Bugün hayatımda ilk kez kuş gözlemine katıldım. Kuş gözlemi Kültür Bakanlığı’na göre “doğayı kuşların dünyasından tanımayı sağlayan bir gözlem sporu” olarak tanımlanmış. Şurada kendi sitelerinde konuyla ilgili zayıf içerik sunmaktalar. Daha detaylı bilgi almak istiyorsanız tabi ki Google’a sormanız gerekiyor. Vikipedi(başına 0 koyun, tr.0wikipedia.org hala engelli, oradan bilgi almayı unuttuk. Engeli nasıl aşacağımızı söylemek de artık anlamsız, engeli aşmak ve susmak yerine bu engel niye var demek gerekiyor. Neyse, Flamingo‘lara dönelim…
Daha önce yapmadığım bir faaliyet odluğundan gayet yabancı olduğum bir konu, kuş ve balık konusunda çok gerideyim. öğrendiğim yenilebilir balık adları nihayet 10’u geçti, uçan kuşlardan ise 10 tane anca sayarım… Bu halde etkinlik boyunca iyi bir dinleyici olmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.
Bu yazıyı da sizlere bildiklerimi değil, dinlediklerimi aktarmak için yazıyorum.
İzmir’de Flamingo varmış, hem de şehrin içinde!
Flamingo deyince aklıma Flamingo Yolu ve Şerif Titus geliyor ve kuş olan flamingoyu da haliyle hep yabancı ülkelerde ve egzotik yerlerde yaşayan bir kuş türü olarak düşünüyordum, ne büyük bir cahillikmiş.
İzmir’e taşındığımız 2000 senesinden sonra (13 yılı İstanbul’da okul, iş derken geçti…) 2017 yılında bunu öğrenmek kendi adıma şaşırtıcı oldu, hem de bu kuşların burnumuzun dibinde Mavişehir’in sahilinde takıldıklarını görmek şaşkınlığımızı iyice artırdı. Yetmezmiş gibi öyle az biraz göçmen akını değil, dünyadaki flamingoların %5’i İzmir’de yaşıyormuş… Dünyadaki her 20 flamingodan 1 tanesi İzmirli. Biz bugüne kadar İzmir’de flamingo olduğunu nasıl öğrenmedik diye kendimize sorarken bu soruyu doğru sormamız gerekliliğini fark ettik, bize İzmir’de flamingo olduğunu neden öğretmediler, neden bu konudan bahsetmediler…
Sorunun bir cevabı var, rant. Bu canlıların yaşadığı Gediz deltaının ucunda iki büyük rant projesi yapılmış: Mavişehir Toplukonut alanı ve Atatürk Organize Sanayi Sitesi…. Bilen bilir, bu iki proje de Gediz deltasının ağzında denizden alınan topraklar üzerinde yapılmış. haliyle de bu hayvanlar için geride çok bir yer kalmamış.
Sadece flamingolar değil, Doğa Derneği’ndeki arkadaşların anlattığına göre nehrin getirdiği alüvyonlar burada ilk tür olarak deniz börülceleri tarafından tutuluyor, sonrasında oluşan kökler ve bataklıklara diğer balıklar gelip yumurta bırakıyor, semiriyor ve körfezdeki hayatın ilk başlangıcı buradaki deltalarda oluşuyormuş. Çok çevreci bir ifade gelebilir, daha basit dille yediğimiz ve deniz olanını fellik fellik aradığımız Çipura balıkları burada doğuyormuş. Flamingo ve diğer kuşlar da bu bataklıklarda besleniyor, ilerideki alanlarda ise yumurtlama gibi üreme faaliyetlerini gerçekleştiriyormuş. Doğanın iç işleri bunlar, biz karışmayalım demek gerektiği her halinden belli.
Kent’in büyüme sorunu ve tahribat…
Anlattıklarına göre 30 yıllık tahribatla yok edilen bu deltadan geriye kalan son kısıma da gözler dikilmiş. Yeni imar tasarısı son parçaya tümden göz dikmiş. Hadi o geçmese dahi kenardan köşeden tırtıklaya tırtıklaya toprak koparan müteahhitler yine iş başında ve açılan davaların genel kaderi olan ilk yürütmeyi durdurmanın iptaline müteakip Allah ne verdiyse binayı bitiriyor. Şu an iki tane 25 katlı bina inşaatta ve bu binalar yetmezmiş gibi yeni arsalara da başlayacakmış bu kişi. Giden olursa vinçleri görebilir. Ne garip ki mahkemeler sonrasında bu kişileri haksız da bulsa hiçbir şey yapılamıyor. Türkiye’de mahkeme kararına rağmen yıkılan bir tane bitmiş bina var mı? En meşhurlarını saymaya gerek var mı? Gökkafesler, Silüet bozan o meşhur gökdelenler….
Bu bölgenin Rekreasyon (Moda olan bir başka laf, Türkçesi Yeniden Yaratmak, Yaratmak Allah’a mahsus derseniz ise Yeniden Oluşturmak da diyebilirsiniz, Rekrasyon nedir yahu?)
Allahtan Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin büyütülmesine dair bir plan yokmuş.
İkinci Büyük Sorun: İzmir Körfez Köprüsü
İzmir’in tarihine şöyle bakınca 70’li e 80’li yıllardaki Akdeniz Kenti, Akdenizin İncisi altın dönemlermiş, sonrasında ekonominin yavaşlaması, aşırı göç ve şehrin kendini yenileyememesi ile 2000’li yılların ortalarına kadar İzmir’de diğer büyükşehirlerimize nazaran daha yavaş bir büyüme hatta geride kalma görülmekteydi. Sonrasında ise toparlanma, şimdilerde ise “Yaşanacak Şehir” veya “Yaşanacak bir İzmir kaldı” düşüncesiyle yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Bu sefer nitelikli bir göç dalgası fakat tahribatı yüksek bir orta sınıf göçü bu. İstanbul’un artık koysan almıyor nüfusu taşıyor ve talarken de köpüğü İzmir’e boşaltıyor.
İzmir son yıllarda konut fiyatı en çoka artan şehir, nispeten önceleri rahat bir trafiğe sahip olması nedeniyle araç sayısının artışını cesaretlendiren kentte toplu ulaşımda geride kalmakta. Deniz ulaşımı ise ülkece tam randıman almayı beceremediğimiz bir konu. uzatmadan bence İzmir’in ulaşım planı sınırlı gelişme göstermekte ve mevcut yükü almayacak hale kısa sürede varmış durumda. Bu hali sürdürmek çok zor.
İstanbul’da iki boğaz arasında vapur çalıştırıp, Boğazların her iki yakasına paralel vapur çalıştırmayıp Boğa kenarı yollarda insanları saatlerce süründürmek nasıl anlaşılamaz bir olaysa, İzmir’de de körfezi doğru kullanamamak da öyle bir olay. Tabi coğrafya da müsait değil, şehrin bu yerleşimi ise işi zorlaştırıyor.
Yaşayan çoğu kişi bu koyu kırmızı trafikten kurtuluş için bu Körfez köprüsünü kurtarıcı olarak görüyor. Birçok İzmirli de buna ikna olmuş görünüyor. Doğrusu bu yerleşimde iki yaka arasında bir bağlantı gerekmiyor da değil.
Geçmiş günahları göz ardı ederek yeni günahlar için kredimizin olduğunu sanmamak gerekiyor. En doğru yatırım uzun vadeli yatırımdır felsefesine sahipsek tercihimizi doğa dostu yatırımlardan yana yapmalıyız. Bu deltaya ve körfeze zarar vermeyecek alternatif bir projeleri ortaya koymak gerekiyor. Daha maliyetli olsa da farklı güzergahta bir tüp geçit tercih edilmeli diye düşünüyorum.Gözlem etkinliğindeki arkadaşın dediği gibi, para ile her binayı, her köprüyü yapabilirsiniz, ama ne kadar para harcarsanız harcayın doğal yaşam alanı olmayan bir yere bir tane bile flamingo getiremezsiniz.
Körfezde yapılması planlanan köprü çok uzun. “Körfeze gerdan taktık”, “Akşam ışıl ışıl yanan köprümüz var” lafları ile ekstra süslenecek bir yapıya gerek yok. Belki farklı bir şehir olsaydı yavanlık içerisine bir ruh katabilirdi böyle uzun bir köprü. Konuyu İzmir’in büyüyen trafik sorununa çevirmeden konuya döneyim…
Konuyla ilgili bilgi almak isteyenler için Mimarlar Odası İzmir Körfez Köprüsü İncelemesi:Â http://www.izmimod.org.tr/v2/haberler/606-izmir-korfez-gecisi-projesi
Son olarak: Flamingoma Dokunma!
Kuş gözlem etkinliğinin sonunda katılımcılar bir araya gelerek bir flamingo figürü oluşturduk ve bu figürü drone ile yukarıdan fotoğraflandı. Güzel olmuş.
- Doğa Derneği Facebook sayfası:Â https://www.facebook.com/DogaDernegi/
- Gediz Deltası hakkında hap gibi listelist bilgisi: http://listelist.com/gediz-deltasi-izmir-korfezi/