Kategoriler
LibreOffice

Teşekkürler Necdet Hocam!

Geçtiğimiz 1,5 yıldır uğraştığımız LibreOffice çevirilerinde bugün arayüzde %100 seviyesindeyiz ve yardım içeriğinde ise %70 seviyesindeyiz.

Başladığımız yerden çok ama çok ilerideyiz. Yalnız unutmamak gerek ki Yardım İçeriği çevirileri hem toplam kelime sahyısı hem de nitelik olarak çok daha ağır ilerleyen zor çeviriler…

Şu ana kadarki en büyül Türkçe yerelleştirme çalışması LibreOffice, ve bu projenin başarılabilir hale gelmesinde en büyük pay kuşkusuz sevgili Necdet Yücel hocamıza ait.

Dün twitter’dan dile getirdiklerini okuyunca bu yazıyı yazmaya karar vermiştim. Aynı zamanda da kendisinin de yazmayı seven bir insan olduğunu bildiğimden, bir günlük yazısı yazacağını da tahmin ediyordum. Yanılmadım da, günlüğüne bugün düşen Libreoffice çevirilerinde benden bu kadarbaşlıklı yazısında durumu özetlemiş ve kendi adına “Yeteri kadar oldu” demiş. Tabi insanın kendi yaptıklarıyla övünmesi ve ön plana çıkarması alçakgönüllülük engeline takılmakta. O nedenle müsadeleriyle Necdet Hocanın yaptıklarını ben yazayım kısa kısa.

  • Necdet Hoca 5 aylık çeviri maratonunda 7.500‘ü aşkın sunuşla Türkiye ekibinin en çok sunuş yapan katkıcısı oldu. Fikir vermek gerekirse, 1 sunuş 1 dizi kelime, bu dizi 2 kelimeden de oluşabilir 242 kelimeden de. Ortalama kaç kelime olduğunu bilmiyorum ama çok olduğu kesin. Ayrıca en yakın takipçisi olan bendenizin 5050 kelimelik bir sunuş sayısı var. Şöyle ki 1,5 yıldır uğraştım bu. Yaşam süresi dolan sürümlerdeki çevirilerimi de sayarsak 7-8 civarı kelime eder. Benim 1,5 yılda toplam eforumu 5 ayda sergilemiş olmasıyla Necdet Hoca, bu 5 ayını dolu dolu katkı vermeye harcamış.
  • Necdet Hoca’nın sunuş yaptığı saatlere epeydir dikkat etmekteydim. Günün her saati desem abartmamış olurum. Yaz tatili mesaisi ve akşam aile mesaisinden büyük zamanını Hoca bu işe ayırdı. Umarım evden yana sıkıntı olmamıştır 🙂
  • Necdet Hoca sadece çeviri göndermekte değil, yapılmış çeviri önerilerini incelemekte de büyük bir çaba sarfederek, 763 incelemeyle Türkiye ekibinde 1. Dünya genelindeki isimler arasında da ilk 5’e girmeyi başardı. bakınız şu sayfanın en sonu: https://translations.documentfoundation.org/
  • Necdet Hoca, aşağıdaki bağlantı listesindeki yazılarda okuyabileceğiniz çeviri hareketiyle Türkçe Çeviri Ekibi’nin 2 kat daha büyümesini sağladı. http://wiki.documentfoundation.org/Language/%C3%87evirmenler/tr listesinin çoğu Necdet Hocanın çabalarıyla aramıza katıldı.
  • Çeviri Akşamları Necdet Hoca’nın girişimiydi. Bu akşamlar sayesinde çok önemli yol katettik. Çevirmenler olarak birbirimizle tecrübelerimizi aktardık, fikir paylaştık ve en önemlisi birliktelik hissiyle bu işi daha çok sahiplendik.
  • Necdet Hoca, Matematik alanında yüksek lisans yapmış olduğundan kelli Math bileşeniyle ilgili çevirilerin büyük kısmını tek başına halletti. Sağolsun olmasaydı bilen ve hevesli bulmak zor olacaktı.
  • Teknik terimler konusunda kendisine çok danıştık.
  • Kendi adıma söylemem gerekirse; harcağıdı yoğun mesai ve sonuç odaklı kararlı çalışması ile hem bana şevk verdi hem de örnek oldu. Önceden dağınık dağınık yaptığım çevirilerde oranların %1, %1 arttığını görmek büyük bir mutluluk yarattı bende.
  • Necdet Hoca’nın başladığında %40 seviyelerinde olan yardım içeriği çevirisi bugün %70 olmuşsa bunun en büyük payı kendsinindir, şayet bu değerli çabalar olmasaydı bugün en iyi ihtimalle %50’ye anca yaklaşırdık. Öyle yüzde rakamlar hafif gelmesin, %1 demek acı dolu 4.400 kelime demek!
  • Yine kendi adıma ve en önemlisi varlığıyla bana çok fazla destek oldu. Kendimi hiç yalnız hissetmedim, gerek çeviri gerekse LibreOffice alakalı diğer bütün konularda sağolsun beni hiçbir zaman yanıtsız bırakmadı, kendiyle alakalı olmayan konularda bile(LibreOffice Öykü Yarışması fikri gibi alakasızlıkta uç noktalarda) sağolsun destek olacağını söyledi. Diğer bir çok sayamayacağım konuda yol gösterici oldu.

Tabi her şey böyle güzel devam edemiyor. Hoca’nın yazdığı yazıda da belirttiği üzere sıkılmamak içten bile değil:

  • Ofis yazılımı doğası gereği sıkıcı
  • Çeviri yapmak diyet gibi, ara ara sık sık bakmak gerek, hele yapılacak iş çoksa ve tünelin sonu görülmüyorsa bir ızdırap. Aşama kaydetmek güzel ama takılıp kalmak motivasyon düşürücü
  • İlgi alanı dışındaki bileşenlerde çeviri yapmak zorlayıcı

gibi sıkıcı nedenler var elbette, ama ben özgür yazılıma katkı vermenin bir bayrak yarışı olduğunu düşünmekteyim. Necdet Hoca’da LibreOffice’e katkı vermenin yollarından sadece biri olan çeviri konusunda, bayrak yarışının en güzel 100 metresini koştu. Gerçekten verdiği emek çok büyük. Bu nedenle yazısına kısa bir yorum yazmak yerine biraz daha uzun bir teşekkür yazısı yazmayı yeğledim.

Necdet Hoca ve Ben
Necdet Hoca ve Ben

Tabi, elbette Necdet hocam fazlasıyla katkıda bulunduğu çeviri işi dışında kalan işlerde yanımızda olacaktır, eminim. Yeni dönemde yeni öğrencilerine özgür yazılımı sevdirecek onları şimdi katkı veren diğer öğrencilerine katacaktır. LibreOffice ile ilgili yazılımsal konularda daha çok iş yapacağımızı düşünüyorum.

Biz ne yapacağız derseniz, çeviri yapmaya devam edeceğiz. Çok işi geride bıraktık, ama yapılacak iş de çok, bunca emeği en kullanılabilir hale getirmek ve de mümkünse çevirileri tamamlamak için uğraşmayı düşünüyorum. Zaten şu an yapabileceğim en iyi şey çeviri yapmak…

Tek ihtiyacımız olan zaman, birazcık boş zaman 🙂 Tüm çeviri ekibinin de aynı temenniyi taşıdığına eminim. Umuyorum ki uzun kış gecelerinde bu işi tamamlayacağız.

Bu bir bayrak yarışı, herkes gönüllü etabını koşuyor, ne mutlu Necdet Hoca gibi güzel koşanlara, darısı bize 🙂

Teşekkürler hocam!

Mutlu günler,

PS: Görünen o ki Necdet Hoca son turu ile genel listede ilk 5’e girmek niyetinde… ben bu yazıyı yazarken dahi çeviriyor. 7.586… 407 sunuş daha yaparsa Dünya genelinde en çok sunuş yapan 5. kişi olacak!

Necdet Hoca’nın çeviriyle ilgili yazılarını da derleyelim
 
Kategoriler
LibreOffice

Neden Çeviriyoruz?

Özgür yazılıma katkı vermenin elbette bir çok yolu var. Kullanılabilecek yazılımlar geliştirmek bu katkı çemberinin merkezinde yer alan en temel öğe elbette. İnsanlar inandıkları değerleri ve gerçekleşmesini savundukları düşüncelerinden ilhamla özgür yazılımlar geliştirip tüm insanlığın özgürce kullanımına sunuyor…

Bir yazılımı geliştirmek ve kullanıma sunmak işin sadece başlangıcı bence. Bu başlangıçtan sonra yazılımın nasıl üretildiğini belgelemek, insanlara bu yazılımı kullanabilmeleri için yardım belgeleri ve rehberler hazırlamak da tamamlayıcı işler olarak yazılımı kullanılabilir hale getiriyor.

Bu yazılımlar bütün insanlığın kullanımına sunulduğundan ve Babil Kulesi’nin yıkılmasından ötürü dünya üzerinde birçok farklı anadil olması sebebiyle bu kullanımı doğru ve tüm işlevlerden faydalanır bir halde sağlamak için yerelleştirme yapılması gerekmekte.

Dünya çapında ortak kabul gören dil olan İngilizce üretilen bu yazılımları kullanmak isteyen farklı anadilleri olan insanlar üretim dışındaki tamamlayıcılar olan; belgeler, yardım rehberleri ve rehberleri kendi dillerine çevirerek bu dili konuşan insanlara bu yazılımları kullanma imkanı vermekte.

Elbette bu yerelleştirme çalışması olmasa da üretilmiş bu yazılımlar kullanılabilir. Kullanılabilirlik göz önüne alınarak üretilen yazılımlar bir arayüze sahipse sezgisel yolla ve deneme yanılmayla öğrenilebilir. Fakat bu kullanım asla temel işlevler ötesine geçemez. Bu yazılımın işlevlerinden yararlanılamaz ve karşılaşılan sorunlar ve nasıl yaparım soruları hiçbir zaman kullanıcı tarafında bir yanıt bulamaz. Bu yazılımı sadece İngilizce bilen kişiler, bildikleri İngilizce seviyesinde kullanabilir…

***

Daha somut konuşmak gerekirse, bildiğiniz üzere epeyce bir süredir LibreOffice’in ürkçe çeviri çalışmalarını yürütmekteyiz. Neden bu işi yapıyoruz sorusuna bir cevap vermek için bu yazıyı kaleme alıyorum aslında…

Kendimden bahise, iyi derecede İngilizce bildiğimi ve bir nebze olsun bilgisayar okur-yazarlığına sahip olduğumu söyleyebilirim. Şunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki, iyi derecede İngilizce bilsem bile, kullandığım yazılımın Türkçe olmasını isterim, kesindir ki arayüzünde sezgisel ve İngilizce bilgimle aradığımı bulabilirim fakat nasıl yapabileceğimi anlamam için kendi dilimde yazılmış olan anlatımlar benim ihtiyacımı daha iyi görür. Bana anlayacağım dilden anlatır olayı…

Hiçbirimiz doğuştan bilgisayar-okur yazarı doğmadık ve kullandığımız yazılımları bize o yazılımla tanışırken kimse detaylı şekilde anlatmadı. Bu yazılımları tam anlamıyla kullanmak istiyorsak öğrenmeliyiz, öğrenmek için de okumalıyız!

Ofis yazılımıyla bugün belki pek işiniz olma, olursa da Writer’ı açar 1 sayfalık mecalinizi yazarsınız, veya Calc’ı açar 3-5 hücredeki toplamı yapar işinizi görürsünüz. Ama iş hayatınızda bu yazılımları kullanacaksanız, üzülerek söylemek durumundayım ki bu siz 0 noktasından sadece 2 adım ileridesiniz. Ciddi belgeler, karmaşık hesap tabloları, detaylı ve cafcaflı sunumlar yapmak durumundasınız. Yoksa kimse sizi ciddiye almaz… Siz kendinizi bırakın, size böyle bir belge gelse siz bunu yapanı ciddiye almazsınız. Eğer sizin işiniz buysa, bunu iyi yapmanız gerekmekte… Yapamıyorum asla kabul gören bir söz değildir, öğrenmelisiniz.

“Samuel, bir baksana şu Word’de yeni paragraf yazmak istiyorum ama hala noktalı listeye geri geliyor… Samuel bu tabloyu yazdırıyorum ama 2 sayfada çıkıyor ben 1 sayfada istiyorum bi baksana…” gibi sorular asla bitmez… Bu soruları soran kişi olmak yerine sorulan kişi olmak her zaman daha iyidir. Çünkü bu sizin en azından bir şeyi öğrendiğinizi ve hayatta bir adım olsa ileri gittiğinizi gösterir. Evet siz basit de olsa bir şey biliyorsunuz ve öğrenme yetisine sahipsiniz! Siz ilerleyen birisisiniz ve ihtiyacınızı kendiniz öğrenerek görüyorsunuz. Enseniz kalın olacaktır merak etmeyin…

Konuya dönersek, öğrenmenin en kolay yolu kendi dilinizde okumaktır. Peki bu nasıl olacak. İşte biz bunu sağlamak için çalışan insanlarız diyelim…

Eee biz niye herkes öğrensin diye yırtınıyoruz? Herkes yırtınsaya… Demiyoruz, bunu dersek konunun başındaki özgür yazıılımın neden üretildiği konusuna geri döneriz. Ama tartışmayı kesici olarak şunu söyleyeyim ki biz bencil değiliz ve paylaşımcıyız, en kolay paylaşacabileceğimiz şey ise bilgimiz ve boş zamanlarımızdaki emeğimiz…

Biz insanız ve bir bütünün parçasıyız. Biz ne kadar verirsek o bütün de o kadar iyi olur… Başkaları vermeyip sömürsün, varsın öyle olsunlar…

Daha fazla yükseklere çıkmadan, “neden bu işi yapıyoruz”un nedenlerini sayalım:

  • Bu iş yapılmalı
  • Birileri bu işi yapmalı
  • Yapabiliyorsam ben yapmalıyım,  sen de yapabiliyorsan birlikte yapmalıyız
  • Bu yapılan işten herkes faydalanacaksa bu işi iyi yapmalıyız

Çok uzatmaya gerek yok. Temel nedenlerim bunlar…

Bugün Türkçe için gelmiş geçmiş en büyük özgür yazılım yerelleştirme çalışmasını yürütüyoruz. Yaptığımız iş 92.000 kelimelik bir arayüz ve 440.000’lik bir yarım içeriğinin çevirisi. Şuana kadarki tamamladığımız haliyle bile bir özgür yazılım için bugüne kadar en kapsamlı Türkçe çeviri çalışması… Çok yol aldık… Arayüzü tamamen Türkçeleştirdik yardım içeriğindeyse şapkadan çıkaracağımız tavşanı yaptık.

Bu işler kolay olmuyor elbette. Bugüne kadarki çalışma, bizim yaptıklarımız… Hepsi kan ter ve gözyaşıyla olmasa bile, çoğumuzun yoğun iş hayatından bile artırarak gün içerisinde 3-5 kelime biriktirdiği emeğinin işi… Özetle hayatımızdan büyük fedakarlıkta bulunuyoruz.

Elbette akıl vermek kolay olurdu bizim için; LibreOffice tamamen Türkçeleştirilmeli… Birileri bunu yapmalı…. Para toplanmalı, yaptırılmalı… Gibi onca -meli, malı söylerdik elbette. Eminim söylerdik çünkü çeviri yapmaktan daha kolay. Ama dediğim gibi “Yapabiliyorsam ben yapmalıyım, sen de yapabiliyorsan birlikte yapmalıyız”.

Biz bu işi başarmakta kararlıyız. Elimizden geleni yapacağız. Yaptığımız bu iş sayesinde, insanların LibreOffice’i daha iyi kullanmalarını sağlayacağız. Yüzbinlerce kelimelik bir yardım içerinden bahsediyoruz, bu içerikte elbette Türkiye-Letonya maçı anlatılmıyor. En basitinden karmaşık ihtiyaçlara yazılımın bütün özellikleri bir güzel kaleme alınmış. Çevirirken bile insan bir sürü şey öğreniyor -aaa bu böyleymiş- diyor…

Unutmayın ki LibreOffice, özgür yazılım filosunun amiral gemilerinden birisi. Bugün ortaokul öğrencilerinin korsan yazılım kullanmadan, TTNET ve Micrsoft Office işbirliğine minnet etmeden ödevlerini yapabilmesi için LibreOffice var. Hepimizin parası hatta tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu kaynağının kısıtlayıcı lisans bedelleri olarak yurtdışındaki tekellere akmaması için LibreOffice var. Üretici ve girişimcilerin kısıtlı sermayelerinden  paraların yıl be yıl lisans bedeli olarak çıkmaması için LibreOffice var. Bunlar maddi nedenler elbette. Maddi nedenler önemli olsa da, tek neden değil, daha önemli bir neden var;

Özgürlük için LibreOffice var!

Eğer biz bu işi nihayetine erdirebilirsek, işte o zaman sırtımız pek ve ayağımız yere basarak “Sizin için LibreOffice var!” diyebileceğiz.

Mutlu günler.

Not: LibreOffic çeviri çalışmalarına katılmak için: https://wiki.documentfoundation.org/Language/tr