Yüksek Hızlı Tren ismi sizce ne kadar doğru ve altı dolu ? …. Küçüklüğümden beri özendiğim TGV benzeri hızlı trenlerin artık bizim ülkemizde de olmasıydı. Sürekli bu trenlerin haberlerini takip eder hevesle bulabildiğim birkaç kare resim veya televizyonda nadiren çıkan ilgili belgesellere bakardım…
Yıllar geçti trenler hız rekorları kırmaya başladı, buradan bakabileceğiz üzere demiryolu hız rekoru 574.8 km ile SNCF TGV POS trenine ait. Bu dudak uçuklatan hızın yanı sıra deneysel olarak yapılan yeni trenler ise bir o kadar heyecan verici gelmekte, Almanya’da ve Çin’de raylara temas etmeden giden tren üzerinde çalışmalar sürdürülmekte, manyetik alan ile itme sağlanıp ray sürtünmesi ve aşınması gibi sorunlara çözüm getirilmekte. Diğer taraftan Çin’de uzun mesafede hızlı tren seferleri yapılmakta. tıpkı dünyanın diğer gelişmiş ülkeleri gibi.
Böyle güzel gelişmeleri uzaktan da takip eden biri olarak günden güne hayal kırıklığı yaşamaktayım. Hızlı trenimiz asla olmayacak çünkü…
Bu ülkenin en müsait coğrafyasında Ankara-Eskişehir hattı üzerinde ilk hızlı tren deneyimimizi yaşadık rakamlarla Bakalım :
Ankara Eskişehir Arası Hızlı Tren hattı Uzunluğu : 245 KM (197 Km’si yeni Yol)
Hızlı Tren yolculuğu Süresi : 1 saat 30 dakika
Ankara Eskişehir Arası Karayolu Mesafesi : 234 KM
Otobüs Yolculuğu Süresi : 3 saat
Ankara Eskişehir Arası Eski Tren hattı uzunluğu : 264 Km
Tren Yolculuğu Süresi : 3 saat 15 dakika
Hızlı tren aslında o kadar da hızlı değilmiş, ve bize ilk vaat edilen Eskişehir Ankara arası 1 saat olacak sözü ile pek de yakın değil. Ve üstüne üstük hattın 48 km si eski ! Birçok geçitte problem var ve birçok dava mahkemelerde !Ankara Eskişehir arası maliyet 720 milyon Euro (1,5 Milyar TL) ve ortada daha yapılmış bir istasyon bile yok !( Mevcut Ankara garı ve Eskişehir garlarının hali malum…)
Geçen yıl  Hızlı Tren inşaatında bulunma ve yer alma fırsatım olmuştu, çok ucuza mal edildiği söylenen hat üzerinde müteahhitlerin taşörenleri neredeyse bedava(!) çalıştırılmıştı. Ayrıca raylar ile ilgili de çeşitli teknik/akademik kişilerin kaygıları bulunmakta.
Kabalama bakarsak, Hızlı Tren’in Eskişehir’in ardından hemen tamamlanması gereken Eskişehir-İstanbul hattında henüz hiçbir çalışma başlamadı ki çok zor bir etap. İstanbul sınırları içerisinde nasıl bir politika izleneceği ise doğrusu tahmini bile zor olan bir konu. Konya hattı inşaat aşamasında, Sivas ve İzmir ise düşünülüyor.
Doğrusu temelde güzel ve kurgulanıyor ama uygulama kısmı pek oturmuyor. Elbette maddi imkanlar kısıtlı ama en azından altyapı ileride yapılacak yeniliklere ve daha hızlıÂ tren sistemlerine kolayca uygulanabilir şekilde yapılmış olsun.
Tren bugünkü gazetecilere özel seferde parkuru 1 saat 27 dakikada tamamladı, yani ortalama 164 km hızla seyir etmiş, azami olarak ise 253 km hıza ulaşmış. İlk denemeler öncesi 270 km hız hedefleniyordu, deneme sürüşlerinden sonra bu sürat 250 km hıza çekildi burada da tren hattının projeye uygunluğu ve kalitesi hakkında kuşkular uyanmakta, istenildiği gibi çıkmadığına göre yer tesliminden sonra denetimi tekrar gözden geçirmek lazım.
Yapılanlara kesinlikle karşı değilim destekliyorum ama dileğim projenin şimdiki halinden daha da iyi bir hale gelmesi. Bunca yıldır çile çektik daha iyisi hakkımız, bunu unutmayalım.
Isınma sorunu hemen hemen her elektronik cihazda performans düşüklüğü yaratmakta ; Masaüstü bilgisayarlar dizüstü bilgisayarlar, uydu alıcıları emektar Playstation gibi.
Hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri haline gelen dizüstü bilgisayarlardaki ısınma sorunu ise çoğumuzun sinirini bozmakta. Her bilgisayarda bu sorun olacak diye bir durum yok, üreticiler ve teknik tercihleri bizi maalesef bu sorunla yüzleştirmekte. Benim kullandığım dizüstü bilgisayar fiyatının uygunluğu ve iyi donanımı ile tercihim olan Hp Compaq Presario CQ50 115TR modeli, tek sıkıntısı üreticinin fanı yanlış konumlandırması (bence). Fiyatı ucuzdur elbette ısınacak diye bir ön yargıya kapılmayın. Bu durumla karşılaştıktan sonra bende böyle bir ön yargıya kapıldım, fanı şimdiki konumunda yerleştirmenin bir model hatası olduğunu ve bu modelin tutmadığı için ucuz olduğunu düşünmüştüm… Ama maalesef bu tercih bütün HP marka dizüstü bilgisayarlarda yapılmış, hepsinin hava tahliyesi aşağıya bakmakta. 1000 modelin de aynıÂ de aynı 3000 liralık olanının da aynı. Eğer dizüstü bilgisayar alacaksanız ve teknoloji mağazası geziyorsanız size önerim standta gösterilen çalışan dizüstü bilgisayarların hava çıkışına elinizi tutmanız, böylece sıcaklığı kendiniz hissedebilirsiniz. Sıcaklık arttıkça performansın düştüğünü unutmayın.
Hemen korkmayın bu aslında çok büyük bir sorun değil, ama sorun şöyle , hava tahliye kanalından atılan sıcak hava kanal aşağıya baktığı için ve hatta bir kısmını da ekran çerçevesinin uzantısı kapattığı için , atılan hava zemine çarpmakta ve zemin ısınmakta, ve de diğer markalarda olduğu gibi yüksek ayakçaları olmadığı için bu ısınma işlemci fanının dışarıdan çektiği serin havayı da ısıtmakta.Böylece sistemin sıcaklığı artmakta ve ciddi performans kayıpları yaşanmakta.
Diğer bir sorun ise : TOZ , öyle ki sisteminiz eğer tozlu ise ısınma sorunundan kurtulmanız zor, fanınız toz tutmuşsa , veya tahliye kanalındaki ızgaralarınız toz ile tıkanmışsa sürekli çalışan fan ve gittikçe ısınan sistem canınızı sıkabilir. Mesela bugün yine farkettim ki tahliye kanalından yeteri kadar hava çıkışı olmuyor, bilgisayarı temizlemenin zamanı geldi diye düşündüm. Bir kaç fotoğraf çekip sizlerle paylaşmak istedim.
Eğer sizde aşırı ısınma ve buna bağlı performans sorunu yaşıyorsanız hem mevcut sorunu çözmek hemde ısınma sorunu ile karşılaşmamak istiyorsanız benim yöntemimi deneyebilirsiniz. Roket Bilimi kadar teknik olmasa da onun gibi basit prensiplere dayanmakta.
Adım Adım Gidelim ; Önce Bilgisayarımızı kapatıyoruz
A- : Dizüstü Bilgisayarımızı Tanıyalım ve Temizleyelim :
Dizüstü Bilgisayarın Altı
Yukarda Gördüğünüz resimdekiler :
1-Elektrik süpürgesi ile kırmızı halka içine alınmış fan bölgesi süpürge tutularak güzelce çekilir, tozlar temizlenir, şanslı iseniz fan deliklerine giren toz yumaklarını görebilirsiniz.
2-Kare içine alınmış bölgeler ise, Sabit disk ve ekran kartı için açılmış havalandırma delikleri, alt kısımda tozdan korumak için bir filtre bulun makta, tek taraflı olduğunu düşünmekteyim. Daha sonra burayı da güzelce çekerek temizleyelim.
3- Tahliye kanalları, en önemli yer, bilgisayarınız fanından temiz ve serin havayı çekip, bu hava ile işlemci ve sistemi soğutuyor, bu işlemde ısınan havayı ise tahliye kanalı ile dışarı atmakta, ne kadar rahat dışarı atarsa sistemden sıcak havayı o kadar çabuk uzaklaştırmış olacaktır. İşte temel sorun da burada yatıyor, bu kanallar şekilsiz ve aşağı bakıyor,zemine çarpan hava kanala geri dönme eğil,imi gösteriyor. Bilgisayarın altındaki ayakçalar ise yeteri kadar yüksek değil maalesef. Acer ve Asus gibi markalarda bu tahli,ye kanalı havayı aşağı değil yana vermekte ; ki çok mantıklı ve daha yüksek ayakçalar kullanmakta, buda hava sirkülasyonunu rahatlatmakta. Bunun çözümü ise aşağıda “B” Bölümünde bulunmakta.
Tahliye kanalını da güzelce süpürge ile çekiyoruz :
Hava Tahliye Kanalı
Böylece sistemimizin soğumasını zorlaştıran zararlı toz birikintilerinden kurtulmuş olduk.
Unutmadan hepsinden değil elbette , kasayı açıp temizlemek daha sağlıklı ama maalesef kasayı açarsak dizüstü bilgisayarımızın garanti şartlarını ihlal etmiş oluruz ve ürünü garanti kapsamı dışına çıkarmış oluruz.
B- Bölümü : Sağlıklı Duruş :
1- Aparat: Bu sorunu ilk yaşadığımda acaba nasıl çözeceğim diye düşünüyordum, herkes gibi bende ilk olarak dizüstü bilgisayarın altına kitap koyarak daha sağlıklı bir hava sirkülasyonu sağlamaya çalıştım, ama hem tam dengede durmuyordu hemde kanalları kapatıyordu, sonra bir çerçeve yapmayı düşündüm daha sonra ise lastik ayakçalarla yüksekliği artırmayı düşündüm. Deneme yanılma yaparken en önemlisi yanımda rahat dolaştırabileceğim yer tutmayacak bir aparat yapmaktı, tam hatırlamıyorum ama sinirle uğraşırken en son rasgele aşağıda görünen aparatı yaptım.
Dizüstü Altlığı
Çıta ve beyaz bant ile yaptığım bu alet o kadar özensiz ve ilkel olmasına rağmen işimi tam anlamıyla gördü. Kenarını köşesini düzeltmeye bile uğraşmadım ve 100 TL ‘lik dizüstü bilgisayarı soğutucularının (altlık) yaptığı işi güzelce yapıyor ; Nasıl mı hava sirkülasyonunu kolaylaştırarak. Dikkat ederseniz sol kısım, yani tahliye kanılın olduğu kısım biraz boş bırakılmış orası çok önemli 🙂 Daha teknik bir proje çizimi var ama ticari kaygılarımdan dolayı burada henüz açıklayamayacağım. Sadece bu prototip ile yetinmenizi istemek durumundayım.
2- Aparatın Kullanışı :
Çok basit; çıtayı zemine koyuyoruz , dizüstü bilgisayarımızı ise lastik ayakçalarının üzerinde çıtaya yerleştiriyoruz. Aşağıdaki gibi :
Altlık işbaşında
İşte bu kadar !
İstediğiniz kadar oyun oynayın, yüksek işlemci gücü gerektiren işlem yapın, bilgisayarınız saatlerce açık kalsın, kafanız artık rahat olsun.
Not: Marka karalamak gibi algılanmasın, ısınma sorunu engelleyici değil, can sıkıcı bir durumdan ibarettir. teknik olarak şöyle diyebilirim. Paylaşımlı ekran kartımın (GPU) sıcaklığını sürekli gözlem altında tutuyorum, aparat olmadığı zaman 75c ile işleme göre 90- 95 c sıcaklığı bulmakta, aynı kullanımda aparat ile ise 58 ila 70 derece arasında çalışmakta.
Birde sistem Windows Vista ile hem daha gürültülü hemde daha çabuk ısınmakta, Pardus 2008 üzerinde KDE4 ve nvidia 180.22 sürücüleri ile hem daha sessiz, hem daha serin hemde daha güzel 🙂
Aman unutmadan ; bilgisayarınızı yata veaaire gibi yumuşak yerlerde çalışır halde bırakmayın, alt kısım gömülebilir ve bilgisayara hava alamaz ve sisteminiz zara görebilir. Kullanıcı kılavuzunda yazdığı gibi sürekli düz ve sert zeminlerde kullanmaya üzen gösterin.
Pardus-Linux.org gezegenindeki ilk yazımda da belirttiğim üzere ,pardus konusunda eleştirilerim görüşlerim ve önerilerim üzerine epeydir bir yazı yazmayı düşünmekteydim ve kısmet bugüne imiş.
Herşeyden önce bu yazıyı okurken yazının temeline oturttuğum iki temel düşünce var, yazımı bu temel düşünceler ekseninde okuyup değerlendirirseniz sevinirim.
Pardus Gerçekten iyi ve üzerinde çok emek harcanmış başarılı bir linux dağıtımıdır, diğer büyük dağıtımlardan aşağı kalır bir yanı yoktur,aksine birçok artısı da mevcuttur.
Eleştiri ne kadar sert olsa da yapıcı yönü vardır, eleştiri yersiz de olsa dikkate almak gerekir ve aksine cephe almamak ; eleştiriyi yapan kişinin fikirlerini belirtme özgürlüğüne saygı göstermek gerekir. Eleştiri olmadan eksikleri görmek zorlaşır ve, eleştirinin yapıcı yönünü kabul etmek alçakgönüllü ve erdemli bir davranıştır.
Dedikten sonra görüşlerimi aktarmaya başlayabilirim.
Pardus ve Topluluk : Kullanıcısız bir işletim sistemi düşünmek ne kadar havada kalır ise, kullanıcılarını göz ardı eden bir işletim sistemi de o kadar havada kalır ve geleceğe yönelik kayıpları bugünden alır. Mevcut ortamdaki taraflaşma ortadan kaldırılmalı ve bir uzlaşı ortamı yaratılmalı.
Daha da açmak gerekirse diyalog ortamı ve faydalar çerçevesinde 10910 üyeli ve aktif bir destek forumu nedeni ne olursa olsun göz ardı edilmemeli,kişisel yanlışlar ve tutumlar bu kadar insana mal edilemez.
Özgür felsefede özgürlük temasında hareket ediliyorsa , insanlara alternatifini göstermeden tek bir adrese Öİ’ye yönlendirme ne kadar doğrudur ? Bu bir manipülasyon sayılmaz mı ? Özgürlükiçin sitesi özellikle son yeniliklerinden sonra gerçekten ilerleme gösterdi ,fakat bu destekli ve planlanmış bir proje olmasına rağmen açık yüreklilikle kabul etmek gerekir ki yeterli değil, içerik olarak çok eksik. Bu adreste Sayın Erkan Tekman’ın yazısından da anladığımız üzere özgürlükiçin sözleşmeli firma tarafından idare edilen bir hizmet sitesi,ve bunun için çaba gösteriyor, fakat gerçek anlamda olması gereken hedefleri aktiviteyi ne kadar yakaladı ? Pardus-linux.org arşivindeki bilgiler Öİ içeriğine kıyaslandığında acaba kaç kat zengin bir içerik kıyaslamış oluruz. Veya destek forumlarında bir soruya ortalama kaç gün/saat içerisinde cevap gelmektedir ? Cevap yazan kişi görev sahibi moderatör mü yoksa gönüllü yardımcı olmak isteyen insanlar mıdır ?
Böyle iki oluşum neden aynı anda ortak paydada kullanılmıyor ? Neden yok sayılıyor ? En olmadık Rekabetten neden faydalanılmıyor ki ? Çıta acaba rekabet olmadan nasıl yükselecek ?
Pardus geliştiricileri : Çoğumuz anasayfadan sonra birde pardus gezegenine uğruyoruz, ama gezegende yeni bir yazı okumak gezegende hayat belirtisi bulmaya benziyor. Geliştiriciler çok yoğun çalışıyor olabilirler fakat 15’er dakikalarını ayırıp yeni neler oluyor, neler üzerinde çalışıyorlar veya paylaşmak istedikleri herhangi birşeyi okuyuculara aktarmak çok mu zor, yoksa gezegeni gözardı etmek çok mu kolay ?
Detaylarda Pardus :Çok ufak şeyler bazen insanların görüşünü değiştirebilir, özellikle disiplinli ve ciddi insanlar karşılarındaki projenin ciddiyeti konusunda izlenimlerini küçük şeylerden edinirler
Firefox’taki yer imleri : Bize çok geniş kısayol imkanı sunan bu yer imlerinden acaba kaç tanesi ölü olmayan site veya kaç tanesi Firefox’u destekliyor ? Haberler->E-haber->Açık Gazete trajikomik bir örnek,sitede en son haberlerin(manşetler) üzerine gelip kendiniz görünüz,bu site hiçbir zaman firefoxa uygun olmadı. Sitede gezinemedikten sonra yer imlerinde olması biraz ironik değil mi ? Yer imlerini ekleyenler acaba bunun farkında olmadılar mı veya hiç açık gazeteyi ziyaret etmediler mi ? Bozuk standartlara karşı olan insanlar bozuk standartlara sahip olan bir siteyi kullanıcılara neden sunar ki ?
Genel Olarak :
Pardus Anasayfası : Tasarım olarak biraz geride kalmadı mı ? Pardus’un bir linux dağıtımı,ondan da ziyade bir işletim sistemi olduğunu insanların anlaması çok zor. Yeni bir tasarım yeni bir içerik, yeni belgeler ve İnsanların ilgisini artıracak bir yapıya kavuşması gerekmez mi. Diğer dağıtım siteleri ile karşılaştırabilirsiniz.
Diğer Dillerdeki Pardus Siteleri : Italyanca pardus ölü durumda, şu anda özveri ile yürütülen birtek “Hollandaca Pardus” vardı ,fakat ona da bu aralar erişmek mümkün değil,forumu ile birlikte uçmuş görünüyor, ki distrowatch sitesindeki uluslararası forumdu. İngilizce pardus sitesi ise yine doyuruculuktan uzak ve vasat, anasayfaya en azından şık bir ekran görüntüsü koymak zor olmasa gerek.
Distrowatch/pardus: Distrowatch linux dağıtımlarının tartıldığı bir site, Pardus şu an son 6 aylık verilere göre günde 207 kez görüntülenme ile 35.sırada, kötü bir sıra değil ama pardus çok daha iyisini hak ediyor. Son 3 aylık ve 30 günlük verilere bakarsak ise durum vahim 50. sıralara çoktan düşülmüş durumda. En azından diğer dağıtımlar gibi arada pardus bülteni ve Güncel tutulan tam paket listesi ile albenisi artırılabilir.Baktığımızda diğer ciddi dağıtımlarda birçoğu paket listesini tam olarak distrowatch’ a aktarmış durumda(ubuntu,opensuse,mandiriva gibi ilk 10 dağıtım).Bu ciddiyet açısından önemli.Birde Distrowatch sayfasındaki bağlantılardan kaçı işe yarar bağlantı ?
Özetlersek : Pardus projesi geçen zamanda çok şey başardı ve başarıları daha büyük sorumluluklar ve daha fazla kullanıcı beklentisi getirdi. Daha ileriye gitmek için dünyaya açılma hedefine odaklanılmalı ki farklı atmosferdeki insanların katkılarına kesinlikle ihtiyaç var. Bu katkıları elde edebilmek için gerekli altyapı oluşturulmalı ve bunun idaresi için gerekirse gönüllü kullanıcılardan destek alınmalı, yetkinlik testinden sonra gerekli öncülük görevini üstlenecek birçok kullanıcının varlığından eminim
Önerilerim :
Yeni bir pardus başlangıç sayfası Türkçe ve Uluslararası: Uluslararası versiyon için gerekirse pardus.org gibi bir alan adı paraya kıyılıp alınmalı ki en.pardus.org, de.pardus.org gibi subdomainler ile tek çatı altından idare edilebilmeli ( Tanıtım,Dökümantasyon,Wiki) ve bunlar için gerekli niteliğe sahip gönüllülerden yardım istemekten çekinilmemeli(yetkinlik testi). (alan adına pardus.org a alternatif bir isim aklımda var, kötü emelli kişiler için gizli tutuyorum 🙂 )
Distrowatch sayfasına çeki düzen verilmeli.
Özgürlük İçin ısrarına devam edilse de diğer gönüllü siteler ve oluşumlar yapıcı şekilde desteklenmeli kimse Pardus projesinin kötülüğünü düşünmüyor.
Pardus başlangıç sayfası : Ben bunun için elimden geldiğince örnek bir sayfa hazırladım, burada duyurusunu yapmıştım ve BURADA. Bunun gibi bir sayfa firefoxta açılış sayfası olsa güzel olur (türkçe ingilizce) arama sonrası sponsor reklam geliri ile de talep edenlere bedava cd yollama projesi hayata geçirilip finanse edilebilir.
Pardus Dükkan nerede kaldı ? (pardus dükkan ihalesi ile birlikte ukaeka duyurularında birde teknik hizmet ihalesi vardı,şu an yayında yok ama ne olduğu hakkında fikri olan ?) Pardus dükkan Öİ bünyesinde hizmete girecekti, hazır öi demişken : E-dükkan-temalar-ParDon nerede kaldı acaba ? Tema konusunda sanat.pardus.org iyi bir ders olmadı mı ? İnsanları kde-look ‘ a yönlendirmek daha akıllıca değil mi ?
Ufak tefek eksikler giderilmeli, özellikle firefox bağlantıları derhal elden geçmeli.
Ve en önemlisi John Lennon‘dan “Give Peace a Chance” şarkısı özümsenene kadar dinlenmeli kavgalara küskünlüklere, göz ardı etmelere son verilmeli. Gerekirse öpüşülüp barışılmalı.
Listeye şu anda aklıma gelmeyen şeyleri ilerde ekleyebilme hakkımı saklı tutarım 🙂
Eleştirilerimin hoşgörü ile karşılanmasını umar, Saygılar sunarım.
Buradaki denklemin sonucu neticesinde ne zamandır özlemini çektiğim dizüstü bilgisayara sahip oldum. gerçekten güzel ve hoş bir makina fiyatı ise kampanyalı ve bütçeme çok uygun geldi.
Son Durum Düzeltme 23/10/2008 -Herşey Yolunda 🙂
Durum ve sorunlar şöyle :
SES DURUMU :Sorun hata bildiriminden sonra çözüldü,yeni alsa paketleri 1.0.18 sorunu çözdü Altec Lansing hoparlörlerimden çok güzel ses alıyorum,windows ortamından daha iyi—- .Hata takip sistemine çözümü,
WIRELESS ( Kablosuz Bağlantı ) : Malesef Ağ yöneticisi Broadcom 802.11bg kablosuz kartımı görmedi, hali ile ndiswrapper ile windows sürücülerini yükledim, kendi sürücüleri ile çalıştıramadım buradaki kablosuz yönergesi ile tanıttım,bir wireless modemim veya şifrem olmadığından henüz bir ağa bağlanma imkanım yok, fakat etraftaki başkalarına ait kablosuz yayınları görebiliyorum.
Ekran KARTI SÜRÜCÜSÜ: Depodan Yükledim Sorun yok 3b aktif.
COMPIZ-FUSION : Çalışıyor.Xorg conf’da el ile default depth i 24 yapmayı unutmayın,
KDE4: Denendi test deposundaki Nvidia 177.80 sürücüleri ile Gördüğüm en iyi KDE4 ortamı.
-Yeni Hali-
Şu anda üzerine kurulabilen en iyi linux dağıtımı Pardus !
Diğerleri :
Mandriva 2009: Çok vasat
Ubuntu: 8.10 henüz Ekran kartını görmüyor kurlulamıyor- 8.04 açılışta boot seçeneklerini elle düzeltmeden açılmıyor, busybox hatası veriyor, açılış menüsünde “quiet splash” ı silip all_generic_ide ibaresini ekleyin. Ayrıca Internet bağlantısı kablolu/kablosuz başaramadım opendns ve ipv6 yı öldürme yolları da dahil modemi bile pingleyemedim, mandiriva’da da aynı sorun mevcuttu fakat /etc/modprobe.conf dosyasına install ipv6 /bin/true satırını ekleyince çözülmüştü.
Fedora 10 beta : Ubuntudaki gibi ekranı göremiyor, başlamıyor bile .
-English : If you have a HP Compaq Presario CQ-50Â series ( 115 etc)Â you should choose Pardus Linux Distrobution, which will give you the best performance both KDE 3.5 and KDE 4 with full hardware support, if you want to try Pardus (For Now you should add test repos to the package manager , for the newest nvidia 177.80 and alsa 1.0.18,and install two alsa packages found here http://cekirdek.pardus.org.tr/~ozan/dist/binaries/) This two improvements will be in the stable repo soon ! (in 1 or 2 weeks).
Dont even try to install other major distros(ubuntu and fedora you cant even boot,or get into X and creepy sound,mandriva,suse ) cos i tried and it is nearly impossible to get a satisfying performance. Try Pardus Linux you will be %100 satisfied http://www.pardus.org.tr/eng/index.html – http://distrowatch.com/pardus
Hafızası dolan cep telefonumda temizlik yaparken çektiğim enteresan resimleri paylaşmak istedim. Megapiksel bile olmayan kamerasıyla ancak vga 640×480 çözünürlüğünde resim alabiliyorum ;
Devlet dairelerinde ve ankara otogarında karşılaştığım esiden kalma tanıdık sivil savunma posterleri, bu aralar böyle başlıklardan kitap bile çıkarılabilir
Nükleer Savaşta Hayatta Kalmanın 11 Yolunu Öğreniniz
Bursa’da kanalizasyon akıtılan bir derede pis suların içinde onlarca kaplumbağa, köprünün iki tarafı da kaplumbağa kaynıyordu
Pis suda üremiş kaplumbağalar
Bu yaratıcı projeyi youtube ardından ankara otogarında (AŞTİ) gördükten sonra arkadaşlara bahsederken projenin fikir babası ve Ankara’daki ilk uygulamacısının aslında bir arkadaşım ve çalıştığı fotoğraf stüdyosu olduğunu öğrenince olayın arkaplanı ve zamanında çok iyi satış yaptıklarını da öğrenmiş oldum. Çeşitin bol olduğu cdlerde Ankaralı Turgut, Yasemin ve diğer “Ankaralı,Angaralı” sanatçıların görüntülü performansları da mevcut, fiyatı ise 6 YTL .
Ankara Pavyon Geceleri Müzikli ve Görüntülü VCD
“Bir istanbul Klasiği” E-5 üzerinde dünya standarlarını sarsan, traji-komik ansızın biten ve önü kapalı yaya yolu,yanlış hatırlamıyorsam Yeni Sahra civarı ;
Talihsiz Kaldırım
Sayın Erkan TEKMAN için ; Pardus büyümeye devam ediyor 🙂 Güzide bir ilçemizde Pardus işletim sisteminnin adaşı bir şirket. (Rahatsızlık verilmemesi için gerekli yerleri sildim)
Pardus Technologies
İzmir Enternaysonel Fuar’ından en tanıdık sahne, lunaparktaki Ege Güneşi Oyuncağı
DÜZELTME : Bu yazıyı yazdıktan 2 hafta sonra ancak televizyon izleyebildim, NTV aşağıda eleştirdiğim eksiklikleri giderecek yayınlar ve haber programlarını hayata geçirerek eleştirilerimi yersiz bırakmıştır,kendilerine teşekkür ediyorum ayrıca CNNTürk kanalını da aynı şekilde programları yayına soktukları için tebrik ediyorum.
Küresel ısınma gün geçtikçe karşımızdaki en ciddi tehlike olmaktan uzaklaşıp, hayatımızı yönlendirdiğimiz bir trend, hatta trendsetter şekline bürünmekte.
Bu yazıyı yazarken özerllikle titiz olmak istiyorum, bunun nedeni ise yapılan en küçük katkıya duymuş olduğum saygıdan kaynaklanmakta. Eleştirilerimin dayandığı nokta ise ,herkesin üzerine düşeni yapması ve olaya doğru yerden yaklaşılmasıdır.
Ntv, izlediğim kadarıyla yeşil kuşağında bireylere yönelik minimalist tedbirler ve uygulamalar yanı sıra, yine tüketim için doğa dostu ürünleri özendiren ürün teknolojileri ve dünyayı değiştirecek küçük fikirler ekseninde yayınını sürdürmekte.
Burada sorgulamamız gereken, bir haber kanalı oalrak Ntv televizyonunun, haber kanalı kimliğinde ,bu elbiseye daha iyi oturacak çevreci habercilik yapması gerekirken,ki burada kastım küresel ısınmaya karşı küçük ölçekli ve bireylerin tedbirleri yerine, gerçek ve büyük ölçekli olaylara yaklaşımı ; Sanayi atıkları, gaz salınımları , çöp skandalları ve benzeri gibi büyük ve ciddi tehditlere yayınlarında yer vermemesi. Hiç bir haber bülteninde gizli çevre cinayetlerine yer verildiğini göremedim ,hiç bir bültende bir çekre skandalı için özel bir dosya açıldığına rastlamadım (ulusal basında aynı aynda patlak veren skandallar hariç). Gerçek anlamda araştırmacı ve çevreyi kirleten bir sanayi bölgesinin sanayicinin peşine düşüldüğünü zannetmiyorum.
Bu kadar keskin konuşmam elbette dayanaksız olamaz, sanayi bölgelerini gezen ve bu çevrede yaşayan herkesin bildiği gibi : Fabrikaların gece yaptıkları zararlı gaz salınımları, sıvı işlem atıklarının verildiği dere ve çaylar 70’li yıllardaki filmlerden kalma değil gerçek ve çok acı bir şekilde yaşanılıyor, sözde kurulan arıtma tesisleri ise basit dinlenme havuzları oalrak çalıştırılıyor,nedeni ise arıtma işleminde kullanılan kimsayal ve katkılarının çok pahalı olması ve işletme maliyetini artırması…Â Verimli ovalara kurulan sanayi bölgeleri çevresindeki küçük akarsuları göz göre göre kirleterek adeta zehir dolu damarlar gibi toprağı zehirlemekte,ve bu zehirler ve ağır metaller kaçınılmaz olarak yer altı sularına karışmakta.
Haftasonlar televizyonlardaki Kobi-Finans programlarında anlatılan başarı hikayelerinin arkasında malesef çok ciddi çevre cinayetleri yer almakta.
Özellikle sanayi bölgelerindeki bu sorun gayet net ve ortada iken tedbir ve önlem kavramları işbilen sanayi yönetimleri ile acarlık yaparak göz boyama ile aşılmakta, yaptırım ise tamamen hayal.
Ntv, madem çevreci kılıcını eline almış bulunmakta, gerçek,yaşadığımız ve büyük ölçekli olayların üzerine gitmesi gerekir. Aksi taktirde 9 tane çevre katili fabrikası olan ve sözde çevre dostu üretim yapan ( ki bu sadece trendden nemalanmak amacındaki pazarlama kampanyasıdır) fırsatçılardan bence bir farkı olmayacaktır. Belki de böyle pasifist yaklaşımın uyacağı teknik ve bilimsel bir belgesel kanalı formatına geçmeli NTV,çünkü ancak o zaman bir haber kanalından halkın talep ettiği araştırmacı ve sorgulayıcı haberciliği yapmak gerekliliğinden kurtulabilirler.
Kısacası çevre dostu olmak zor iştir, cesur,keskin ve şeffaf olmak gerekir, gözün gördüğünün üzerine gitmek, kimseyle aram bozulur korkusunda ortayolcu olamamk mert olmak gerekir.
Dürüstçe kendi fikrimi belirtirsem : NTV’nin bu yayını ve çevreci bilinci, bana hiç inandırıcı gelmedi ;gerçeklik ve gerçekçilikten uzak, bir kesimin ilgisine muaffak olmak için yapılmış ve havada kalan bir yayıncılık etiketi.
Bu fikrimin değişmesi için ülkemizdeki yaşanan çevre sorunlarını gözümüzün içine soka soka haber yapması, yaptırım için kamuoyunu uyarması yeterlidir 🙂
Eğer hasarlı; yırtık veya bir kısmı eksik paralarınız varsa bunları değiştirebilirsiniz. Şöyle ki TCMB’nin Türk Lirasını ve İtibarını Koruma ile ilgili mevzuatından da anlaşılacağı üzere, “Bir ülkenin dolaşımındaki banknotların kalitesi o ülkenin gelişmişliğinin göstergesidir.”
Yırtık Para
Böylece ben de buna dayanarak bir kaza şekilde(!) yırtılmış, 14 15 parçaya ayrılmış ve bir kısmı eksik 50 Yeni Türk Liramı değiştirdim. Nasıl mı?
Hasarlı ve eksik banknotları Merkez Bankasına götürerek değiştirebilirsiniz, banknotun yırtılmış ve kaybolmuş parçaları, yani eksik kısmı %50 den az ise banknotun değerinde bir eksilme olmuyor, fakat banknotun eksik kısmı %50 den fazla ise paranız değiştirilemiyor.
Ben ise Merkez bankasına gitmedim, Ziraat Bankasının para değişimi yaptığını öğrendikten sonra Ziraat Bankası Moda Şubesi’ne gittim, yırtık olan parayı evde puzzle edasında bir güzel birleştirmiştik [ 🙂 ] görevli bayana parayı gösterince, kendilerinin değişim yapmadığını sadece Merkez Bankasına yolladıklarını söyledi, bende parayı görevli bayana teslim ettim, sağ olsunlar çok sıcak davrandılar, bir tersleme veya bu ne halde bir para alamayız gibi bir durum olmadı, paranın seri numarasını ve telefonumu bir dekonta yazdı ve para yollama işleminin Perşembe günleri olduğunu söyledi, ben de ilgilendikleri için teşekkür ederek çıktım.
Banknotun parçalara bölünmüş, ve köşesinin bir kısmının yırtık olduğu için değiştireceklerini ümit etmiyordum, ayrıca değiştirilse bile bankada karambole düşebilir diye düşünmek de aklımdan geçmedi, elimde sadece elle yazılmış bir seri numarası ve telefonumun olduğu bir dekont vardı ne bir imza ne başka bir şey…
Tam 1 hafta 1 gün sonra, Ziraat Bankası Moda Şubesinden arandım, paramın değiştirilmiş olduğunu ve gelip alabileceğimi söylediler. Hemen gittim, paramı teslim aldım, görevli bayana(Semra Hanım) çok teşekkür edip sağlam banknotuma kavuştum.
Böylece hem piyasadan hemde cebimden 50 YTL kaybolmamış oldu. Ayrıca Türk Lirasının itibarına küçük bir katkıda bulunmuş oldum.
Bu yüzden eğer eksik, yırtık veya herhangi bir şekilde hasarlı bir paranız varsa hiç durmayın değiştirin 🙂 TCMB ve TCZB ‘na Teşekkürler….
Firefox 3’ün final sürümünün çıkmasına saatler kaldı (aslında çıktı) rekor denemesi olarak bugün “Türkiye Saati ile 20:00’da” start alacak, 24 saat sürecek indirme maratonunda dünya rekorunun kırılması bekleniyor.
Mozilla Vakfı bunun için http://www.spreadfirefox.com/en-US/worldrecord/ katılımcıları topluyor, burada “Pledge Now” a tıklayarak katılımınızı yapın, Şu anda Türkiye Saati ile 14:30’da Türkiyeden 13,607 kişi katılımcı olmuş durumda. Katılım çok basit ülkenizi listeden seçip e-mail adresinizi yazınca kayıdınız tamamlanıyor, ve size bir e-posta geliyor. Bu e-postada katılımınız ve eğer bundan sonra “Rekor Günü” ile ilgili e-posta almak istemezseniz tıklayacağınız link bulunuyor.
Rekor istatistiklerinde Türkiye’nin de üst sıralarda bulunmasına bir katkı da sizden gelsin.
Bugün TRT2’de öğle bültenini izlerken ispanya Milli Takımı ile ilgli haberde, basın toplantısında konuşan Xavi ‘nin”İnşallah zorlu rakipleri geride bırakıp guruptan çıkacağız ” açıklaması beni bir kez daha şaşırttı.
Özellikle son günlerde haber sunuşlarında kullanılan dini motifli kelimelerin sayısındaki artış ve TRT’nin sunucu transferleri kurumdaki değişimin ufak bir yansıması sanırım.
Xavier Hernández Creus‘un müslüman olmadığını ve “inşallah” niyetinde bir dilekte bulunmadığını biliyoruz, dolayısıyla objektif yayıncılık çerçevesinde tam bir çeviri değil bu “İnşallah”. Haberdeki çeviriyi yapan kişinin ve bunu seslendiren kişinin niyeti veya alışkanlıkları daha da ilerisindeki yaklaşımı gerçekten tam bir soru işareti. Daha önceleri diğer kanallarda uygulanmasına başlanan çeviri motiflemesi TRT’de daha sık karşımıza çıkacağa benziyor. bknz: Şirin Baba Nerde ?
Sanırım en son yolculuğumda bu filmi 9.kez izledim, ki şanslı olduğumu düşünüyorum duyduklarıma göre 2 ay önce filmi 15 kez izlediğini iddia edenler varmış, otobüs muavinleri (yeni adıyla host) haricinde bu filmin bu kadar çok izlenmesi, diyecek kelime bulamıyorum.
Filmin ->imdb sayfası’nda aldığı 6.1 biraz sevimli verilmiş bir puan olarak göze çarpıyor, film genel olarak vasatın pek üzerine çıkmasa da tam olarak bir “yol filmi”. İlk izleyişlerimde, gerçekten yolculuğun sıkıntısını alan bu film, ne zaman Kamil Koç’ tan bilet alacak olsam acaba dedirtmeye başladı, ta ki en son yolculuğumda İstanbul’dan İzmir’e giderken ilk cd’de “Transformers” filmini izleyene kadar, bu filmi daha önce izlemiştim (4.kez) ama Türkçe dublajlı izlememiştim,o da aradan çıkmış oldu. Derken Yolculuğun 2. kısmında Balıkesir civarı bir yerde diğer hostun vcd ye uzanıp “Çılgın Motorcular” filmini oynatıcıya takması ile içimdeki “Vahşi Domuz” tekrar uyanıverdi(!).
İlk izleyişimin üzerinden sanırım 5 ay geçti, seyahatlerimin hepsini Kamil Koç ile yapmamama rağmen Vahşi Domuzlar peşimi bırakmıyor.
Daha önce izlemediyseniz özellikle müziklerinden keyif alabilirsiniz, çılgın polis memuruna dikkat, birde unutmadan acı festivalinde Britney Spears havalarında şarkı söyleyen erkek şarkıcı ve diğerleri güzel renkler olsa da bir daha izlemekten ve aynı filmden keyif almaktan korkuyorum.