Kategoriler
Fikir

Uçan Kaykay yılına giriyoruz!

Geleceği tahmin etmek yüzyıllardır insanoğlunun en çok kafa yorduğu işlerden biri… Bu konuda ilkel kabile büyücülerinden falcılara ve medyumlara varana kadar birçok meslek dalı ve unvan yaratılmış, milyonlarca insan bu kişilerin gördüğü geleceğe göre beklenti içerisinde bir yaşam sürmeye devam etmekte… Geleceği bu şekilde gaipten görebilmek elbette mümkün değil fakat geleceğin nasıl olacağını tahmin etmeye çalışabiliriz.

İnsanoğlunu nasıl bir gelecek bekliyor diye sorduğumuz zaman nedense ya çok ilerlemiş bir medeniyet ya da bu ilerlemiş veya ilerleme yolundaki medeniyetin epik çöküşünden sonra yok olmaya yüz tutmuş bir medeniyet resmetmekteyiz. Oysa çok da ilerlenmemiş ve çökmeden kör topal idare edilen bir medeniyet daha yüksek olasılıkla karşımızda bulunmakta ama diğer iki seçeneğe göre daha sıkıcı olduğu için gelecek öngörülerinde pek yer almamakta.

Daha önce Her filmi ile ilgili bir yazımda 1990’larda gelecekten beklentilerimi ve yaşadığım hayal kırıklıklarından bahsetmiştim. Yine benzer şekilde bu yazımda da bu konu üzerinde bir kaç şey daha söylemek istiyorum.

Marty McFly 2015'e uçuyor...
Marty McFly 2015’e uçuyor…

Benim bulunduğum yaş grubunun (veya nesil diyelim, jenerasyon demeyelim) erken gençlik yıllarından kalma en sevilen filmlerden biri olan Geleceğe Dönüş serisiydi. Çok uzak bir gelecek olmasa da 1985 yılından 2015 yılına yapılan bir zaman yolculuğu yukarıda bahsettiğim az değinilen “sıkıcı gelecek” için güzel bir örnekti aslında. Her ne kadar ütopya uzağında bir gelecek resmi çizilmiş olsa da bu filmden en çok aklımızda kalan şey şüphesiz ki yılan gibi Nike (Air mag) ayakkabılar ve uçan kaykaydı (Hoverboard). Uçan kaykay hepimizi çok etkilemişti, acaba gerçekten böyle bir şey mümkün olacak mıydı?

Bilimadamları, sadece 1 yılınız kaldı!
Bilimadamları, sadece 1 yılınız kaldı!

Filmin yapıldığı 90 yılının üzerine çeyrek asır geçti, bir iki gün sonra 2015’e yani uçan kaykayın yılına girmiş olacağız. Filmde yapılan seyahat 21 Ekim 2015 tarihineydi. Yani en kötü ihtimalle son 10,5 ay… Ortada ne var dersek, pek bir şey yok. Uçan kaykayı gerçeğe dönüştürecek bir teknoloji maalesef hala ortada yok. En yakın şey ise – ne kadar gerçektir şüpheliyim – Hendo Hover denen bir alet. Tony Hawk ile bir video çekmişler:

Dediğim gibi ne kadar gerçektir bilemiyoruz [1]. Sitesinde (Hendo Hover) nihai ürün olarak bir kaç tasarım var.

Aslında kaykay sadece bir üst gösterge… Filmdeki diğer birçok öngörü ticari halde kullanılabilir hale gelmiş olsa da yaygın bir kullanıma erişmedi, saç stilleri de tutmadı…

Geleceği teknolojik gelişim ile öngörebilmek gerçekten zor ve müthiş bir analiz ve öngörü kabiliyeti isteyen bir iş, unutmadan bir o kadar da hayalcilik istiyor. Burdan rahmetle anıyorum, bundan yaklaşık ikiyüz yıl önce doğmuş olan Jules Verne birçok eserinde geleceği öngörmede -ki hiç şimdiye göre işi çok zordu- başarılı olmuştur.

2014 senesinde işimiz Jules Verne’nin çağıma göre biraz daha kolay, teknolojinin birçok alanında büyük ufuklara kadar ilerlenebilecek keşifler yapılmakta. Bu ekirden keşifler veya bunlara ipuçlar diyelim, beklenenin aksine çok ağır ilerleyen bir bilimsel gelişim süreci içerisinde ilerlemekte. İnsan genomunu çözebilme ihtimalimizin olduğu yılları hatırlıyorum, bundan epeyce önce de çözüldüğünü biliyorum, ama o beklenen büyük ilerlemeyi henüz görebilmiş değiliz. Tıpkı bunun gibi birçok temel alanda büyük devrimler beklemekteyiz fakat emsalleri gibi bunlar ağır ağır ilerleyecek gibi görünüyor.

2014’te geleceğe yönelik tahminlerimiz neler olabilir? Aslında bu tahminleri yapmadan önce geçmişte geleceğe yönelik tahminler nelerdi bir bakmak hem faydalı hem de eğlenceli olabilir. 1950’ler yani “Atom Çağı”nda çizilen gelecek portresi ve gerçekten cesurca atılan adımlardan iki tanesine bakalım. (Uçan arabaya girmeyeceğim… O da ayrı bir hayal kırıklığı ya, neyse…)

Ford Nucleon - Nükleer enerji ile çalışan araba konsepti
Ford Nucleon – Nükleer enerji ile çalışan araba konsepti

Ford Nucleon [2] [3] üzerinde mini bir nükleer reaktör olacak şekilde tasarlanmış ama -ne mutlu ki- üretilmemiş bir araba. O yıllarda tıpkı yüzyıl başında kurşun metalinin zararı gibi nükleer enerjinin de zararı ve tehlikesi ciddiye alınmıyormuş. Hoş şimdi de alınıyor değil ya…

Bu fikirler elbette sadece tasarımda kalmamış. Bu reaktörler yüzer halde gemilere kolaylıkla kurulmuş olsa da uçaklara konulması tüyler ürpertici.

Bir adet nükleer reaktör taşıyan Convair NB-36H
Bir adet nükleer reaktör taşıyan Convair NB-36H

Yine büyük şans ki sadece test aşamasında kalan bir prototip. hava soğutmalı bir nükleer reaktör taşımak üzere tasarlanmış.

Bu ve benzeri girişimleri o yıllara göre normal karşılayabiliriz. Ama zamanın ötesinde bir şey varsa o da kuşkusuz o yıllarda akıllara düşen nükleer itki gücünü kullanarak gezegenler arası seyahat etme fikri. Şu aşağıdaki videoyu yeni gördüm, doğrusu hem ütopik bir düşünce hem de tüyler ürpertici…

Düşünce salt bilim-kurgu temelli sanki, çizgi romandan çıkmış gibi… Yöntemin amacı ucuza gezegenler arası seyahat edebilmek Peki ya Project Orion başarılı olsaydı? Düşünsenize uzay yarışını çok daha hırslı ve kolay hale getirecek bu yöntemle her itki patlamasından sonra atmosfere salınan radyasyon ne kadar korkunç bir zarar verebilirmiş…

Bunları görünce peki ya şimdiki teknoloji ile gelecek nasıl şekillenecek diye sormak biraz daha zorlaşıyor. İnsanoğlunun bundan 60-70 yıl önce yaptıklarını görünce insan ürküyor doğrusu…

***

İnsanoğlunun en temel dürtüsü olan “Merak – En. Curiosity” nedeniyle gelecek öngörümde uzayın keşfi ve uzayda seyahatin ön planda olduğunu düşünüyorum. Ama ne 30 yıl ne de 60 yıl içinde filmlerdeki gibi uzay seyaahtleri yapabileceğe benzemiyoruz. En temel problemlerden biri olan yerçekimi hala aşılması güç en büyük engel. Mevcut paradigma içinde de nükleer patlamayla bile bu sorunu ucuz ve sürdürülebilir şekilde aşmış değiliz.

Neyse ki böyle retro-tek düşüncelerden öte farklı arayışlar içerisindeyiz. Geçtiğimiz hafta NatGeo’da izlediğim bir belgeselde deneysel teknolojilerle bir UFO tasarlanmaya çalışılıyordu. Hepimizin duyduğu bir manyetik kaldırma teknolojisi halihazırda mevcut. Sınırlı bir kullanımı var, şimdilik endüstriyel olarak süper hızlı trenlerin ray sistemlerine bir alternatif oldu bile. Ama benim göstermek istediğim bu değil.

Manyetik kaldırma (Magnetic leviation) farklı olarak burda elektrostatik kaldırma yöntemi uygulanmakta. Çok yüksek voltajda alüminyum folyo çevresindeki hava iyonlaşmakta ve bir itki oluşturmakta… İzlediğim belgeselde belki de ileride uçmak için bu teknolojinin kullanılabileceğini söylediler…

Kim bilir belki de gezegenler arası yolculuk atom çekirdeklerinin patlaması ile elde edilecek cehennem ateşinden değil, kıpır kıpır elektronların hareketlerinden faydalanarak kolaylaşacak…

Gelecekten geçmişe bir düğüm attığımızda, yine o elektronlar sayesinde ilk röntgenin çekilmesi, tomografi ve MR gibi teknolojilerin de yine fizik sayesinde bulunmuş olmasını bir kenara not etmekte fayda var. Bu notla da fizik dersinin dünyayı anlamada ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunun altını çizelim…

Yazıyı çok uzatmadan, kendimi söylemek istediklerimden birazını söylemiş sayayım.

Bonus: Gelecekle ilgili beşeri – siyasi – coğrafi – teknolojik konulara meraklı iseniz CIA’ye  (Amerikan Merkezi haber Alma Teşk) bağlı Ulusal Haber Alma Konseyi(National Intelligence Council) tarafından hazırlanan Global Trends 2030 isimli raporu okumanızı  öneririm. Bunla ilgili geçen yıl bir de ödev yapmıştım o da faydalı olabilir, hem de Türkçe (Zeki – Bildirici- Küresel Eğilimler ve Türkiye) ödevimi indirebilirsiniz.

Mutlu günler

Kategoriler
Pardus

Pardus’un yeni yol haritası ve gelecek dönem

Pardus’un yeni dönemiyle ilgili 19 Haziran 2012 tarihinde bir basın toplantısı düzenlenmiş. Bu toplantıda birçok şey söylenmiş. Doğrusunu söylemek gerekirse söylenenler ve yaşanan gerçekler aynı evrendeki gerçekliklerde değil… Bırakın daha farklı şeyleri; geliştiricisi dahi olmayan, aylardır tek bir satır kod yazılmamış bir projenin basın toplantısı bir sağ yanaktan bir de sol yanaktan tokat yemişe çevirdi beni.

Basın toplantısıyla ilgili haberler, yine gerçekliğin ötesinde bir çok büyük gazete ve internet sitesinde[S] [H] süslü manşetler ve hala anlayamadığım “Pardus’u Herkes Kullanabilecek, Halkla Buluşuyor[Z], Tabana Yayılacak vb”  ifadelerle sunuldu. Bir çok kişi -çoğu güncel durumdan bir haber, hatta Pardus ne bilmeyen- büyük başarı adıyla bu haberleri paylaştı. Bir de Fatih projesinde ‘sadece’ Pardus kullanılacak gibi bir ifadeyle yansıması da böyle bir algı oluşturdu ki, bu da yanlış, Pardus bu şartnamelerde akıllı tahtalarda yüklü olacak, ama Microsoft Windows’un yanında(Kim Pardus’la açarsa artık). Fatih proje sitesinden gerekli bilgiyi alabilirsiniz Ekran görüntüleri ise tercihi ortaya koymakta… http://fatihprojesi.meb.gov.tr/tr/index.php

Bu basın toplantısı ve Pardus ile ilgili daha fazla yorum yapamayacağım. Buna enerjim ve hevesim de yok. Sevgili Ali Erkan İmrek’in günlüğünde derlediği toplantı notlarını ben de buraya aktarıyorum.

Pardus’u seven, geleceğini önemseyenlere buradan naçizane tavsiyem lütfen aşağıda söylenenlerin takipçisi olun. Vakti geldikçe gecikmeden akıbeti sorun, sorgulayın…

  • Dr. Kaplan Pardus’un sadece kamu kurumlarının kullanımına sunulan bir işletim sistemi olmaktan çıkıp, halk tarafından da tercih edilen bir sistem olmasını dolayısıyla da gerçek anlamda “milli işletim sistemi” haline gelmesini hedeflediklerini belirtmiş.
  • Pardus Danışma Kurulu’nun ilk toplantısı en kısa zamanda yapılacak. 
  • Pardus’un güncellenmesi ve yeni sürümünün 1-2 ay içinde sunulması çalışmaları hızla devam ediyor. 
  • Bu yıl içerisinde yeni kurumsal sürüm çıkacak.
  • Sunucu ve Mobil sürümler çıkacak.
  • FATİH’in 620 bin akıllı tahtasında Pardus kullanılacak.
  • Yeni sürümün devreye girmesi ile birlikte tanıtımlara da ağırlık verilecek. Pardus Tema yarışması yapılacak.
  • Özel sektörle işbirlikleri yapılacak.
  • Sertifikasyon programları oluşturulacak.
  • Kamu ve özel sektör ile halkın rahat kullanımı hedeflenecek, KOBİ’lerin ihtiyaçları için Pardus tabanlı ticari yazılımları artırmak istiyoruz.
  • Bilişim sektörüne yeni çalışma alanı açılmış olacak.
  • Yerelleştirme için üniversitelerden ve firmalardan destek alınacak.
  • Mobil sürüm çalışmalarının tümü TÜBİTAK bünyesinde gerçekleşmiyor, bir eko-sistem oluşturulmuş, firmalarla ortaklık yapılarak geliştiriliyor. Elbette bu hemen yakın zamanda yani bir kaç ayda gerçekleşmez.
  • Linux mobilleşmede geç kaldı. Pardus da bir Linux tabanlı işletim sistemi olarak mobilleşmede geç kaldı.
  • 1512 Girşimcilik Desteği’ne çok önem veriyoruz. Pardus tabanlı yazılımlar üretilmesi için her tür desteği vereceğiz.
  • Bakanlıklardan, SGK’dan, DDY’den Pardus kullanmak için talep geldi.
  • Pardus’un sanal makinelerde açılma süresi 0.8sn yani 1 saniyeden bile az. (Muhtemelen bir yanlış anlaşılma var)
Mutlu günler.
Kategoriler
Pardus

Pardus İçin Susma!

Pardus İçin Susma
Pardus İçin Susma!

http://lists.pardus.org.tr/pardus-camia/2012-February/000743.html

———

Görselin tam boyutu için üzerine veya buraya tıklayın.

Görselin XCF kaynak dosyası: http://dl.dropbox.com/u/38862200/pardus-susma-TASLAK-2.xcf – Dileyen alıp değiştirip kullansın diye…

Kategoriler
Pardus

Avrupa 2020: “Avrupa Birliği Dijital Gündemi” Hızlı ve Ultra Hızlı İnternet Erişimi

Bu yayında sizinle paylaşmak istediğim kısım “Avrupa Birliği için Dijital Gündem Hedefleri” bölümü. Maalesef zamanım olmadığından bu kısmı Türkçeye çevirip yayınlayamıyorum. Özür dileyerek İngilizce paylaşıyorum. (http://translate.google.com/  işinizi ne kadar görür bilemiyorum) Avrupa Birliği’nin gelecek hedeflerinde hızlı ve ultra hızlı internetin ve internet erişim hakkının ne kadar önemli olduğunu ve ne kadar ciddiye alındığını görmek doğrusu imrendirici.

Avrupa Birliğinin 2020 yılı hedefleri  için Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan “EUROPE 2020, A European strategy for smart, sustainable and inclusive growth EUROPE 2020 A European strategy for smart, sustainable and inclusive growth” isimli yayına ->buradan<- ulaşabilirsiniz.

Sayfa 11’den:

Flagship Initiative: “A Digital Agenda for Europe”

The aim is to deliver sustainable economic and social benefits from a Digital Single Market based on fast
and ultra fast internet and interoperable applications, with broadband access for all by 2013, access for all to much higher internet speeds (30 Mbps or above) by 2020, and 50% or more of European households
subscribing to internet connections above 100 Mbps.
At EU level, the Commission will work:
– To provide a stable legal framework that stimulate investments in an open and competitive high speed
internet infrastructure and in related services;
– To develop an efficient spectrum policy;
– To facilitate the use of the EU’s structural funds in pursuit of this agenda;
– To create a true single market for online content and services (i.e. borderless and safe EU web services
and digital content markets, with high levels of trust and confidence, a balanced regulatory framework
with clear rights regimes, the fostering of multi-territorial licences, adequate protection and remuneration
for rights holders and active support for the digitisation of Europe’s rich cultural heritage, and to shape
the global governance of the internet;
– To reform the research and innovation funds and increase support in the field of ICTs so as to reinforce
Europe’s technology strength in key strategic fields and create the conditions for high growth SMEs to
lead emerging markets and to stimulate ICT innovation across all business sectors;
– To promote internet access and take-up by all European citizens, especially through actions in support of
digital literacy and accessibility.
At national level, Member States will need:
– To draw up operational high speed internet strategies, and target public funding, including structural
funds, on areas not fully served by private investments;
– To establish a legal framework for co-ordinating public works to reduce costs of network rollout;
– To promote deployment and usage of modern accessible online services (e.g. e-government, online
health, smart home, digital skills, security).

Meraklısına ve ilgilisine…