Sanırım bu yazacağım yazı Hibrit PDF ile ilgili ilk Türkçe tanıtım yazısı olacak, o sebeple cehaletimi ilk elden ortaya koyacak kadar da cesur olmak durumundayım…
En basit tarifle, Hibrit PDF, oluşturduğunuz metin belgesi, hesap tablosu, sunum, çizim, matematik formülü, html belgelerini hem PDF olarak açmanıza hem de bu PDF dosyalarını LibreOffice ile açıp düzenlemenize imkan veren müthiş kullanışlı bir özelliktir özetle hem PDF hem de düzenlenebilir belgedir!
PDF dosya biçimi günlük hayatta en çok tercih edilen dosya biçimlerinden biri, tercih sebeplerinin başında ise, kendini muhafaza etmesi ve farklı okuyucu ve platformlarda dahi biçimlendirmesini koruyarak kendisini olduğu gibi göstermesi.
PDF’nin belge değişiminde bu kadar çok tercih edilmesinin yanında, kendini koruması sebebiyle ikinci bir elde düzenlemeye imkan tanımaması çoğu durumda kısıtlayıcı bir engel olarak karşımıza çıkmakta.
Mevcut bir PDF’nin dolaşımda düzenlenmesi için bildiğim seçenekler; -Â LibreOffice Draw – PDF içe aktarım ve düzenleme – PDF içe aktarma PDF dönüştürücü yazılımlar: (Adobe Acrobat ailesinin yetkin sürümleri; XI gibi, Abby Fine Reader vb)
Her ne kadar bu yöntemler makul ve işgörür gibi görünse de, hiçbiri size PDF dosyasını doğrudan kelime işlemciniz veya hesap tablonuz üzerinde düzenlemeye imkan tanımamakta. Ha derseniz, kardeşim düzenliyoruz işte, ne farkı var. Şöyle diyeyim, en önemlisi bu dönüştürücüler metinleri düzgün okuyamayabilir, Türkçe karakterlerde sorun olabilir, yapısal olarak da özgün belgenin biçemlerini, dipnotlarını, çapraz başvurularını, başlık hiyerarşisini ve içindekiler tablosu, kaynakça ve dizini gibi yapıları göz ardı edip çok basit şekilde belge rötuşundan ilerisini düşünmüyorsunuz demektir. Bu çözümlerde belge düzeni bozulacak, şekilde kaymalar olacak, tablolar okunmayacak vs vs… Belgeyi düzenlemek ile belge düzenini toparlamak size çok vakit kaybettirecektir.
Bu bugün ihtiyacınızı giderse de, yarın daha iyi çalışma araçlarına ve ihtiyaç duyacaksınız. İşte tam burada devreye giriyor LibreOffice ve Hibrit PDF düzenleme özelliği.
Hibrit PDF Nedir?
Hibrit PDF, basitçe PDF dosyasının içerisine ODF dosya biçiminin gömülmesidir, yani bir PDF dosyası oluştururken aynı zamanda içerisinde mevcut Açık Belge Biçimindeki dosyanızı gömmektesiniz. Bu sayede oluşturduğunuz PDF dosyası, PDF okuyucuda normal bir PDF gibi açılmaktayken, paralelinde aynı dosyayı LibreOffice Writer, Calc, Impress ve Draw bileşenlerinde normal şekilde tıpkı PDF’de göründüğü/olduğu düzende ve biçimlendirmede normal bir metin belgesi olarak açıp düzenlemeye imkan vermektedir.
Açık Belge biçimi(OpenDocument Fortmat)’ın gücünü PDF ile birleştirebilmesi, ODF’nin OOXML’e attığı bir güzel fol olarak da görülebilir. Bu özellik kelimeyle; Harika!
Hibrit PDF Nasıl Oluşturulur, Nasıl Kullanılır?
Hibrit PDF oluşturmak LibreOffice ile gerçekten çok kolay ve zahmetsizdir. Hibrit PDF oluşturmak için tek yapmanız gereken, araç çubuğundaki PDF Olarak Dışa Aktar simgesini kullanmak yerine, PDF dışa aktarma işlemini;
Dosya -> PDF Olarak Dışa Aktar
yolunda açılan PDF seçenekleri iletişim penceresinde “Gömülü Açık belge dosyası” seçeneğini aktif ederek “Dışa Aktar” düğmesine basmak. Bu şekilde oluşturacağınız PDF dosyaları Hibrit PDF dosyaları olacaktır. Oluşturduğunuz Hibrit PDF dosyalarını PDF okuyucunuz ile rahatça açabilirsiniz.
PDF dosyasını tekrar düzenlemek için ise, tek yapmanız gereken, bu dosyayı dilediğiniz LibreOffice bileşeniyle açmak. Bunu dosyaya sağ tıklayarak “Birlikte Aç” yolu ile dilediğiniz LibreOffice bileşimini seçebileceğiniz gibi, dosyaları LibreOffice uygulamasından “Dosya->Aç” yolu ile de açabilirsiniz.
Birlikte Deneyelim
Ben örnek olması için basitçe bir belge oluşturdum. Vikipedideki Mars maddesini alıp LibreOffice Writer’a kopyaladım.
——————————>Fazladan ipucu<——————————
Bu örneği vermemin sebebi aslında bir ipucu daha vermek istemem. İnternet sayfalarındaki içeriği alıp LibreOffice’e kopyaladığımızda, resimler kaynak dosyadan bağlantı olarak alınmakta, bu resimleri belge içine dahil etmek ve internet bağlantısı gereksinimini ortadan kaldırmak için;
Düzenle -> Bağlantılar yolunda bağlantıların listelendiği kutuda “Ctrl+A” ile bütün bağlantıları seçtikten sonra “Bağlantıyı sonlandır” düğmesine tıklamak.
——————————><——————————
Konuya dönersek, oluşturduğum bu belgeyi “Dosya -> PDF Olarak Dışa Aktar” yolunu takip ederek açılan PDF Seçenekleri iletişim penceresinde “Gömülü Açık belge dosyası” seçeneğini aktif ederek “Dışa Aktar” düğmesine basarak dışa aktarayım.
İşte size oluşturduğum PDF belgesi:
Aynı belgeyi, sağ tıklayarak LibreOffice Writer veya LibreOffice Writer ile “Dosya->Aç” yolu ile açtığımda buyurunuz düzenlenebilir bir PDF dosyası, hem de tıpatıp aynısı:
PDF belgesinin LibreOffice Writer ile açılmış hali:
Bu özellik sayesinde, oluşturduğumuz PDF dosyaları üzerinde başkaları ile daha kolay birlikte çalışabiliriz, önce metin belgesi kaydetmek, sonra dışa aktarma tekrarından kurtularak tek bir belge üzerinden çalışmalarımızı yürütebiliriz.
Hem PDF hem metin belgesi bir arada!
Bireysel kullanımı bir kenara bıraktığımızda, kurumunuzda/şirketinizde neler yapabileceğinizi siz düşünün 🙂
Gerek LibreOffice Draw ile hem metin tabanlı hem de görüntü olarak taranmış PDF’leri içe aktarmak ve düzenlemek, gerekse Hibrit PDF özelliği ile harika şekilde PDF dosyaları üzerinde metin belgesi olarak çalışabilmek, LibreOffice’i bilgisayarınızda mutlaka bulunması gereken bir yazılım haline getirmekte.
Unutmadan tekrar hatırlatayım, bu özelliği sadece metin belgelerinde değil, hesap tabloları, sunumlar ve çizim dosyalarında da kullanabilirsiniz.
LibreOffice’i sisteminize kurmanız şiddetle tavsiye olunur, şayet iş yerinizde LibreOffice kurmanıza izin verilmiyorsa, bu faydalarını anlatın ve şirketinizde hem bu işi yapan ücretli yazılımlara para ödemek yerine LibreOffice’i kurmanın tasarruf sağlayacağını ve LibreOffice’in yeteneklerinden herkesin faydalanacağını söyleyin. Yine mi olmadı, o zaman siz kendi kullanımınız için “Taşınabilir LibreOffice“i USB belleğinize veya sabit diskinizdeki bir klasöre kurun, faydalarından mahrum kalmayarak işinizi kolaylaştırın.
Unutmadan şurada da Hibrit PDF’ler ile ilgili Simon Phipps tarafından hazırlanmış güzel bir video anlatım mevcut:
LibreOffice ile düzenlenebilir Hibrit PDF dosyalar oluşturmak:
Mutlu günler.
Not: Bu özellikler için gerekli olan PDF İçe Aktar eklentisi Windows kurulumu ile birlikte varsayılan olarak gelmektedir. Birçok Linux dağıtımı için hazırlanan LibreOffice paketlerine dahil edilerek gelmektedir, bu eklenti sizde kurulu değilse, paket yöneticinizden veya bu adresten indirip kurabilirsiniz.
TDF gezegeninde 2013 için hazırlanmış bir LibreOffice takvimi gördüm. Kaynak çizim dosyasının da verilmesinin güzelliğiyle Türkçeye çevirdim. Özgün takvim hafta numaralı ve hafta numarasız olarak iki farklı şekilde hazırlanmış. Ben daha işlevsel olduğundan hafta numaralı olanı çevirdim.
Takvimin kurulum talimatı çok kolay. Aşağıdaki bağlantılardan PDF veya ODG çizim dosyasını indirdikten sonra;
Takvimi kağıda, kart kağıdına veya kartona yazdırın. (Kağıda yazdırıp kartona da yapıştırabilirsiniz.)
İşaretli yerlerden katlayın
Üçgen bir form oluşturmak için alt ve üst kısımları bantla yapıştırın.
Keyifle bakın!
Ee malum kaynak çizim dosyası ve lisansı imkan verdiğinden*, dilerseniz bu çalışma üzerine değişiklik yapabilir ve kendi takviminizi oluşturabilirsiniz. Mesela boş alanlara sevdiklerinizin resmini koyabilirsiniz 🙂
Gökçen Eraslan Pardus projesinde 4 yıl özverili şekilde çalışmış ve etkileştiğim kadarıyla kibar, yardımsever ve ilgili birisiydi. KDE ve OpenOffice.org/LibreOffice paketleriyle de ilgilenmekteydi…
Başlığa dönersek, Gökçen Eraslan LibreOffice projesinin Google Summer of Code 2012 için seçilen öğrencilerinden biri olmuş ve “LibreOffice’in PDF dışa aktarma özelliğine sayısal imza desteği kazandırılması için çalışacakmış. Kendisinin gezegene düşen yazısı şu adreste: http://blog.yeredusuncedernegi.com/category/english/2012-05-14/gsoc-introduction-and-pdf
Bu haberi kısa bir sosyal paylaşım ile sınırlı tutmak doğrusu haksızlık olurdu 🙂
Daha önceki bir günlük yazımda LibreOffice‘in kod geliştirme kısmında Türkiye’den katkı yapan gönüllülerin olmadığından dert yakınmış ve sadece Gökçen Eraslan ve Görkem Çetin’in kod katkısı verenler listesinde adlarının geçtiğini belirtmiştim.
Doğrusu, Gökçen Eraslan’ın adını TDF gezegeninde görmek, LibreOffice’e aktif katkı verecek olması ve PDF dışa aktarımlarında sayısal imza gibi önemli bir özellik üzerinde çalışacak olması beni çok mutlu etti. Kendisinin bu işi başarıyla tamamlayacağını düşünüyorum.
PDF’leri sayısal imzalamak nedir neden önemli dersek, bildiğim kadarıyla kısaca anlatayım.
PDF’leri sayısal olarak imzalamak, özellikle kurumsal kullanıcılar ve KAMU için çok önemli bir özellik. Bu özellik sayesinde, LibreOffice üzerinde ürettiğiniz bir belge(fatura, bildirim, yazı aklınıza ne gelirse) PDF biçiminde dışa aktarılırken, bir sayısal imza sağlayıcı tarafından sağlanan geçerli sertifikalarla sayısal olarak imzalanmış olacak. Yani daha kolay şekilde LibreOffice ile e-imzalı PDF’ler üretilebilecek.
Sayısal imzalı PDF’ler günlük hayatımızda yavaş yavaş artmakta. Mesela özel hayatımda bir örnek, e-faturaların birçoğu artık sayısal olarak imzalı PDF dosyaları olarak gelmekte. İşyerinde ise ellerimize sayısal olarak imzalanmış(e-imza daha mı kolay söyleniyor) belgeler gelmekte. Bunun yanı sıra gözlemim şu ki, kurum içi yazışmalarda sayısal imzaların kullanımının daha hızlı şekilde artmakta olduğu. Bu sayede kurum içi imza, getir götür işleri de epeyce azalmakta.
Gökçen hocam başarırsa, ki eminim çok iyi bir iş çıkaracaktır, bugün LibreOffice’e geçen bir kuruluş bu sayede; kağıt ve posta gecikmelerinden kurtulmak ve güveniliği de eski çağdan kalma sorgulama yöntemlerine (telefon teyiti, imza sirküsü(kamuda yoktur), imza onay yazısı(bunu vermekten nefret ediyorum) bırakmamak için ihtiyacı olan çözümü, yanisayısal imzalı PDF belgeleri, LibreOffice üzerinde, başka bir yazılıma gerek duymadan özgürce oluşturabilecek.
LibreOffice’e Türkiye’den aktif katkı verilecek olması, hele böylesine önemli bir özellik üzerinde çalışılacak olması beni çok mutlu etti. Umarım Gökçen hocam diğerlerine örnek olur ve günden güne büyüyen LibreOffice katkıcılarına Türkiye’den de katılımlar artar.
Yüksek Lisans tezimi Pardus üzerinde tamamen özgür yazılımlar kullanarak yazmıştım. Tezimin hikayesini Özgürlükİçin E-Dergi’nin 34. sayısı için kaleme almıştım.Â
Birilerine faydası dokunur diye -en azından arama motorları ve paylaşım kolaylığı açısından- günlüğüme de aktarmak istedim. Belki bu sayede özgür yazılımla üretmek isteyen birkaç kişiye daha ulaşmış olurum…
Tıpkı başka bir Dünya’nın mümkün olduğu gibi, özgür yazılımla da üretmek mümkün! Hem de tahmin etmeyeceğiniz kadar kolay ve nitelikli şekilde…
Bir Tezin Hikayesi
Pardus, kişisel kullanımın dışında, kişisel üretim için de barındırdığı özgür üretim araçları ile bu gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta oldukça başarılı bir GNU/Linux dağıtımı. Bundan yaklaşık 4 yıl önce, 2007 yılında, Yüksek Lisans eğitimine başladım. İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığım lisans eğitimimden sonra, yüksek lisans eğitimi için de tercihim yine okulum oldu. Avrupa Birliği Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başladıktan birkaç ay sonra Pardus ile tanıştım.
Aslında özgür yazılımla tanışmam ve özgür yazılım kullanma isteğim, biraz daha geriye gidiyor. Lisans eğitimim sırasında Firefox ve OpenOffice.org kullanmaya başlamıştım. Öğrencilik, ekonomik koşullar ve genel kabul görmüş “korsan yazılım†kültürü, bilgisayarımın işletim sistemi ve ofis yazılımı tercihimi, zoraki ve bilinçsiz bir şekilde, korsan yazılımdan yana kullanmaya itmişti. Lisansın son yılında tanıştığım OpenOffice.org, benim için bir dönüm noktası oldu. Okulda verilen ödevleri yaparken, emeğimi korsan bir yazılım üzerine dökmek beni içten içe rahatsız etmeye başlamıştı. Emek veriyordum, fakat bu emeği ortaya döktüğüm yazılımı kullanarak emek hırsızlığı yapıyordum ayrıca. Özgür değildim ve bu nedenle yaptığım çalışmalarda bu beni rahatsız ediyordu. OpenOffice.org ile tanıştığımda, Windows işletim sistemi üzerinde kullansam da, biraz rahatlamıştım ve çok daha rahat çalışabiliyordum. Lisansta çok ödevim olmasa da, yüksek lisansın başlangıcında bütün çalışmalarımı OpenOffice.org üzerinde yapmaya başlamıştım.
Aynı yıl Pardus 2007 yavaş yavaş tanınmaya başlamıştı. Birkaç forumda Pardus hakkında birkaç yazı okumuştum, ama denemeye pek cesaret edememiştim doğrusu. Bilgisayarımda Linux kullanabilmek aslında çok daha gerilerden gelen bir fantazimdi. Fakat o zamana kadar bilgisayar dergilerinden gördüğüm kadarıyla, konsol komutları sabit disk biçimlendirme işlemleri ve metin tabanlı kurulum beni çok ürkütmüştü. Pardus hakkında biraz okuyunca, Pardus’un getirdiği kolaylıklar ve son kullanıcı hedefi ve en önemlisi Türkiye’de geliştiriliyor oluşu beni cesaretlendirdi.
Pardus ile tanıştıktan sonra kısa süre içerisinde Pardus’a alıştım. Halihazırda tanışmış olduğum özgür ofis yazılımı OpenOffice.org ile araştırmalarımı, ödevlerimi halletmeye başladım. Özgür ofis yazılımının yanında, esas olarak kullandığım işletim sisteminin de özgür olması ile yukarıda bahsettiğim rahatsızlık duygusu ve kısıtlanmışlık hissi kayboldu. Özgür bir platformda çalışıyor olmak, insanlığın ortak emeği ile sanki bana kişisel olarak bir şeyler üretmem için sunulmuş bir fırsat gidiydi. Çok rahatlamıştım ve üretme hevesim çok fazlaydı. Şimdi bile özgür yazılımın kişisel üretim için sunduğu imkanları görünce aynı hisse ve şevke kapılıyorum. Sanki birileri bana sistem burada, araç burada, sen yeter ki üret diyor. Daha açıklayıcı olmak gerekirse, Mahmut Tuncer’in dile getirdiği gibi, şeker var, un var, yağ var ne duruyorsun yaklaşımı diyebiliriz.
Temel sisteme ve üretim araçlarına “özgürce†ve bir bedel olmadan sahip olduktan sonra, bu temelde kendi adıma bir şeyler yapmak bana haz vermeye başlamıştı. Bunların farkına vardığımda ise kendi kendime “Yüksek Lisans tezimi tamamen Pardus üzerinde yazabilir miyim acaba, nasıl olur ki?†diye sormaya başladım. Bu soruma “Evet, bunu yapabilirim, ben özgür bir işletim sistemi üzerinde Tezimi özgürce yazabilirim, insanlığın ortak bilgi birikimi bu imkanları bana sunduktan sonra ben neden özgür bir tez yazamayayım ki?†cevabını vermem uzun sürmedi. Ders yılı boyunca ödevlerimi ve çok olmasa da araştırma çalışmalarımı Pardus üzerinde sürdürdüm.
Ders yılını tamamlamamım ardından, malum ülkemizin işsizlik sorunu, ve diğer özel nedenler dolayısıyla yüksek lisans eğitimimin ilk tez yılını boş geçtim diyebilirim. Zaten lisans eğitimim de de benzer nedenlerle çok iyi bir öğrencilik dönemi geçirememiştim. Tez konumu belirlemem ve en önemlisi bu konuda çalışmaya başlamam bir hayli sürdü. İş bulmamın ardından, ekonomik olarak güvenceye kavuşmam, bu sayede evlenerek hayatımı sevdiğim insanla birleştirmeme vesile oldu. Bu gelişmeler, ülkemizde bir lüks olarak algılanan yüksek lisans eğitimini tamamlamak için bana güç verdi.
Tez Yazmaya Başlamak…
İlk bölümde anlattığım hikaye kısımının ardından konunun özüne dönelim… Bir akademik çalışma olan yüksek lisans tezi; belirli şekil şartlarına sahip, akademik ölçüler ve gereklilikler doğrultusunda hazırlanması mecbur olan yazılı çalışmalardır. Tezinizi daktiloda yazabileceğiniz gibi, modern teknolojiyi kullanarak bilgisayar üzerinde de yazabilirsiniz. Ben modern bir üretim seçeneği olan bilgisayarı seçtim.
Bilgisayar üzerinde bir tez yazmanız için temelde bir kelime işlemciye ihtiyaç duyarsınız. Bu kelime işlemci gelişmiş bir kelime işlemci olabileceği gibi konsol tabanlı bir metin editörü de olabilir. Bu konuda Pardus üzerinde alternatiflerini şunlar olabilir:
Basit metin editörü(ör. konsol tabanlı, Kwrite, Gedit vb)
Bu seçeneklerden üçüncüsü olan LaTex konusuna kısaca değinmek gerekirse; LaTeX akademik çalışmalar için oluşturulmuş bir belge hazırlama sistemidir. Genelikle fen bilimleri ve matematik alanında kullanılsa da sosyal bilimler alanında da yoğun olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde de birçok üniversite bu alanlarda çalışmaların LaTeX üzerinde yapılamasını tavsiye emekte ve bunun için yönerge ve rehberler yayınlamaktadırlar. Latex akademik çalışmaların dışında, kitap ve diğer çeşitli belgeleri yazmak için de kullanılmaktadır. LaTeX belgelerinin kağıt ortamında en iyi çıktıyı verdiğinin de altını çizmeyi ihmal etmeyeyim. LaTeX konusunda daha fazla bilgi için ilgilenen arkadaşlar Google, PardusWİki ve Özgürlükİçin.com’da arama kutucuğuna LaTeX yazıp detaylı bilgi edinebilirler.
Benim bu seçenekler arasındaki tercihim Kelime İşlemci’den yana oldu. Bu seçimi yapmamın nedeni ise o güne kadar az çok hakim olduğum bir yazılım olması ve bu yazılımların diğer seçeneklere göre bana daha kolay kullanılabilir gelmesiydi. Bu karar basit gibi görünse de, özellikle LaTeX ile kıyaslanınca zor bir karardı.
Yardımcı yazılımlar…
Tezimi yazacağım platforma karar verdikten sonra işler benim için biraz daha kolaylaşmıştı. Bundan sonra sıra tez çalışmam için ihtiyacım olan yardımcı yazılımları belirlemekteydi.
Tezim için temel oluşturabilmek için birçok makale ve kitap okumam gerekiyordu. Bu makale ve kitaplar basılı ortamda olduğu gibi elektronik ortamda da bulunmaktaydı. Elektronik ortamda bulunan kitap ve makaleler genellikle PDF ve ofis dokümanı biçimindeydi. Ofis dokümanlarının üzerinde çalışmak kolaydı, fakat PDF biçimindeki belgelerde çalışmak o kadar kolay değildi.
Bildiğiniz gibi PDF biçimindeki dosyalar, ya metin halindedir ya da salt görüntü halindedir. Metin halindeki PDF belgelerininden metini seçebilir ve ofis belgelerine aktararak üzerlerinde çalışabilir not alabilirsiniz. Fakat görüntü halindeki PDF dosyaları üzerinde çalışmak hiç kolay değildir. Windows platformunda bu dosyaları okumak için kullandığınız Adobe Reader yazılımı ile bu dosyaları sadece görüntüleyebilirsiniz. Oysa Pardus üzerinde gelen belge görüntüleyici Okular size bu belgeler üzerinde çalışmak için mükemmel araçlar sunmakta.
Okular’ın size sunduğu en önemli özellikleri, PDF dosyaları içerisinde yer imleri koymak, önemli yerlerin altını çizmek, buraları serbest biçimde işaretlemek ve not almak olarak sayabilirim. Salt görüntü halindeki PDF dosyaları üzerinde not alabilmek, ve çalıştığınız bütün PDF dosyaları üzerinde aldığınız notları ve yer imlerini tek pencereden görebilmek, bu notlara hızlıca ulaşabilmek mükemmel bir şey! Okular ile bir PDF dosyası açın ve F6 tuşuna basarak neler yapabileceğinizi kendi gözleriniz ile görün derim!
Ben Okular belge görüntüleyicisinin yanında, Okular’a göre çok daha hızlı olan bir belge görüntüleyici olan Evince yazılımını aslında daha fazla kullandım. Okular nedense birkaç belge ile aynı anda çalışırken, özellikle görsel olarak zengin belgelerde performans düşüklüğü yaratıyor. Evince ile PDF dosyalarını çok daha hızlı ve kolay görüntüleyebiliyorsunuz.
Belge görüntülemenin dışında, çok önemli bir ihtiyaç ise not tutmak. Pardus üzerinde gelen masaüstü notları çok işe yarıyor. Notlarınızı daha organize olarak tutmak isterseniz, Basket yazılımı tam sizlik. Bir diğer alternatif ise notlarınızı bir ofis belgesinde tutmak. Ben bu üç yöntemi de kullandım. Hızlı notlar için KNotes masaüstü notlarını, planlama için Basket’i ve kontrol için ise ofis belgelerini not tutmak için kullandım.
Biraz ileri teknoloji…
Belge yazmak, görüntülemek, not almak temel düzeydeki yazılımlar ile başarılabilecek işlerdi. Ama araştırma sürecini daha hızlandırmak için biraz ileri teknolojiye ihtiyaç duymaktaydım. Bilgisayarımdaki kayıtlı tüm belgelerin içine tek tek girmek, sayfalarca belge arasında bir kavramı aramak, bu işin nasıl olacağı doğrusu kafamda bir soru işaretiydi. Google’de arama yapmak bildiğiniz gibi bilgisayar yerelinde arama yapmaktan çok daha kolaydı. Ama benim bilgisayarımda topladığım belgelerin içeriğinde de arama yapabilmem gerekirdi.
Bu noktada devreye ileri teknoloji ürünü olan Nepomuk ve Strigi servisi girdi. Belgelerimi tuttuğum dizini Nepomuk ve Strigi servisine indekslettirdim. Nepomuk sayesinde bu dosyalara etiketler koydum, işime ne kadar yaradığına göre ise dosyaları 5 yıldız üzerinden oyladım. En önemli kısım olan dosya içeriğinde arama işlemini ise Strigi ile hallettim. Dolphin’de arama kutucuğuna aramak istediğim kelimeyi yazdığımda bu dosya adında ve içeriğinde o kelimeyi içeren bütün belgeler karşıma çıktı. Bu sayede araştırma sürecim çok hızlandı. Onlarca dosya ve binlerce sayfa arasından bir kelimeyi, bir terimi daha kolay olamazdı doğrusu.
Zotero, Çok Büyük İhtiyaç!
Tezlerin şekil şartlarına tabi olduğunu belirtmiştim. Bu şartlardan en önemlisi ise tezlerde kullanılan dipnotlar ve kaynakça kısımlarının bulunması. Tezi yazarken yararlandığınız onlarca kaynağı doğru şekilde belirtmelisiniz ve doğru biçimde tezinizde yer vermelisiniz.
Tez yazarken kullandığım OpenOffice.org(ve daha sonra LibreOffice yazılımı), dipnot ve kaynakça konusunda kendi iç araçlarına sahipti. Bu araçlar maalesef tıpkı Microsoft Office Word yazılımındaki gibi bu alanlarda zayıftı. Öntanımlı olarak gelen dipnot ve kaynakça biçimlendirmesi kişiselleştiremiyor ve toplu hale kontrol edilemiyordu, aynı zamanda geriye dönüp bu girdileri düzenlemek ise hiç kolay değildi. Basit olarak zamanınız var ise manuel dipnot girişi ve kaynakça oluşturabilirsiniz. Bunun yanı sıra çevrimiçi hizmetleri kullanarak bu ihtiyacınızı giderebilirsiniz.
Maalesef bu yöntemlerin hiçbiri bana makul gelmedi. Bu konuda araştırma yaparken, belki de tezim için en önemli araç olan Zotero ile karşılaştım.
Zotero, akademik alanda çalışan insanlar için bulunmaz bir nimet! Sundukları ile sizi çok büyük sıkıntılardan kurtaran mükemmel bir uygulama.
Zotero temelde bir Firefox uygulaması. Ofis yazılımız ile iletişim kurup bilgisayarınızdaki veya internette gezinirken karşılaştığınız bir eseri kütüphanenize almanızı, akademik biçemde olarak kaynak gösterebilmeniz için gerekli bilgileri kolayca girerek bu kaynakları elinizin altında tutabileceğiniz bir uygulama. Zotero sadece bununla sınırlı kalmayarak, araştırma yapanlar, kitap, belge, kılavuz yazanlar için bulunmaz nimetler sunuyor. Zotero ile araştırma yapmak, kaynak toplamak ve kütüphane oluşturmak çok kolay.
Zotero’nun sunduğu imkanlar bununla da sınırlı kalmıyor. Sunduğu ücretsiz üyelik servisi ile, kütüphanenizi, notlarınızı ve dosyalarınızı(100MB’a kadar ücretsiz) Zotero sunucusu ile eşleştirebiliyorsunuz. Bu sayede tez çalışmalarınıza internete bağlı olan herhangi bir bilgisayardan da devam edebiliyorsunuz. Bu servisin sağladığı en önemli özellik ise, veri güvenliği. Düşünsenize, çalışmanızda kullanmak için yaklaşık 100 eserlik bir kütüphane oluşturdunuz, hepsinin eser adından tutun, basım yılı, yayınevi çevirmeni gibi gerekli bilgilerini yazdınız. Ya bilgisayarınıza bir şey olursa, ya bunca veri ve veri bilginiz giderse, ya bilgisayarınız çalınırsa? Zotero, sizin için bu senkronizasyonu otomatik olarak yaparak sizi büyük bir sıkıntıdan kurtarıyor.
Zotero’yu kısaca tanıttıktan sonra, Zotero’yu Pardus üzeridne nasıl kullanılacağına değineyim. Zotero dediğim gibi bir Firefox eklentisi, Zotero’yu kendis sitesinde kolayca indirip yükleyebilirsiniz. Zotero’yu Firafox’a kurduktan sonra, yapılaması gereken önemli bir iş kalıyor. Zotero ve Kelime İşlemci’yi birbirine bağlamak. Bunun için, Zotero’nun kendi sitesinden kelime işlemciniz için uygun eklentiyi bulup kuruyorsunuz (http://www.zotero.org/support/word_processor_plugin_installation) Pardus 2011 için Zotero 2.1 ve Zotero 2.1 için OpenOffice.org/LibreOffice eklentisini seçebilirsiniz. Bu eklentileri kurduktan Firefox yeniden başlayacak ve yeni bir pencerede Zotero yapılandırma ekranı ile karşılaşacaksınız. Hiçbir ekstra ayar yapmadan “İleri†düğmesine tıklayarak kurulumu tamamlayabilirsiniz. LibreOffice programını açtığınızda araçlar çubuğunuzda Zotero araç çubuğunu göreceksiniz. Pardus 2009 üzerinde nasıl kurulum yapılacağı konusunda ise PardusWiki’deki Zotero maddesine bakabilirsiniz.
Zotero araç çubuğunu, çok basit bir kullanıma sahip. Sadece 7 tane düğmeye sahip bu düğmeler sırasıyla; Başvuru(Dipnot) ekle, Başvuru(Dipnot) Düzenle, Kaynakça(Bibliyografya) ekle, Kaynakça(Bibliyografya) düzenle, Yenile ve Zotero alan kodunu temizle. Daha kolay bir menü olamazdı doğrusu… Eser Bilgilerinizi Firefox üzerinde oluşturun, internette gezerken eser toplayın, tek tıkla bunları dipnot olarak ekleyin, tek tıkla kaynakça oluşturun, tek tıkla bütün belgelerinizi güncelleyin.
Bir belgede Zotero düğmelerine ilk kez tıkladığınızda size belgenizde hangi dipnot ve kaynakça sitili kullanmak istediğinizi soracaktır. Öntanımlı olarak dünyada yayıgın olarak kullanılan Modern Language Association, Harvard Reference Format, American Sociological Association, Chicago Manual of Style gibi birçok biçim karşınıza çıkmakta. Eğer okulunuz bu biçemleri öneriyorsa listeden seçip hemen atıf yapmaya, dipnot koymaya ve kaynakça oluşturmaya başlayabilirsiniz. Fakat benim okulum gibi okulunuz bu biçemler dışında bir biçem istiyorsa yapabileceğiniz iki şey bulunmakta. Birincisi, Zotero’nun sitesinden ekstra biçimler indirebilirsiniz, binlerce biçim sizin kullanımınız için Zotero Biçim Deposunda(bu adreste http://www.zotero.org/styles ) sizi bekliyor, buradan biçim önizlemelerini de görebiliyorsunuz. Eğer şanslıysanız okulunuzun istediği biçimi buradan tek tıklama ile (“Installâ€) kurabiliyorsunuz. Eğer istediğiniz biçim burada da yoksa Zotero size bir alternatif daha sunuyor. Bu ikinci seçenekte, kendi biçiminizi kendiniz oluşturabiliyorsunuz. Bu ikinci seçenek için Zotero size bu işi nasıl yapacağınız konusunda bir belgeleme sunuyor, belgeleme İngilizce (http://www.zotero.org/support/dev/citation_styles), biraz XML biliyorsanız, diğer stillerden de kopya çekerek kendi stilinizi oluşturabilirsiniz.
Ben, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tez hazırlama yönergesine göre kendi Zotero stilimi kendim oluşturdum. Elimden geldiğince doğru yapmaya çalıştım, bazı yerlerde küçük sıkıntıları olsa da işimi gördü. Bu biçim dosyasını http://bluzz.net/tezim adresi altında bulabilirsiniz.
Zotero konusununda son olarak, Zotero’nun çok güçlü bir araştırma aracı olduğunun altını tekrar çizmek isterim, kendi sitesinden izleyebileceğiniz tanıtım videolarında da görebileceğiniz gibi, çok yetenekli ve zeki bir araç. Basit düzeyde bireysel kullanımın yanı sıra, bir araştırma grubunda çalışıyorsanız, ortaklaşa çalışma ve konusunda da araştırma grupları kurarak veya hazır gruplara katılarak ortak kütüphaneler oluşturup bu kütüphanelerden ve notlarından faydalanabiliyorsunuz. Diğer taraftan Sosyal Paylaşım paralelinde, Zotero kullanan kişileri ve çalıştıkları disiplinleri(bilim dallarını, ilgi alanlarını) görebiliyorsunuz. Örneğin Makine Mühendisliği veya Nöroloji konusunda araştırma yapıyorsanız, yurt dışında sizinle aynı alanda çalışabilen kişileri ile Zotero üzerinden iletişime geçebilir, kaynakça paylaşımında bulunabilirsiniz. Bu da gerçekten bulunmaz bir nimet, özellikle ülkemizde yurt dışındaki kişiler ile irtibata geçmenin zor olduğunu göz önüne alınca, üretimi ve araştırmayı paylaşmak Zotero’nun bize sunduğu çok güzel bir imkan.
Son Söz….
Yukarıda bahsettiğim araçlar özellikle Zotero, tez yazım sürecimi inanılmaz kolaylaştırdı. Zemberek imla denetimi ile tez genelinde yazım denetimi sağladım. OpenOffice.org/LibreOffice Calc ile tablolar, çizelgeler ve grafikler oluşturdum, bunları kolayca Kelime işlemci içerisinde kopyaladım, ve kelime işlemci içerisinde de düzenleyebildim. Bazı ham veri, virgülle ayrılmış veri(CSV)’leri çevirmede Gedit’i kullandım. PDF dosyalarını birleştirmede, kesmede sevgili Fırat Özgül’ün yazmış olduğu Harman yazılımını kullandım. Elbette ara ara yaşadığım sorunlar, hatalar oldu. Sorunları çözmem zor olmadı, hatalar içinse hata kaydı girdim. Hatta bazı iyileştirme önerilerinde de bulundum. Tezimi yazmaya başladığımda OpenOffice.org kullanırken, tezimi yazarken yaşanan gelişmeler neticesinde tezimi, LibreOffice kullanarak bitirdim. Bu süreçte LibreOffice yerelleştirmeleri için çalışmalara katıldım, LibreOffice’in bugün %100 Türkçe bir arayüz ile karşımıza gelmesine katkı verdim, tr.libreoffice.org sitesi için çalışmalarda bulundum.
Tez yazım sürecimde, ne Pardus ne de kullandığım diğer özgür yazılımların hiçbiri beni yarı yolda bırakmadı! OpenOffice.org ara ara çökse de belgelerimi hep kurtardı, LibreOffice’de ise (Knazar değmesin!) henüz çökme yaşamadım. Bu açıdan Pardus ve üzerinde gelen yazılımlarda emekleri geçenlere çok teşekkür ediyorum.
Tezimi tamamen, Pardus üzerinde, başka bir platform veya bir araç kullanmadan yazmak benim hayalimdi. Bunu gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. Pardus’un bir üretim platformu olduğunu sürekli belirtmekteyim. Bilgisayarın sadece internet ve eğlence aracı olmadığını bir üretim aracı olduğunu tekrar belirmek isterim. GNU/Linux’un insanlara sunduğu fırsatlardan yararlanarak benim de kendimce bir ürün ortaya koyabilmem, bunun kabul görmesi beni manevi açıdan çok mutlu etti.
Eğer siz de akademik alanda araştırma yapıyorsanız, bu araştırmalarınızda ve tez çalışmalarınızda Pardus kullanmanızı şiddetle öneririm. Yukarıda bahsettiğim bütün yazılımlar ve size sunduğu ileri teknolojiler ile Pardus araştırma alanında diğer rakiplerinden geride kalmıyor!
Son olarak bu süreçte içimde kalan bir iki husustan bahsedeyim. Birincisi tezimi yazarken kullandığım yazı tipi, tez yönergesine uyun bir seçim yaptım, seçenekler arasından Times New Roman karakterini seçtim, alternatif olarak özgür bir yazıtipi olan Liberation Serif’i seçebilirdim, veya Arial yerine Liberation Sans’da seçimim olabilirdi. Gerek zaman gerekse bu tiplerin döküm alacağım bilgisayarlarda nasıl görüntüleneceğini bilmediğimden bu şekilde yapmak durumunda kaldım. Ama biraz daha zamanım olsaydı, yazıtipini değişik kullanmak isterdim.
İkinci olarak ise, gerek okulumun sitesinde, gerekse YÖK tez bankası ve Tez yönergelerindeki anlatımların tamamı Windows sistemleri üzerinde kullanılacak uygulamalar ile ilgili, biraz zamanım olsaydı bu yönergeleri Linux üzerinde kullanılacak yazılımlar ile değiştirip paylaşmak isterdim. Maalesef bunları yetiştiremedim.
Yapabildiğim şey, modern yazılımlar ve araştırma araçları ile Pardus’u bir araya getirebilmek ve bununla bir Tez ortaya koyabilmek oldu. Bu sayede Pardus’un araştırma alanında da kullanılabileceğini ve diğer sistemlerden hiçbir eksiği olmadığını gösterdiğim düşünüyorum.
Umarım yakın zamanda, Pardus üzerinde hazırlanan diğer tezleri, Pardus üzerinde yazılan kitapları ve eserleri görebiliriz.
Bu yazıya konu olan “Avrupa Birliği’nde Yoksullukla Mücadele ve Türkiye’nin Uyum Sürecindeki Yeni Uygulamalar†konulu tezimin bu yazı ve e-dergi’nin bu sayısına özel sürümünü http://bluzz.net/tezim adresinde bulabilirsiniz.
İnsan hakları halkın bütün sıcak tartışma konularının göbeğinde yer alırken,ve sürekli insan haklarına atıf yapılırken acaba kaç hararetli konuşmacı haklarımızın dayandığı evrensel bildirgeyi okumuştur ?… Okumayanlar okusun diye güzelce pdfledim(OpenOffice.org). Komik olan kısmı ise internette bu metni bulmak düşündüğüm kadar kolay olmadı. Demek ki gerçekten insan haklarından bi haber yaşıyoruz,ironik ama yanasımalar böyle.
Buradan İnsan hakları Evrensel Beyannamesini indirebilirsiniz.
Gelelim Konumuza, yoksullula mücadeleyi beyannamenin hangi maddelerine dayandırabilirim diye düşündüm,işte yoksul olmama hakkımızı barındıran maddeler:
Madde : 1 Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Madde : 3 Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.
Madde : 4 Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır.
Madde : 23
1- Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, âdil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
2- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit çalışma karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
3- Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalariyle de tamamlanan âdil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
4- Herkesin, menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
Madde – 25
1- Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.
2- Analık ve çocukluk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Madde : 26
1- Her şahsın eğitime hakkı vardır. Eğitim parasızdır, hiç olmazsa ilk ve temel eğitim safhalarında böyle olmalıdır. İlk eğitim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikte açık olmalıdır.
2- Eğitim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklariyle ana hürriyetlere saygının kuvvetlenmesini istihdaf etmelidir. Bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörürlük ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
3- Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim nev’ini tercihan seçmek hakkını haizdirler.
3. Ulusal program yani “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” 31.12.2008 Tarihli Resmi gazetenin Mükerrer Sayısı ile yayımlandı.
Ulusal Program 33 parçadan tek parça haline getirildi
Dijital ortamda kullanışsız sayfaların yatay düzeni dikey hale getirildi 433 adet tablo tek elden düzenlendi.
Konu başlıkları standart hale getirildi, içindekiler dizini ve içeriğe köprüler oluşturuldu.
Yazım hataları düzeltildi( Fakat halen birçok yanlış kullanım esas metni bozmamak için düzeltilmedi)
Belge PDF formuna aktarıldı(openoffice.org),böylece çalışırken not alma ve imleme imkanı mümkün oldu, sayfa altlarına içindekiler dizini köprüsü konuldu ; böylece hem arama yapmak hemde hızlı gezinti imkanı sağlandı.
vs vs vs…
Özetle ulusal programı üzerinde çalışılabilir, okuyucu konforuna ve standartlara uygun şekilde dönüştürmeye çalıştım. Olması gerektiği gibi adam akıllı bir hale sokmaya çalıştım. Böylece hem ben hemde sizler üzerinde çalışma yaparken hiç zorlanmayacağız hemde zaman kazanacağız.