Kategoriler
Genel

Dünyayı Daha Güzel Bir Yer Yapmak !

Bugün birçok sitede dünyada askeri harcamalarda önde gelen ülkelerin askeri harcama rakamlarını gördünüz.Aslında söylenecek fazla söz yok …  Açlığın, sefaletin kol gezdiği Dünya’da bu paraların %1’ine mucizeler yaratılmaması elde değil.

Listede yayımlanan 10 ülke’nin toplamı 1 trilyon Amerikan Dolarını geçiyor ! Gerideki ülkelerin de eklenmesi ile bu rakam bir hayli şişiyor…

Konuya birçok açıdan bakmak mümkün : Yoksulluk, Küresel Barış, Küresel Savaş, İstilacılık, Emperyalizm…

Benim ise bu gece vakti fazla zamanım yok. Sadece Rakamların önünde bir şeye ışık tutmak istiyorum. Savunma harcamaları acaba gerçekten savunma amaçlı mı yoksa siyasi veya işgalci amaçlı mı ? Bunun için şimdilik harcama listesindeki ilk 10 ülke ve bunlara Türkiyeyi ekleyerek rakamlara bakalım.

Ülkelerin Askeri Harcamaları
Ülkelerin Askeri Harcamaları

Basitçe hazırladığım  tablo ile yukarıda “Ülkelerin Askeri Harcamalarını”  “Aktif Askeri Personel Sayısı” ve “Personel Başına Düşen Harcama Miktarını” görebiliriz.

Eğer her ülke zaruri olan ülke savunmasını gerçekleştirme amacında olsaydı Personel Başına Düşen Askeri Harcama rakamları birbirlerine yakın rakamlar olurdu ; Ülkeler barış dolu dünyamızda sınır güvenlikleri ve gerekli caydırıcı araç gereci envanterinde tutar harcamaları makul düzeyde kalırdı.

Geleneksel askeri anlayışla bu yorumu yaptığımızda ,günümüz koşullarında gerçekten havada kalan bir yorum yapmış olacağız. Yeni nesil insansız silah teknolojisi, kıtalar arası/yıldızlar arası silah sistemleri , yüzen kaleler,  gizli araştırmalar ve tabi ki savaş ile bu basit ve temel görüşümüz yersiz bir ideal haline geliyor.

Askeri personel başına yapılan harcamalarla bir sıralama yaparsak daha güzel bir bakış yakalayabiliriz. Kabaca , kalabalık ordu/Donanımlı ordu ayrımını yapmakta bize fayda sağlayacaktır. Buna göre sıralarsak sıralama :

Asker Başına Yapılan Harcamalar
Asker Başına Yapılan Harcamalar

Bu sıralama ile görüyoruz ki Amerika Birleşik Devletleri 1 askeri için 438.228.55 Dolarlık harcamada bulunmuş, aynı şekilde baktığımızda Türkiye ise 1 Mehmetçik için 22.506,09 Dolar harcamada bulunmuş.

Küresel ve emperyalist gelenekten gelen ülkelerin listenin üst sıralarında olmasını yadırgamamak gerekiyor, fakat bu tablo ile Suudi Arabistan dikkatimizi çekmeli,  nispeten az sayıdaki personeli ile bu kadar çok askeri harcama yapması gelecek için bölgesinde etkin bir siyasi ve askeri güç olma arzusunda olduğunu gösteriyor. İlerleyen yıllarda bölgede petrol için çıkabilecek sıcak çatışmalar için şimdiden bir vites büyütme olarak görebiliriz diye düşünmekteyim.

Fransa ve İngiltere ise deniz aşırı ülkelerde  ve Nato bünyesinde Afganistan’da  bulunan askeri güçleri için harcamaları kabarık ülkeler diyebiliriz.

Yukarıda bahsettiğim makul harcama ve savunma gücü standardı çıtasına Japonya,Almanya ve İtalya üçlüsü birbirine gayet yakın rakamlar ile uymakta.

Kırılma noktası ise Rusya Çin ve Hindistan ile ortaya çıkmakta, kalabalık personelleri ve harcamaları le görülmekte ki personel kalabalık bu ordular diğer gelişmiş ülkelere nispeten asker başına çok daha az bir harcama yapmaktalar. Tabi elbette sabit araştırma harcamaları, ve diğer sabit harcamalar nüfus arttıkça toplam ortalama harcamayı daha aşağıya çekmekte. Geniş ölçeğin de değişken maliyetlerde azalma etkisini de göz önünde tutmak gerekir elbette ama dediğim gibi derine inmeyeceğiz.

Türkiye ise Rusya Hindistan ve Çin gibi personel kalabalık ordular arasında ve harcaması nispeten düşük.  Aktif personel sayısı ise bana düşük geldi, her yıl   askerlik çağına eklenen genç sayısı 1,298,979 kişi ve 14 milyon askerlik çağında genç olduğuna göre bu rakam 1 milyon üzerinde olsa gerek.

Bu rakamlarda harcamaları SIPRI verileri ile, askeri personel sayılarını ise www.globalfirepower.com sitesinden aldım. SIPRI verilerinin yöntemi ile Globalfirepower arasında bütçe/gerçekleşen harcama farkı bulunmakta.

Globalfirepower.com sitesi CIA verileri ve bu verileri işleyip buna göre dünya ordularının güçlerine göre bir sıralama yaparak yayımlıyor.  Globalfirepower rakamlarına göre ABD Dünyanın en güçlü ordusu, Türkiye ise Dünyanın en Güçlü 10. ordusu durumunda.
keşke İran ve Kuzey Kore’yi de bu listeye katsaymışım… Neyse
http://www.globalfirepower.com/

Ülkelere göre Sipri verilerine ulaşmak için http://milexdata.sipri.org/

Bu kadar para ile sizce dünya daha kan gölü yerine daha güzel bir yer yapılamaz mı ?

Kapanış John Lennon’dan gelsin :




Kategoriler
Ekonomi Politik

Kuzey Kutbu Kimin ?

Kuzey Kutbu
Kuzey Kutbu

Bugüne kadar faydasız görüldüğü ve aynı zamanda da doğal koşullara dayanabilmenin o zamanki şartlarla neredeyse imkansız olduğu için Kuzey Kutbu herhangi bir devlet tarafından sahiplenilmedi, istila edilmedi veya paylaşılmadı.

Kuzey Kutbu dev bir buz tabakasından oluşmakta ve hiç kara bulundurmamakta, ve bu sebeple üzerinde bir istasyon yapmak imkansız görünmekte.

Bu kalın buz tabakasının küresel ısınma yüzünden erimesi ve önümüzdeki süreçte de erimeye devam edecek olması dikkatleri buzun altında yatan, daha doğrusu yatması muhtemel olan kaynaklara çekmekte. Birtakım varsayımlara göre dünyanın petrol ve doğalgaz rezervlerinin dörtte biri bu buzun altında yatmaktaymış. Tabi diğer doğal zenginliklerin de bolca bulunması muhtemel.

Kuzey kutbunun Dibine Bayrak Dikilirken
Kuzey Kutbunun Dibine Bayrak Dikilirken

Konunun bu şekilde ekonomik ve stratejik önem kazanmaya başlaması ile tartışmalar da başladı. Bu tartışmaların sonucunda Rusya konuyu ileriye götürerek 2 Ağustos 2007 tarihinde 4631 metre derinliğe bayrağını dikerek ciddi bir adım atmış oldu. Öyle ki bu paslanmaz titanyum bayrak ile Rusya Kuzey Kutbunda hak iddia etmiş ve bu iddiasının da kalıcı olduğunu göstermişti. Karşılık olarak da bir diğer hak iddia eden devlet olan ABD bir denizaltısı ile buz tabakasını kırıp yüzeye çıkmıştı.Kuzey Kutbunda hak iddaa eden devletler yalnızca Amerika ile Rusya değil tam olarak altı ülke Kuzey Kutbunda hak iddia etmektedir : Rusya, ABD, Kanada, Norveç, İsveç, Danimarka. Bu ülkeler şu anda birleşmiş milletlerin tanıdığı 200 deniz mili (370km) çevresinde Ekonomik Etki alanı hakkına sahip bulunmakta. Uluslararası yasaya göre bu devletler her on yılda bir bu etki alanının genişlemesi için başvurma hakkına sahip bulunmaktalar ; Norveç 1996 ,Rusya 1997,Kanada 2003,Danimarka ise 2004 yılında bu başvurularını yapmış bulunmakta. Ve hepsinin bu hareketle nihai amacı kesin sınırlara sahip bölgeleri topraklarına katmak, ve bu bölgelerin zenginliklerinden faydalanmak.

Geçen gün Avrupa Birliğinin Kuzey kutbu ile İlgili bir stratejik belge yayımlaması ile dikkatimi çeken bu konuda bu HABER gayet açıklayıcı. Öyle ki tarafların netleştiğini görmekteyiz. Son müdahil Avrupa Birliği(Norveç) Rusya ve Amerikanın aksine konuya diplomatik ve örtülü( Çevre duyarlılığı) yaklaşarak hamlesini yapmış bulunmakta. Kutuba sınırı olan Avrupa Birliği ülkelerinin iddialarını sonuna kadar destekleyeceği şüphesiz, ve hatta uluslararası ortamda birliğin diğer üyeleri ve ortakları ile baskı kurması da ortak politika bağlamında neredeyse kesin.

Bu durumda tarafları tahtaya dizersek :

  • Rusya Federasyonu
  • Amerika Birleşik Devletleri
  • Avrupa Birliği

Karşımıza Dünya’nın en büyük üç ekonomik ve askeri gücü çıkmakta. geleceğe yönelik kaynak ihtiyacını göze alırsak tahmin edilen rezerv büyüklüğü ile gözü kara üç güç odağının arasında Kuzey Kutbu tam bir gerilim hattının içerisine düşmüş durumda. Daha önce benzer konumda olan yerlere göz atarsak Yeni keşfedilmiş Amerika ve Alsas-Loren güç kullanılması ve çatışma çıkması ihtimal dahilinde. Diğer ihtimal ise bu üç büyük gücün bir paylaşıma gitmesi veya kaynakların devletlerüstü bir idarenin hakimiyetine bırakılması olacaktır.

Dar ölçekte bu üç büyük gücün hakimiyet tartışması gibi görünse de, sahipsiz olan bu bölge ve yer altı zenginlikleri teoride bütün Dünya insanlarına ait olmalıdır. Fakat böyle bir rezerv söz konusu ise bu güçlerin asla başka devletlerle bir paylaşıma (hakça bir paylaşıma) gireceklerini düşünmüyorum, aksi durumda da geri kalan devletlerin bir baskı ve zorlama ile bu devletlere karşı koyma imkanının olduğunu da zannetmiyorum, makul oalrak diğer devletler bu üç büyüğün ekonomik ve siyasi çıkarlarına uygun olarak kendilerine en yakın hissettiğinin peşinden gidecek ve aktif olmasa da taraf olacak destek verecektir. En makul paylaşımda ise geride kalan devletlere ekonomik büyüklüklerine göre cüzi paylar verilecek aslan payı üç taraflı paylaştırılacaktır.

Frank Herbert’in Dune isimli romanını veya aynı adlı filmi izlemişseniz veya aynı adlı bilgisayar oyununu oynamışsanız bu senaryo size yabancı gelmeyecektir. Öyle ki üzerinde çok değerli kozmik serpinti (baharat olarak geçiyor) bulunan Dune isimli bir gezegen keşfedilir ve galaksinin üç büyük medeniyeti Atreid,Harkonnen,Ordo bu baharat için kıyasıya mücadeleye başlarlar. Sonuçta uzlaşma olmaz fakat çözüm tektir ve bu çözüm tek kurala dayanır ” Dune Üzerinde Hiçbir Kural Yoktur” ve böylece Dune üzerinde savaş başlar…

Elbette makul insanların yaşadığı yüzyılda sonuçları bu üç güç arasında sonuçları katastrofik olacak bir savaş en son ihtimaldir, fakat ihtimal dışı değildir bunu bize zaman gösterecek.