Not: Bu yazıya gelen ziyaretçilerin “Arkeoloji müzesi ödev” şekline arama sorgularıyla geldiğini görüyorum. Tamam siz ödevi bitirmek için geç kaldıysanız buradan faydalanıp ödevinizi yapın, yetiştirin, ama zamanınız varsa lütfenİstanbul Arkeoloji Müzelerine gidin ve görün. Zamanınız kalmamış son akşam bu ödevi yapıyorsanız da ödevi bitirdikten sonra ilk fırsatta gidin. Samimi şekilde söylüyorum, çok güzel gerçekten, kendinize bir iyilik yapın gidin. Dönüşte de Sultanahmet’te veya Hoca Paşa’da köfte yiyin, Gülhaneye aşağı Sirkeci’den Eminönü’ne kadar geze geze inin. Vaktinizi güzel şeylere harcayın. Tadını çıkarın 😉
Onca yıl Beyazıt’da okuyup ta İstanbul Arkeoloji Müzelerine gitmemek… Çok sıradışı değil, sanıyorum ki benim gibi binlerce öğrenci o Gülhane yollarından geçip bu müzelere gitmemiştir…
Bugün ne iyi ki bu müzeye gidip de gördük. Bunca zaman gitmemiş olmanın utancıyla da olsa bu geziyi kısaca günlüğüme not etmek istedim. Keşke bundan 10 önce gitseymişim. Veya lisede okul gezisinde Sultanahmet – Topkapı’nın yanına vaktimiz olsaymış da gitseymişiz.
Sultanahmet – Topkapı – Ayasofya ve de Yerebatan sarnıcı arasında insanın burayı atlaması doğal. hem de günü birlik gezilerde o yorgunlukla Türk insanı hayatta çekmez arkeoloji tantanasını…. Siz siz olun en azından 2 saatinizi ayırıp girin bu güzel müzeye…
Londra’ya gidip British Museum’da aaa diye ağız açıyorken İstanbul Arkeoloji Müzelerini bu kadar geç görmekten çok hicap duydum…
Müze Hakkında
Müze, Türkiye’nin ilk müzesi, kurucusu Osman Hamdi Bey(Kaplumbağa Terbiyecisi). Müze hakkında hem vikipedi sayfasında hem de müzenin kendi sitesinde detaylı bilgi mevcut. Yapı olarak da muhteşem bir görünüşe sahip olan müze, zamanında İmparatorluk Müzesi olarak kurulmuş.
Müze içerik olarak çok ama çok zengin.
- Şark Eserleri
- Arkeoloji Müzesi
- Çinili Köşk Müzesi
olarak üç bölümden oluşmakta.
Ulaşım ise çok kolay. Müze Gülhane Parkı’nın ve Topkapı Sarayı’nın arasında bulunmakta. Gülhane Parkı’nın girişinde sağa ayrılan yol ile ulaşılabildiği gibi, Topkapı Sarayının önündeki bahçeden de aşağı sola kıvrılan yol ile erişmek mümkün. Sitesindeki ulaşım bölümünde kroki var ama nasıl bir yolu takip edeceğiniz yazmamış. Bence bu çok önemli çünkü bilindiği üzere tarihi yarımadanın sokakları biraz karışıktır.
Bir önemli eksik de bunca kişinin geçtiği Alemdar Caddesinde bu müzeye ait bir adet işaret levhasının olmayışı. Onca sene geçtim o yoldan levhasını görmedim. Levha bir tek Gülhane parkının girişinde, orada da ana yola odaklanmışsanız görmeniz imkansız. En kolayı Gülhane Parkına girin ve sağa doğru kıvrılın.
Giriş ücreti 10 TL. Müzekartınız varsa ek bir ücret ödemeden girebilirsiniz. Müzekartınız yoksa kapıda alabilirsiniz. Zaten, Topkapı, Ayasofya’ya da girerseniz Müzekart maliyeti üzerine tasarrufa bile geçersiniz. Muhakkak Müzekart alın.
Şark Eserleri Müzesi:
Bu müzeyi çok sevdim. içerisinde;
Eski Mısır eserleri: Yazıtlar mumyalar heykeller hatta mini sfenks bile mevcut.
Güney Mezopotamya, Mezopotamya, Babil, Arap yarımadasına ait eserler mevcut. Bu eserlerden kapı aslanları vb eserlerin kısımlarını British Museum’da görmüştüm.
Öne çıkan eserler: Arami yazıtlı güneş saati, Mısır mumyaları, Adap Kralı Lugal Dalu’nun heykeli, Kadeş Antlaşması (tarihteki ilk yazılı antlaşmadır) Boğazköy sfenksi Kapı aslanı Hammurabi Kanunları gibi birçok çivi yazıtı mevcut.
Çocukluğumdan hevesim Mumya görmekti. Türkiye’de de olduğunu sanmıyordum, fakat bu müzede mumyaları görünce şaşırdım doğrusu. Hem kabıyla hem de mumyasıyla gayet iyi durumda eserler mevcut.
Benim gezmekten en çok sevk aldığım yer burası oldu.
Arkeoloji Müzesi:
Ana müze. Bu müzede muazzam eserler bulunmakta. Özellikle lahitler konusunda sanırım dünyanın en zengin müzesi. Öyle ki bahçesinde yağmura kara bırakılmış lahitlerle bile İngilizler 4 tane müze yapar. O derece. Ayrıca içeride muazzam heykeller bulunmakta. Müzenin en etkileyici eseri, İskender Lahti. Çok muazzam büyüklükte(sanırım dünyanın en büyük lahtiymiş) üzerindeki işlemeler o kadar detaylı ki… Ayrıca sadece beyaz değil, kırmızı mermer veya bir boya kullanılmış, bu sayede kan temsilleri çok etkileyici. Müzenin en önde gelen eseri için sadece bir resmin yetmeyeceğini ve gitme durumu olmayanların da görmeleri için bir video çekmenin faydalı olacağı düşüncesiyle ben de küçük bir kayıt yaptım ve youtube.com sitesine yükledim. Ne yazık ki Canon EOS 500 makinem’in hafıza kartını evde unuttuğum için bu fotoğraflar ve çekimleri eşimin cep telefonuyla yaptım.
Eserle ilgili detaylı bilgiyi şu sayfadan edinebilirsiniz:Â http://www.istanbularkeoloji.gov.tr/web/14-51-1-1/muze_-_tr/koleksiyonlar/arkeoloji_muzesi_eserler/iskender_lahdi
Ayrıca bu bölümde de bir kaç mumya değişik biçimlerde sunulmakta. Bir tanesi zeminin altına yapılmış cam bölmedeydi, üzerinden yürürken fark ettiğinizde korkmamanız elde değildi doğrusu. Bu mumyayı çekemedim. Hem de gidenlere sürpriz olsun.
Aşağıda Lika bölgesinden bir lahit görebilirsiniz. Bu lahitten yüzlercesi Olimpos ve Kekova’da arazide bulunmakta.
Arkeoloji müzesi gerçekten çok fazla esere sahip. Heykellerin olduğu kısım bakımda olduğundan o kısmı göremedik. Ama şunu söyleyeyim ki, eserler zengin bir kumaşçı dükkanındaki kumaş topları gibi ortaya serilmiş. Çok fazla eser var ve bu eserler doğal sit alanlarındakilerin sadece bir kısmı. Bu kadar çok eserden gavurlar 5 müze çıkarırdı doğrusu.
Müzenin genelinde olan bir eksiklik ise, eserlerin tanıtım kartlarının yetersizliğiydi, bazı eserlerde tanıtım kartı yoktu. Yurt dışındaki müzelerde tanıtım kartları eserle ilgili bilimsel bilgi vermenin dışında bizim gibi sıradan ziyaretçileri bilgilendirecek detaylı içeriğe sahiplerdi. Hikayesi, geçmişi neden önemli olduğu gibi bilgilerin eksikliği çok fazla. Tabi böyle olunca eserleri gezmek ister istemez biraz sıkıcı oluyor. Bu bence çok önemli bir eksiklik. Tabi konunun özü tanıtım. Konuya ilk girişimde bahsettiğim üzere müzenin yolunu bulmak zor, esere mi kaldık dememeliyiz. Müze ve eserler çok daha iyi tanıtılmalılar.
Çinili Köşk Müzesi:
Çinili Köşk önceleri adı üzerinde köşk imiş. Sonradan müze olmuş. Yapının kendi içindeki harikulade çinileri ile birlikte Selçuklu ve Osmanlı Çinileri sergilenmekte. Ayrıca Osman Hamdi Bey’in resimleri de mevcut. Beni en çok etkileyen eser, çinili ve kabartmalı çeşme oldu. Fotoğrafta görünmeyebilir ama Tavus Kuşu sanki 3 boyutlu gibiydi:
Kapanış
Müze muazzam. Mutlaka gidip görmelisiniz. Gülhane Tramvay durağından inin ve Gülhane Parkı girişinden dosdoğru müzeye gidin. Bu müze İngiltere’de olsa, kapısında insanlar girmeye sıra bekler. O derece muazzam eserler mevcut. Bizde ise tanıtım eksikliğinden müze ne yazık ki çok sakin.
Eserler ve müze hakkındaki bilgilere müzenin sitesinden ulaşabilirsiniz.Â
Sanattan pek anlamayan biri olarak bu ikinci yazım daha oldu. Diğeri şurada.
Kültür sanat saatimizin sonuna geldik.
Mutlu günler.
Not: Her geziden sonra yazayım diye sonraya bırakıyordum. Hiç yazamadım. Demek ki sıcağı sıcağına yazmazsak olmuyormuş.
“Sonunda gittik: İstanbul Arkeoloji Müzeleri” için 5 yanıt
merhaba. mumyalar ile ilgili sunumuma haz?rlan?rken yaz?lar?n?z? gördüm. arkeolojiye kar?? olan heyecan?n?z beni mutlu etti. mumyalara kar?? da ilgiliymi?siniz. ülkemiz mumya konusunda da bir cennet say?l?r. farkl? bölgelerimizde farkl? tekniklerle çe?itli mumyalar bulunmu?tur. amasya müzesinde sergilenen ilhanl?lar dönemine ait mumyalar?n iç organlar?yla birlikte mumyalanm?? müslüman türk mumyalar? olarak dünyada e?i benzeri yok. kapadokya bölgesinden ç?kar?lan, aksaray ve ni?de müzelerinde sergilenen mumyalar ise herhangi bir sarmalama i?lemine tabi tutulmadan sadece özel ve geleneksel ilaçlama teknikleriyle günümüze kadar ula?m??t?r. bunlar?n içinde iki adet de kedi mumyas? mevcuttur. tarih ve arkeolojiyle kalman?z dile?iyle, yeni yerler görüp e?lenmeniz ümidiyle sizi selaml?yorum.
Yorumunuz, verdi?iniz bilgiler ve güzel dilekleriniz için te?ekkür ederim,
Bilmukabele, sa?l?cakla.
Pardon da siz bize bilgi degil bildiginiz gezinin nasil gectigini anlatmissiniz bu benim ne isime yarayacak
Kusura bakmay?n vaktinizi ald?m.
ben çok guzel olmu? te?ekkürler