamed 928 posts which includes new bugs and fixed bugs. The number of clicks is 2.287 which is a remarkable number. And the average rate is 2,5 click per post.
I consider this as additional traffic, with this account we managed to earn 2,287 clicks to bugzilla in a month! If this account was not created, i think most of this traffic cannot be created!
Well, this was with only 65 followers, imagine that this account reaches to 150 followers. The return will be very good! Of course the quality of this traffic(goal conversion) may not be managed by statistics, but at least we have more eyes on the bugs!
Lets look to Ask.LibreOffice.org stats
Stats for last 30 days are as follows
We have 115 followers, and the feed streams between 5-22 posts with 22-101 clicks. This account has more followers because it is not a specialized area like bug triage and quality assurance,. More -regular- users can enjoy ask.libreoffice.org by answering questions and helping others.
Lets see the geographic distribution:
As i explained above, the scale is large :(, countries which have clicks under 35 are not highlighted, so map is not very colorful… Again USA gets the top with 217 clicks in 30 days.
If we look below we will see total clicks and they would make more sense.
This feed only streams the new questions. 350 question is asked in last 30 days and 1,285 clicks earned by this stream, which gives the ratio 3.7 per click! Which is a great number too!
If we do not have this feed, many question may still be waiting for answers! 1.285 views is a great gain i think. Personally, i had followed this stream and answered 6-7 questions in last month. If the feed was not on my eyesight in twitter, like i used to, i had been visiting the ask site 2-3 times in a month and probably no answers.
115 followers is not bad for the beginning, but we can do better, if we can manage to increase this number, promoting this account among users etc. ask.libreoffice.org will gain lots of traffic, short answer times, various answers etc.
Conclusion
I think this two accounts made a good start, with limited followers, the return is good. The potential of this accounts may be higher than expected. And future official forums (if happens) may also enjoy twitter’s benefits too.
TDF’s twitter account and LibreOffice’s protected account may be more effective, like Microsoft’s Office account. But needs additional manpower too.
If you liked the way of this new channels, please  follow and promote(#ff) this accounts!
LibreOffice Bugzilla:
https://twitter.com/LibreOfficeBugs
Ask.LibreOffice.org:
https://twitter.com/AskLibreOffice
Additional reading:
The Social Side of LibreOffice by Charles Charles-H. Schulz: http://standardsandfreedom.net/index.php/2013/06/30/social-libreoffice/
LibreOffice 4.1 ile Yan Panel geliyor!
LibreOffice 4.1 ile bir çok yeni özellik geliyor. Özellikler şu sayfada sıralanmış https://wiki.documentfoundation.org/ReleaseNotes/4.1
Ama en göze çarpan özellik Yan Panel:
Özgürlük her zaman değişimdir, daha fazla değişikliği ise —>Â bu adresten görebilirsinizÂ
Linux ile Uzay İstasyonu ve Ötesine
Bugün LibreOffice özel listelerinde gördüğüm bir haberi Türkçeye çevirip buradan aktarmak istedim. Haberin konusu NASA’nın uzay istasyonundaki dizüstü bilgisayarlarda Windows kullanmayı bırakıp bu bilgisayarlarda Linux kullanmaya karar vermesi, haliyle bu da demek oluyor ki kişisel kullanımdaki Linux ile birlikte LibreOffice de artık uzaya çıkıyor.
E-posta listesinde denildiğine göre -bazımız için bilindik şeyler- NASA epeyce zamandır komuta ve kontrol sistemlerinde GNU/Linux kullanmakta ayrıca başlıklı roketler, küçük araçlar, uydular ve Mars Rover’ları gibi araçlarda Unix ve GNU/Linux sistemleri kullanmakta. Sadece NASA değil elbette GNU/Linux’u ileri teknolojide kullanan, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın sahibi İsviçre’nin meşhur CERN laboratuvarlarında bilgisayarlarda kendilerine özel ürettikleri “Scientific Linux” dağıtımı koşmakta diyerek habere dönelim.
——————————————%<——————————————
“Evinizde yapabileceğiniz Linux ile çalışan Iron Man elbisesi hikayemin aksine, bu hikaye bilim kurgu değil. NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu(ISS-International Space Station)’nda bulunan dizüstü bilgisayarlarda Windows kullanmayı bırakıp bu bilgisayarlarda Linux kullanmaya karar verdi ve uzaydaki ilk insansı robot R2 gerçekten Linux ile çalışıyor.
United Space Alliance üstlenicisi, NASA’nın Hesaplama Uzay Operasyonları müdürü ve ISS’nin Dizüstü ve Ağ Tümleştirme Takımları lideri Keith Chuvala NASA’nın ISS bilgisayarlarını Linux’a taşımaya karar vermiş olduğunu belirtti. “Anahtar işlevlerimizi Windows’tan Linux’a taşıdık çünkü biz kararlı ve güvenilebilir – ki kurum içi kontrolü bize verecek bir işletim sistemine ihtiyaç duyduk. Böylece eğer bir yamaya, ayarlamaya veya  uyarlamaya ihtiyaç duyduğumuzda yapabileceğiz.”
Özellikle, ISS astronotları Debian 6 koşan bilgisayarlar kullanacaklar. Önceleri bazı yerleşik bilgisayarlarda Scientific Linux veya Red Hat Enterprise Linux(RHEL) klonu kullanılmıştı. Debian’ın en yeni sürümü olmamasına rağmen, Debian 7 henüz yeni çıktı, Debian eğer iyice test edilmezse ve güvenilmezse Debian hiçbir şeydir.
Linux’un ISS’de ilk fırlatılışından beri kullanulması(PDF bağlantısı) ve NASA yer operasyonlarının neredeyse Linus Torvalds’ın Linux’u yarattığı günden beri onu kullanmasına rağmen, uzayda kişisel bilgisayarların kullanıldığı pek görülmemiştir. “Gerçekten tıklanan şeyler” diyor Chuvaka röportajında “Linux’un dünyayı nasıl gördüğünü, bir şeyin başka bir şeyi etkilemesindeki birbirine bağlılığı anlamamızdan sonra başka bir dünya görüşüne ihtiyacınız var. Benim epeyce Linux tecrübem var, fakat diğerlerinin bunu kaptığını görmek heyecan vericiydi.” Â
Uçuş-içi dizüstü bilgisayarlarda görülmesine ek olarak, Linux ayrıca Robonaut(R2), uzaydaki ilk insansı robot, üzerinde de koşmakta. Şu anda istasyonda ve deneme kipinde olan R2, astronotlar için çok tehlikeli ve yorucu görevleri yerine getirmek için tasarlanmış.
Astronotlara yardım etmek ve Bilgi Teknolojileri uzmanlarına hız kazandırmak için, NASA The Linux Foundation(Linux Vakfı)‘a güveniyor. Chuvala’nın açıkladığı üzere “NASA olabildiğince çok türlü”.
“Yoğun biçimde Debian Linux, bunun yanısıra çeşitli RHEL/Centos kurulumu aldılar. Çünkü bizim eğitimimiz dağıtım çeşitliliğine uygun olarak esnek, bu farklı çevreleri tek bir eğitim oturumunda gösterme imkanımız var. Başka bir eğitim organizasyonu bunu sağlayamaz.”
Ayrıca diğer hiçbir işletim sisteminin Linux kadar esnek olmadığını da belirtmeliyim. Süperbilgisayarlardan robotlar ve masaüstlerine, NASA cevabın Linux olduğunu bulmuş.
Kaynak: ZDNET – To the space station and beyond with Linux, Steven J. Vaughan-Nichols  http://www.zdnet.com/to-the-space-station-and-beyond-with-linux-7000014958/
——————————————%<——————————————
Görüldüğü gibi bulunmuş cevabı tekrar aramaya gerek yok. Linux’un insanlık için ne kadar faydalı olabileceğini görmek varken hala kapalı kaynak teknolojilere dayanarak ilerlemenin pek de geleceği yok gibi, o sebeple beyhude yatırımlar yapmamak lazım, bunun yerine özgür yazılıma destek vermek gerekmekte. Kamunun çıkarına olan da budur.
Çok uzatmaya, açık olana yorum katmaya gerek yok. Dilerim bizim de kurum ve kuruluşlarımız da bir an önce özgür yazılıma geçiş için öncü adımlar atarlar. Geç oluyor…
Mutlu günler.
LibreOffice özgür ofis ve üretkenlik yazılımının gömülü yardım içeriği artık Türkçe olarak da çevrimiçi erişilebilir durumda!
https://help.libreoffice.org/Main_Page/tr adresinden Türkçe yardım içeriğine ulaşabilirsiniz.
Yaklaşık 1,5 yıldız çevirmekte olduğumuz ve 440.000 kelimeden oluşan bu yardım içeriğinde LibreOffice ile ilgili neredeyse bütün yardım konuları mevcut. 440.000 kelime demişken ikibuçuk Tutunamayanlar kitabı kadar ediyormuş.
LibreOffice Yardım Nedir?
Gözlemimin, ülkemizdeki bilgisayar kullanıcılarının gerek LibreOffice, gerekse diğer uygulamalarda yardım içeriği hiç kullanılmamakta. Bunun alışkanlık, bu içeriklerin Türkçe olmaması gibi nedenler de olabilir. Ama en önemli sebebini, kendi kendine öğrenmek yerine doğrudan çözüme odaklı, yardımı başkalarından bulma beklentisi ile araştırma yapmaktan imtina etmek olarak görüyorum.
Daha önce de söylemiş olabilirim, tekrar etmekte fayda görüyorum, çünkü bu kazanmamız gereken bir alışkanlık. İşyerinde kaç defa satır sonu boşluk kaldırmak, paragraf girintilemek ile ilgili aynı sorulara cevap verdim bilemiyorum, ama gördüğüm o ki, “soru ->cevap” süreci bir sonraki anlık ihtiyaçta “aynı soru->aynı cevap” sürecini beraberinde getiriyor. Oysa kendi kendine yardım almak öğrenmenin en temel ilkesi, en azından insanı düşünmeye teşvik ediyor.
Bu sebeple, LibreOffice ve diğer yazılımlarla ilgili yardıma ihtiyacınız olduğunda eğer varsa gömülü yardım içeriğine başvurmaya özen gösterelim. Yardım içeriği genellikle F1 kısayol tuşu veya menü çubuğunda Yardım başlığından erişilebilir durumda sizi bekler.
Çevrimiçi yardım neden önemli?
Çevrimiçi yardım içeriğinin bence en önemli faydası, en temel alışkanlığımız ve ilk danışma merciimiz olan Google aramaları neticesinde LibreOffice kullanıcılarının sorularına yanıt bulabilecekleri sonuçlara ulaşabilecek olmalarıdır. Yüksek sayfa puanı(pagerank) ile kullanıcılar bu sayede birinci elden yardım içeriğinde sorularına karşılık gelebilecek sayfalara ulaşabilecekler.
Yani özetle, Google’a “LibreOffice paragraf girintilemek” yazıldığında karşınıza 1. sırada şu maddemiz gelecek Paragrafları Girintilemek - LibreOffice Help
Ne kadar güzel değil mi 🙂
Çevrimiçi yardımın önemli gördüğüm diğer iki faydası ise;
– Yardım içeriğinden haberdar olmayan kişilere bilgilerin ulaştırılması
– Yardım içerik paketleri sunulmayan veya Türkçe olarak sunulmayan Linux dağıtımlarını kullanan kişilerin de bu içerikten faydalanabilmesi
Bu bir başarı mı?
Kesinlikle bir başarı. LibreOffice’in koskoca yardım içeriğinin çevrimiçi sunulması hem bir gereklilik hem de LibreOffice’in elini güçlendirmekte.
Türkçenin de diğer dillerin yanında yer alıp yardım içeriği yayınına başlaması benim için çok sevindirici oldu. Bu LibreOffice Türkiye Topluluğu’nun büyük bir başarısıdır.
İstatistikler geldikçe ne kadar kişinin bu sayfaları ziyaret ettiğini ve kalma sürelerini gördükçe eminim onca içeriği boşa çevirmediğimiz bir kere daha ispat edilecek. -Bakın yine çevrımdışı yardım içeriğinin kullanılacağından çok ümidim yok, ama yardım içeriğini çevirmiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki içerik çok zengin arkadaşlar, kaçırmayın.
Bu bir başarı ama bir devrim değil elbette. Sadece Türkçe için değil, diğer topyekün bütün yardım sitesi ile ilgili yeni planlar mevcut. Benim de önerilerim oldu bu konuda, sıkıcı bir wikiden biraz öteye gitmek adına, sosyal paylaşım araçlarının entegre edilmesi gibi şeyler önerdim. bakalım yenilenme neleri getirir…
Yeni kitaplar da geldi!
Daha önce TÜBİTAK tarafından hazırlatılan LibreOffice Writer ve Calc kitaplarını duyurmuştuk. LibreOffice için hazırlatılan kitap serisinde iki kitap daha yayınlanmış; Draw ve Impress kitapları. Bu kitapları da TÜBİTAK – Pardus – LibreOffice portalından indirebilirsiniz https://www.pardus.org.tr/web/libre-ofis/belgeler.
Kitapları paylaştığımız forum sayfalarından da paylaşayım:
- TÜBİTAK – LibreOffice Writer Kitabı (Kelime İşlemci)
- TÜBİTAK – LibreOffice Calc Kitabı (Hesap tablosu)
- TÜBİTAK – LibreOffice Impress Kitabı (Sunu)
- TÜBİTAK – LibreOffice Draw Kitabı (Çizim)
Ayrıca diğer belge ve kitaplara belgelendirme(http://tr.libreoffice.org/belgelendirme/)Â ve wiki(http://wiki.libreoffice.org.tr/Ana_sayfa) sayfamızdan erişebilirsiniz.
Mutlu günler.
****************************<>***************************
Bütün çocukların 23 Nisan Bayramını kutluyorum. En çok da işçi çocukların, fakir çocukların ve köylü çocukların bayramını kutluyorum. https://blog.bluzz.net/23-nisan-ozveri-ve-fedakarlik/
****************************<>***************************
Ne mutlu ki Nermin Canik gibi çalışkan bir arkadaşımız var ve bu yıl Belge Özgürlüğü Günü‘nü ülkemizde bu günü tanıtmak için arı gibi dört bir yandan tanıtım çalışmalarını yürütüyor.
Geçtiğimiz yıl ülkemizdeki -bildiğim- tek kutlamayı da organize eden kendisiydi. Bu da kendisinin küresel çapta meşhur olan pastası:
Nermin’in geçen yılki organizasyonla ilgili yazısını buradan okuyabilirsiniz
Bir de Nermin’in bu yılki yaptıklarını şuradan okuyun ve bir de sahip olduğumuz harika internet sitesine bakın. http://belgeozgurlugu.org.tr
Dikkatinizi esas çekmek istediğim nokta, mütevazı bir pastadan başlayarak, bugün Nermin’in sürüklediği bu çalışmalar ile ne kadar ileriye gidildiği, ne kadar çok insana halihazırda sosyal medyadan ulaşıldığı.
Gerçekten çok büyük bir iş başardı Nermin. Kendisine buradan teşekkür ediyorum, takdir etmemek için nasıl bir insan olmak gerekir diye düşünüyorum.
Bazı kişiler çalışkan arkadaşımıza garip şekilde eleştirilerde bulunup canını sıkmışlar…
Her söylenen boş lafa aldırış etseydik, bugün hiç ilerlememiş olurduk. O kadar çok konuşup en kolay işe bile katkı vermeyen insanlar var ki, aldırış etmenin hiçbir gereği yok. Â Tabi boş laf sınırları da bir hayli geniş olunca Nermin’e hiç üzülmemesi gerektiğini buradan da tekrar edeyim.
Tek bir örnek vererek konuyu geçelim;
Zatı muhteşemin biri demiş ki
Pasta kesmek etkinlik mi?
Evet hem de Belge Özgürlüğü Günü için en güzel etkinliklerden biri! Bakınız belge Özgürlüğü keki ile ilgili tarif bile mevcut:
1- Önce DFD güvercini logomuzu döktürüyoruz. Logonun svg kaynağı ->şurada ben buradan sadece .png  küçük resim koyabiliyorum.
2- Sonra yaptığımız kekin üzerine logoyu yerleştiriyoruz.(svg)
Buyrun işte Belge Özgürlüğü Günü en güzel ve mutlu şekilde böyle kutlanır. tatlı tatlı kekler yenir, güzel güzel konuşulur bu gün anılır.
Belge Özgürlüğü Günü elbette dünyanın en önemli günü değil, ama bu günü önemli kılan, Belge Özgürlüğü’nün nasıl göz ardı edildiğidir. Tek amacı belge Özgürlüğü’nün önemli olduğu bilincini yaymak için düzenlenen bu güzel gün, elbette biz özgürlük severler olarak eğlenceli ve mutlu en önemlisi de tatlı şekilde kutlanacaktır. Eğlenebildiğimiz sürece gönüllü şekilde katkı verebiliriz unutmayın. bu sebeple tatlı şeyler ile neşemizi yüksek tutmalıyız.
Unutmayalım ki tatlı yiyip tatlı konuşarak Belge Özgürlüğü Günü harika bir şekilde kutlanır. Hem de en alasından kutlanır!
Tabi unutmadan söyleyeyim, ülkemizden gelen anlamsız olduğunu düşündüğüm olumsuz tepkilerden daha önemlisi, yurt dışından gelen güzel tepkiler. DFD ekibi ve FSFE ekibi teşekkürlerini ve takdirlerini sunarak, ülekmizde Belge özgürlüğü Günü için yapılan etkinlikleri dünya çapında ağlarına duyurdular. https://twitter.com/fsfe ve http://twitter.com/documentfreedom adreslerinden bakabilirsiniz.
Ben işimden dolayı bir kutlamaya katılamayacağım, ama bu yıl bu gün ülkemizde 3 farklı yerdeki etkinlikle kutlanacak:Â http://belgeozgurlugu.org.tr/
Ankara:
1)Â BMO-Belge Özgürlüğü Günü (2013) Buluşması
2) Siemens Ankara ofisinin çalışanları broşürler dağıtarak, sohbet ederek Belge Özgürlüğü Günü’nü kutlayacak.
İstanbul:
1) İstanbul HackerSpace Belge Özgürlüğü Günü’nü Kutluyor
İzmir:
1)Â İzmir-Belge Özgürlüğü Günü (2013) BuluşmasıÂ Â
2) Gönüllü bir ekip Tübitak’ın liselerarası proje yarışmasına katılarak, birçok farklı şehirden katılan öğrenci ve öğretmenlere açık standartlar, açık belge biçimlerinden bahsederek, broşür dağıtarak Belge Özgürlüğü Günü’nü kutlayacak.
Fırsat bulursak belki biz de evde eşimle kendi pastamızı yapar üzerine Belge Özgürlüğü logosunu koyarız. O da bizim evin kutlaması olur 🙂
Şimdi bunca yazdıktan sonra, “Nedir arkadaşım bu Belge Özgürlüğü onu demedin, önce bir deseydin, de hele…” diyen arkadaşlara hak vererek, onlardan sadece 5 dakikalarını ayırarak;
– Harika olduğunu düşündüğüm Belge Özgürlüğü Sunumu:
-Â Belge Özgürlüğü Günü-İzlem Gözükeleş (Bilim ve Gelecek)
Yazılarını okumalarını öneririm. Hiç sıkıcı değil, özellikle sunum çok eğlenceli ve öğretici.
Daha fazlasını elbette ki http://belgeozgurlugu.org.tr adresinden öğrenebilirsiniz.
Nermin’e bir kez daha çabaları için teşekkür ediyorum ve herkesin Belge özgürlüğü Gününü kutluyorum.
Mutlu Belge Özgürlüğü Günleri.
Geçtiğimiz yıl LibreOffice çeviri işlerine yoğunlaşmıştık. Bu ise LibreOffice’e ülkemizden kod katkısı verecek geliştirici topluluğunun temellerini atmak için uğraşmaya çalışıyoruz. Umuyoruz ki biz de bir gün Brezilya topluluğu gibi güzel işlere imza atarız.
Bu bağlamda bir iletişim kanalı kurmak adına Tükçe özelinde bir e-posta listesi açmış bulunuyoruz.
Listeye üyelik:Â gelistirici+subscribe@tr.libre
Özetlere üyelik:Â gelistirici+subscribe-digest@t
Arşivler:Â http://listarchives.libreoffic
Mail-Archive.com adresi:Â http://www.mail-archive.com/ge
LibreOffice geliştiricisi olmak isteyen tüm genç ve yaşlılarımızı listeye üyeliğe bekleriz.
Unutmayın ki bu topluluğu oluşturmak da ilerletmek de katılımcılarının çalışkanlığına ve ideallerine bağlı.
Listeye attığım ilk mesajı da buradan paylaşmış olayım:
LibreOffice Türkiye topluluğu olarak LibreOffice geliştirici ailesine ülkemizden de geliştiriciler kazandırma çalışmalarımız doğrultusunda açtığımız listemiz tüm camiamıza hayırlı olsun.
Nereden başlayalım diyenler için:
-Â http://tr.libreoffice.org/gelistirici/
-Â https://wiki.documentfoundation.org/Development
-Â http://efegurkan.wordpress.com/2013/03/08/libreoffice-derleme/Şimdilik üyelerimiz;
Efe Gürkan Yalaman -Â https://plus.google.com/115301608275454477024/posts
Güner Kaan Alkım -Â https://plus.google.com/108177275886193685721/posts
Ülgen Sarıkavak- https://plus.google.com/101690728694324775343/postsBu üç genç ve cesur arkadaş Türkiye geliştirici topluluğunu oluşturmak ve LibreOffice’e ilerleyen zamanlarda kod katkısı vermek için kollarını sıvadı. Diliyorum ki bu liste de zengin ve güzel bir iletişim kanalı olarak üretkenliklerine katkıda bulunur.
Bugün 23 Mart 2013 bakalım 1 yıl sonra nereye gelmiş olacağız.
Selamlar, saygılar…
Zeki
Şen şakrak, üretken ve proaktif insanların doldurduğu güzel bir liste olur umarım.
Mutlu günler
Zeki.
Bazı tehlikeleri önceden bilsek de gerçekleşene kadar -ve hatta ucu bize değene kadar- bu tehlikeleri “sanal” sayar ve yüzleşmeyeceğimizi düşünürüz…
Secure Boot bir tehlikeydi ve Secure Boot özelliğine sahip Windows 8’li bilgisayarların raflarda yer almasıyla ülkemiz pazarında da esir bilgisayarları raflara koyarak hayatımıza maalesef girdi.
Secure Boot ne diye hatılatmak gerekirse, Secure Boot Microsoft’un Windows 8 için getirdiği “sözde” bir güvenlik gerekliliği olarak bilgisayar üreticilerine dayatılan bir kısıtlama. Bu kısıtlama ile özel anahtarlara sahip olmayan hiçbir işletim sistemini bilgisayarınıza kurup başlatamayacaksınız. Yani kişisel tercihinize saygı duyulmadan, size sunulanı dayatılanıÂ alabileceksiniz. Özgür yazılım kuramayacaksınız! Tüketici tercihlerini geride bıraktım, hapisane dayatmasından farksız bir durum.
Bilgisayarlarınız sizindir ve bilgisaranıza ne dilerseniz onu kurma hakkınız vardır!
Bu sepeple secure boot’a karşı özgür ayzılım Vakfı 2011 yılında bir imza kampanyası başlatmıştı (henüz imzalamadıysanız mutlaka imzalayın), Özgür Ilgın günlüğünde yer vermişti biz de Özgürlükİçin ve Pardus-Linux.org‘da haber yapmıştık. Ayrıca ben de İmzalamayan bizden değildir demiştim.
Geçtiğimiz gün Google+’da Necmettin Betiger’in günlüğünde yazdığı “Windows 8 Güzel mi?” başlıklı yazısını gördüm ve okudum. Burada aldığı dizüstü bilgisayara “Kubuntu” kuramadığından bahsediyordur.
Bunu duyunca “Eyvah!” dedim, sanırım tehlike ile o an yüzleşmiştim ve artık o gerçekti. Benim de bir dizüstü bilgisayar almaya ihtiyacım var ve mağaza raflarındaki bilgisayarlar artık benim için alınamaz durumdalar.
Hadi ben seçici olacağım ve piyasadaki Secur Boot özelliği olmayan daha eski bir modeli bulmaya çalışacağım. Peki ya yarın?
Bilgisayarlarını özgür yazılımla tanıştıracak insanlar bunu maalesef gerçekleştiremeyecek.
Düşünsenize, bilgisayarınız var ve siz Linux/BSD veya başka bir işletim sistemi kuramıyorsunuz, sizi birileri kısıtlamış;
- Kısıtlama sebebi: Güvenlik.
- Bu kısıtlamayı yapan: Dünyanın en çok güvenlik zaafiyetine sahip işletim sistemini üreten şirket.
- Kısıtladıkları ise: En güvenli işletim sistemleri.
- Bu kısıtlama ne sağlıyor: Piyasada tekel gücü
Sizce bu mantıklı mı?
-Bazı dağıtımlar Microsoft ve diğer sayısal imza şirketleri ile çözümlere gitmekte- fakat bu kabul edilebilir değil. Hiçbir kimse bu şekilde bir kilit sahibi olmamalı.
Bu saatten sonra ne yapılabilir ki diye karamsarlığa kapılmadan, ne yapabileceğimizi düşünmek lazım. Secure Boot’un çok uzun süre böyle bir hegemonyayı sürdürebileceğini sanmıyorum. Bir şekilde çözülecek, fakat en önemlisi bu işin yasal olarak; tüketicilere haksızlık ve haksız rekabet olarak değerlendirilmesi ve bir daha böyle bir şeyi dayatmaya kalkışılmamasını sağlamak diye düşünüyorum.
Avrupa Komisyonu’nun rekabet davası sebebiyle Microsoft’a kestiği rekor ceza gibi Secure Boot’a karşı da bir ceza gelebilir diye umuyorum.
Ülkemizde de bu özelliğe karşı bir hukuksal girişim veya yasal bir düzenleme olsa keşke. Ben yine de fırsat bulduğumda, dilim döndüğünce bu Secure Boot hakkında, Rekabet Kurumu‘na ve diğer mercilere yazılı şikayette bulunacağım. Size de öneririm.
Mutlu günler.